Psikoterapi Felsefeden Ne Zaman Uzaklaştı?
Psikoterapi ve felsefe arasındaki derin bağ zaman içinde farklı evreler geçirmiştir:
- Başlangıçta Felsefe Sorumluydu: Tarihsel olarak, ruhu koruma, iyi durumda tutma ve insan ruhunun içine düştüğü çatışmaları çözme görevi felsefeye aitti. Psikoterapi, felsefenin kadim konularından biri olarak görülebilir.
- Orta Çağdaki Geçiş: Latin Orta Çağ’da bu görev, ruhu günahlarından arındıran din adamlarına geçti.
- Modern Dönemdeki Uzaklaşmanın Başlangıcı: 19. yüzyılın sonlarından itibaren ise ruhla ilgilenme görevi psikoloji / psikoterapiye geçti. Bu geçiş, psikoterapinin felsefeden ayrışmasının ve kendi başına bir disiplin olarak ortaya çıkmasının başlangıcıdır.
- Psikoterapinin Felsefeyi Reddetmesi: Psikoterapi, kendi “özgürlüğünü ilan edebilmek için başlangıçta içinden çıktığı felsefeyi reddetti”. Bu reddetme eylemi, psikolojinin ve psikoterapinin ayrı bir bilim dalı olarak gelişim sürecinde gerçekleşti, yani 19. yüzyıl sonlarından sonraki bir dönemde.
- Günümüzdeki Durum ve Yeniden Yaklaşma: Günümüzde psikoterapi ile felsefe arasındaki bu bağ “neredeyse görünmez olmuş, hatta her iki disiplin tarafından reddedilir hale gelmiştir”. Ancak, kaynaklar aynı zamanda psikoterapinin 90’lı yıllardan itibaren felsefe olmadan sağlam bir temele sahip olamayacağını veya insanı gerçekten anlayamayacağını fark etmeye başladığını belirtir. Bu durum, 90’lardan önce aradaki uzaklaşmanın belirgin olduğunu göstermektedir.
Özetle, psikoterapi temelde 19. yüzyılın sonlarından itibaren felsefeden ayrı bir disiplin olarak gelişmeye başladığında ondan uzaklaşmış ve kendi bağımsızlığını ilan etmek için felsefeyi reddetmiştir. Bu uzaklaşma süreci 20. yüzyıl boyunca devam etmiş ve günümüzde de bağ zayıf kalmış olsa da, 90’lardan sonra felsefeyle yeniden bir bağ kurma ihtiyacı fark edilmiştir.