Suçluluk Bilincinden Suç İşleyenler – Sigmund Freud

Çocukluklarına, özellikle önbuluğ dönemine ilişkin açıklamalarında, sonradan pek dürüst insanlara dönüşmüş bazı kişiler bir vakit işledikleri hırsızlık, dolandırıcılık, hatta kundakçılık gibi yasak eylemlere giriştiklerini belirtmişlerdir.

Önbuluğ döneminde bireydeki ahlaksal engellemelerin güçsüzlüğünün bilindiğini düşünerek söz konusu yasak eylemler üzerinde ilkin pek durmamış, onları daha önemli ilişkiler örgüsü içerisine yerleştirmeye çalışmamıştım. Ama derken söz konusu dönemi geride barakan ve halen tedavim altında bulunan kimi hastalarımda daha belirgin ve üzerinde durulmaya daha elverişli bir biçimde karşıma çıkmaları, bu vakaları inceden inceye gözden geçirmeye itti beni. Ruhçözümsel uğraşlar sonucu şaşırtıcı bir durumla yüz yüze geldim: Kimi hastalarımın söz konusu suçları işlemesinin başlıca nedeni, onların yasak olması ve kendilerine ruhsal bir rahatlama sağlamasıydı. Bu gibi kişiler kaynağı bilinmeyen bir suçluluk bilincinin ağırlığı altında eziliyor, bir suç işler işlemez Üzerlerindeki ağırlık hafifliyor, suçluluk bilinci en azından belli bir eyleme dayandırılıyordu.

Ne kadar çelişik görünürse görünsün, suçluluk bilincinin suçtan önce varlığını, suçluluk bilincinin işlenen suçtan değil, tersine suçun suçluluk bilincinden kaynaklandığını ileri sürmeden duramayacağım. Söz konusu kişileri, haklı olarak, suçluluk bilincinin dürtüsüyle suç işleyenler diye niteleyebiliriz. Suçluluk duygusunun suçtan önce varlığını kuşkusuz böylesi kişilerde gözlemlediğim daha başka pek çok dışavuruma ve eyleme dayanarak kanıtlanmış bulunmaktayım.

Ancak, böyle acayip bir durumun varlığını saptamakla yetinmez bilimsel çalışma, şu iki soruyu da yanıtlamak zorunluluğunu duyar. Birincisi: Acaba suçtan önceki o karanlık suçluluk duygusu hangi kaynaktan çıkıp geliyor? İkincisi: İnsanların işlediği suçlarda böyle bir kaynağın büyük katkısı yok mudur? İlk sorunun ele alınıp incelenmesi, genel olarak insandaki suçluluk duygusunun kaynağı konusunda bizi aydınlatmıştır.

Ruhçözümsel (psikanalitik) araştırmacılar bu karanlık suçluluk duygusunun Oidipus kompleksinden kaynaklandığını, bu duyguya babayı öldürmek ve anneyle cinsel ilişki kurmak gibi suç sayılan iki büyük isteğe karşı tepki gözüyle bakılması gerektiğini ortaya koymuştur. Söz konusu isteklerden kaynaklanan suçluluk duygusunun fiksasyonu için işlenen suçlar, eza içinde kıvranan hastalara bir rahatlama sağlamaktadır. Babayı öldürmenin ve anneyle yasaksevi ilişkisi kurmanın insanlar tarafından işlenen İki temel suçu oluşturduğunu, ilkellerde bunlara suç sayılıp cezalandırılan biricik eylemler gözüyle bakıldığını anımsatmak isteriz. Ayrıca, araştırma ve incelemelerimizin bizi, eskilerden kalıtım yoluyla gelerek insanda ruhsal güç niteliğiyle kendini açığa vuran vicdanın Oidipus kompleksinden kaynaklandığı varsayımına bizi hayli yaklaştırdığını yine belirtmeliyiz.

Daha önce ortaya attığımız ikinci sorunun yanıtı, ruhçözümsel çalışmaların dışına taşmaktadır. Karşısındakileri kışkırtıp cezalandırılmalarını sağlamak amacıyla birtakım yaramazlıklarda bulunduğunu, cezalandırılmalarının kendilerini yatıştırıp rahatlattığını çocuklar üzerinde açık seçik gözlemleyebilmekteyiz. Başvurduğumuz ruhçözümsel araştırmalar, sıklıkla bizi bir suçluluk duygusunun izi üzerine çıkarmakta, bu duygunun suçluları ceza peşinde koşturduğunu ortaya koymaktadır. Bir suçluluk duygusunun dürtüsünü hissetmeksizin suç işleyenleri, kendilerinde ahlaksal engelleme diye bir şeyin gelişmediği suçluları, topluma karşı savaş açan ve belli eylemlere başvurmakta kendilerini haklı görenleri kuşkusuz söz konusu suçlular arasına katmamak gerekiyor. Ama öbür suçluların, ceza hükümleri gerçekte kendileri düşünülerek yasalara konmuş bu kişilerin çoğunluğu için bizim suçluluk nedeni pekala söz konusu olabilir; dolayısıyla, bu nedenin suçlu psikolojisinde şimdiye kadar karanlık kalmış kimi noktaları açıklığa kavuşturup cezayı yeni bir ruhbilimsel temele oturtabileceğini düşünebiliriz.

Bu konuda sürdürdüğüm çalışmaları gören bir dostum, suçluluk duygusunun dürtüsüyle pek çok kimsenin suç işlediğinin Nietzsche tarafından da bilindiğine dikkatimi çekmiştir. Bir suçluluk duygusunun önceden varlığına ve bu duygunun ussallaştırılmasını (rasyonalizasyon) sağlamak için kimi eylemlere başvurulduğuna ilişkin sözler, Zarathustra’nın “Benzi Uçuk Suçlu” üzerindeki konuşmalarında” karşımıza çıkmaktadır. Suç işleyenlerden ne kadarının bu benzi uçuk’lar arasında bulunduğunu saptamayı ilerideki bilimsel inceleme ve araştırmalara bırakacağız.

SIGMUND FREUD
SANAT VE SANATÇILAR ÜZERİNE
Suçluluk Bilincinden Suç İşleyenler
ÇEVİREN: KAMURAN ŞİPAL
YKY

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir