Sosyal Medya Kürasyonunda Différance: Anlamın Dijital Sarmalında Erteleme ve Yeniden İnşa

Jacques Derrida’nın différance kavramı, anlamın sabitlenemeyen, sürekli ertelenen ve bağlama bağımlı doğasını ifade eder. Sosyal medya platformlarının kürasyon pratikleri, bu felsefi kavramı dijital bir bağlama taşıyarak yeniden yapılandırır. Algoritmalar, kullanıcı seçimleri ve platform dinamikleri, anlam üretimini hem genişletir hem de sınırlandırır.

Kürasyonun Dijital Sahnesi: Différance’ın Yeni Tiyatrosu

Sosyal medya, bir tiyatro sahnesi gibi işler; burada kürasyon, anlamın hem yaratıldığı hem de ertelendiği bir performanstır. Derrida’nın différance’ı, anlamın bir metinde sabitlenememesi, kelimeler arasındaki sonsuz fark ve erteleme oyunu olarak tanımlanır. Sosyal medyada bu oyun, algoritmaların, kullanıcıların ve içerik üreticilerinin etkileşimiyle yeniden sahnelenir. Bir gönderi, beğeni, paylaşım veya yorum, anlamı sabitlemeye çalışsa da, her etkileşim yeni bir bağlam yaratır ve anlamı yeniden erteler. Örneğin, bir tweet’in retweetlenmesi, orijinal anlamını dönüştürür; bağlam değişir, alıntılar çarpıtılır, niyetler kaybolur. Bu, différance’ın dijital bir yankısıdır: Anlam, sürekli bir akış içinde kayar, sabitlenemez. Felsefi olarak, bu süreç, sabit bir hakikatin imkânsızlığını dijital düzlemde yeniden teyit eder.

Algoritmik Kürasyon: Anlamın Makineleşmiş Ertelemesi

Algoritmalar, sosyal medya kürasyonunun görünmez mimarlarıdır. Kullanıcı davranışlarını analiz ederek içeriği sıralar, öne çıkarır veya gömerler. Ancak bu süreç, différance’ı makineleştirir; anlam, insan niyetinden koparak veri noktalarına indirgenir. Bir gönderinin “trend” olması, onun anlamının evrensel bir hakikate işaret etmesinden değil, algoritmanın geçici bir hiyerarşi dayatmasından kaynaklanır. Bu, politik bir meseledir: Algoritmalar, hangi seslerin duyulacağına karar vererek güç ilişkilerini yeniden üretir. Metaforik olarak, algoritma bir ayna gibi işler; kullanıcıyı yansıtır, ancak bu yansıma çarpıtılmıştır, çünkü ayna yalnızca belirli renkleri ve açıları seçer. Distopik bir açıdan, bu süreç bireyin özerkliğini tehdit eder; kullanıcı, kendi arzularını özgürce ifade ettiğini sanırken, aslında algoritmanın kürasyonuna tabi olur.

Psişik Sarmal: Kürasyonun Birey Üzerindeki Etkisi

Sosyal medya kürasyonunun psişik boyutu, bireyin kimlik algısını ve anlam arayışını derinden etkiler. Différance’ın sürekli ertelemesi, kullanıcıyı bir anlam boşluğuna sürükler. Örneğin, bir Instagram gönderisi, beğeni sayısına göre değer kazanır; ancak bu değer, bir sonraki gönderiyle yeniden sorgulanır. Kullanıcı, sürekli bir “daha iyi” arayışına itilir; bu, psişik bir yorgunluk ve kaygı döngüsü yaratır. Alegorik olarak, bu süreç, Sisyphos’un kayasını sonsuzca yuvarlaması gibidir: Anlam, tam yakalandığında elden kaçar. Etik bir soru ortaya çıkar: Platformlar, kullanıcıların bu döngüye hapsolmasını bilerek mi tasarlar? Bu, ahlaki bir suçlama olarak okunabilir; zira kürasyon, bireyin özgür iradesini manipüle ederek anlam arayışını bir tüketim oyununa indirger.

Güç ve Arzu

Sosyal medya kürasyonu, politik-psikolojik bir güç alanıdır. Différance’ın erteleme ilkesi, platformların kullanıcıları belirli ideolojik çerçevelere yönlendirmesiyle politikleşir. Örneğin, bir haber akışında hangi içeriğin öne çıktığı, hangi seslerin susturulduğu, siyasi bir anlam hiyerarşisi yaratır. Bu, tarihsel bir yankıya sahiptir: Propaganda, her zaman anlamı sabitlemeye çalışmıştır, ancak sosyal medya bunu daha incelikli yapar. Kullanıcı, özgürce gezindiğini sanırken, algoritmalar onun arzularını şekillendirir. Sembolik olarak, bu bir “dijital panoptikon”dur: Kullanıcı hem izleyici hem izlenendir. Provokatif bir şekilde sorulabilir: Özgürlük, bir algoritmanın sunduğu seçenekler arasında seçim yapmak mıdır? Bu, ütopik bir vaadin (sınırsız bağlantı) distopik bir tuzağa (kontrol) dönüşmesidir.

Kürasyonun Tanrısal Oyunları

Sosyal medya kürasyonu, tanrıların insan kaderiyle oynadığı bir oyuna benzer. Algoritmalar, Yunan mitolojisindeki Moira’lar gibi, içeriğin kaderini dokur. Ancak bu dokuma, différance’ın kaotik doğasıyla kesintiye uğrar; hiçbir gönderi nihai bir anlama ulaşamaz. Sanatsal olarak, kürasyon bir kolaj gibidir: Farklı sesler, görüntüler ve metinler bir araya gelir, ancak bu birleşim, sabit bir tablo değil, sürekli değişen bir mozaiktir. Metaforik olarak, sosyal medya bir palimpsesttir; eski anlamlar silinir, yenileri yazılır, ama hiçbir zaman tam bir silinme veya sabitleme mümkün olmaz. Bu, Derrida’nın différance’ını dijital bağlamda genişletir: Anlam, yalnızca ertelenmekle kalmaz, aynı zamanda çoğullaşır ve dağılır.

Anlamın Ertelemesi ve Modernite

Différance’ın sosyal medyadaki yansıması, modernitenin anlam krizinin bir devamıdır. Matbaadan telgrafa, anlam her zaman teknolojik araçlarla yeniden şekillenmiştir. Sosyal medya, bu süreci hızlandırır ve çoğullaştırır. Ancak bu çoğulluk, bir ütopik özgürlük vaadiyle çelişir; zira kürasyon, anlamı demokratikleştirmek yerine, belirli sesleri güçlendirirken diğerlerini gömer. Felsefi olarak, bu, hakikatin ölümünü değil, hakikatlerin çoğullaşmasını işaret eder. Ancak bu çoğulluk, etik bir ikilem yaratır: Herkesin sesi eşit midir, yoksa kürasyon, bazı anlamları diğerlerine üstün kılar mı?

Différance’ın Dijital Sınırları ve Ötesi

Sosyal medya kürasyonu, différance’ı hem genişletir hem de sınırlandırır. Genişletir, çünkü anlamın ertelemesi, dijital platformların sonsuz akışında yeniden üretilir; sınırlandırır, çünkü bu erteleme, algoritmaların ve platformların kontrolü altında gerçekleşir. Provokatif bir şekilde, sosyal medya, différance’ın özgürleştirici potansiyelini bir kafese hapseder: Anlam, özgürce kayar gibi görünse de, bu kayma algoritmik bir çerçeve içinde yönlendirilir. Ahlaki ve etik olarak, bu süreç, bireyin anlam arayışını manipüle etme riski taşır. Ancak ütopik bir umut da barındırır: Belki de différance’ın bu dijital dansı, sabit anlamlara karşı bir direnişin, sürekli yeniden yaratımın sembolüdür.