Etiket: bilinç akışı

Virginia Woolf’un Dalgalar Romanında Aşk Arayışı ve Platon’un Şölen’inde Eros

İki Metnin Temel Yapısı Virginia Woolf’un Dalgalar romanı, altı karakterin iç monologları üzerinden hayatın akışını izler. Bernard, Susan, Rhoda, Neville, Jinny ve Louis adlı bu karakterler, doğumdan ölüme uzanan bir döngüde kendi bilinçlerini ifade eder. Her bölüm, güneşin doğuşundan batışına kadar olan zaman dilimlerinde yapılandırılır ve dalgaların ritmiyle paralellik gösterir.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Stephen Dedalus’un İç Monologları ve Freud’un Bilinçaltı Teorileri Arasındaki Bağlantılar

İç Monologların Yapısı ve Bilinç Akışı Tekniği Joyce’un Sanatçının Genç Bir Adam Olarak Portresi eserinde kullandığı bilinç akışı tekniği, Stephen Dedalus’un zihinsel süreçlerini doğrudan ve kesintisiz bir şekilde okuyucuya aktarır. Bu teknik, karakterin düşüncelerinin akışını, mantıksal bir düzen olmaksızın, bazen dağınık ve parçalı bir şekilde sunar. Stephen’ın iç monologları, genellikle

OKUMAK İÇİN TIKLA

Odysseus ile Leopold Bloom’un Yolculukları: Homeros’un Odysseia’sı ve Joyce’un Ulysses’i Arasındaki Bağ

Antik ve Modern Kahramanların Yolculuklarının Yapısı Homeros’un Odysseiası, Odysseus’un Troya Savaşı’ndan sonra Ithaca’ya dönüş yolculuğunu on yıl süren bir destan olarak anlatır. Bu yolculuk, fiziksel ve zihinsel engellerle doludur; Odysseus, doğaüstü varlıklarla, tanrılarla ve kendi iç çatışmalarıyla mücadele eder. Öte yandan, Ulysses’te Leopold Bloom’un yolculuğu, Dublin’de tek bir gün içinde

OKUMAK İÇİN TIKLA

Clarissa Dalloway ile Varlık ve Zaman: Ontolojik Bir Karşılaştırma

Clarissa Dalloway’in İç Dünyası ve Varoluşsal Yüzleşmeler Clarissa Dalloway’in Mrs. Dalloway’deki içsel yolculuğu, bireyin varoluşsal anlam arayışını yansıtır. Roman, Clarissa’nın bir gününü anlatırken, onun zihinsel süreçleri, geçmişle hesaplaşmaları ve toplumsal rollerle çatışmaları üzerinden derin bir iç gözlem sunar. Clarissa, günlük yaşamın sıradan akışında, kendi varlığını sorgular: Hayatının anlamı nedir? Toplumsal

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yeraltından Notlar’da Bilinç Akışı Tekniği: Modernist Edebiyatın Erken Bir Yansıması

Zihinsel Kaosun Doğrudan Aktarımı Bilinç akışı, Yeraltından Notlar’da anlatıcının iç dünyasını yapılandırılmamış, akışkan ve kesintili bir şekilde sunmasıyla belirginleşir. Anlatıcı, düşüncelerini doğrusal bir hikâye akışına uydurmak yerine, zihnindeki sıçramaları, çelişkileri ve ani yön değişikliklerini olduğu gibi aktarır. Örneğin, anlatıcı bir fikir üzerinde dururken aniden başka bir konuya geçer, geçmiş olayları

OKUMAK İÇİN TIKLA

Virginia Woolf’un Dalgalar’ında İç Seslerin Dokuduğu Anlatı Evreni

Bilincin Akışkan Ritmi Virginia Woolf’un Dalgalar romanı, modernist edebiyatın en özgün örneklerinden biri olarak, karakterlerin iç seslerini bir anlatı aracı olarak kullanır. Bu iç sesler, romanın yapısını bir bilinç akışı senfonisi gibi şekillendirir. Altı karakterin—Bernard, Neville, Louis, Jinny, Rhoda ve Susan—iç monologları, bireysel bilinçlerin parçalı doğasını yansıtırken, aynı zamanda kolektif

OKUMAK İÇİN TIKLA

Virginia Woolf’un Mrs. Dalloway Romanında Bilinç Akışı Tekniğinin İşlevselliği

Zihinsel Süreçlerin Temsili Bilinç akışı tekniği, karakterlerin iç dünyalarını doğrudan ve kesintisiz bir şekilde aktarmak için kullanılır. Bu yöntem, geleneksel anlatı yapılarının aksine, zihinsel süreçlerin doğrusal olmayan, parçalı ve öznel doğasını yansıtır. Woolf, karakterlerin düşüncelerini, anılarını ve duygularını birbiriyle iç içe geçirerek, onların bilinçaltı akışını okura sunar. Örneğin, Clarissa Dalloway’in

OKUMAK İÇİN TIKLA

Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nde Bergson’un Zaman Anlayışının İzleri

Zamanın Sübjektif Doğası ve Bireysel Deneyim Bergson’un “süre” kavramı, zamanın homojen ve parçalanabilir bir yapı olmadığını, aksine bireyin bilinç akışında sürekli ve birbiri içine geçen bir deneyim olarak var olduğunu öne sürer. Romanda, Hayri İrdal’ın anlatısı bu sübjektif zaman anlayışını yansıtır. Hayri’nin geçmişi hatırlama biçimi, anıların kronolojik bir sıralamadan ziyade

OKUMAK İÇİN TIKLA

William Burroughs’un Çıplak Yemek’inde Anlatı Yapısının Politik İmgeleri

Anlatının Parçalı Doğası Çıplak Yemek’in anlatı yapısı, geleneksel doğrusal hikâye anlatımından radikal bir şekilde kopar. Burroughs, metni bir dizi bağlantısız gibi görünen sahne, imge ve diyalogdan oluşan bir mozaik olarak kurgular. Bu parçalı yapı, okurun alıştığı anlam arayışını bozar ve onu sürekli bir yeniden yapılandırma sürecine zorlar. Bill Lee’nin bilinci,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Quentin’in İç Dünyasında Aile ve Güney: Faulkner’ın Ses ve Öfke’sinde Çatışmalar

William Faulkner’ın Ses ve Öfke romanı, Quentin Compson’ın içsel çatışmalarını ve aile mirasıyla hesaplaşmasını derinlemesine işleyen bir eserdir. Quentin, bir Hamlet arketipi olarak, aile bağlarının, toplumsal beklentilerin ve Güney’in nostaljik atmosferinin ağırlığı altında ezilir. Bu metin, Quentin’in içsel çatışmalarını, Güney’in tarihsel ve kültürel bağlamını, dilin işlevini ve bireysel bilincin karmaşasını

OKUMAK İÇİN TIKLA

Hallaç’ın Anlatıcısı: Başkaldırının ve Direncin Antik ve Modern Yüzü

Anlatıcının Antigone’yle BuluşmasıHallaç’ın anlatıcısı, Sophokles’in Antigone tragedyasında görülen arketipsel başkaldırı figürüyle derin bir bağ kurar. Antigone, devlet otoritesine ve toplumsal normlara karşı bireysel vicdanını ve ahlaki duruşunu savunan bir karakterdir. Erbil’in anlatıcısı da, burjuva yaşamının ikiyüzlülüğüne, toplumsal tabulara ve cinsiyet rollerine karşı benzer bir direnç sergiler. Öykülerdeki karakterler, özellikle kadınlar,

OKUMAK İÇİN TIKLA

İstanbul’un Otomobil Rüyasında Cassandra’nın Kehanetleri: Sevim Burak’ın Ford Mach I’inde Uyarı ve Gerçeküstü

Anlatıcının Kehanetçi Kimliği Sevim Burak’ın Ford Mach I adlı eserinde anlatıcı, Yunan mitolojisindeki Cassandra figürüyle çarpıcı bir benzerlik sergiler. Cassandra, kehanetleriyle tanınan, ancak bu kehanetlere kimsenin inanmaması lanetiyle yaşayan bir karakterdir. Burak’ın anlatıcısı da, toplumsal dönüşümün ve kentleşmenin kaotik dalgaları karşısında bir uyarıcı rolü üstlenir. Bu rol, anlatıcının İstanbul’un 1970’lerindeki

OKUMAK İÇİN TIKLA

Clarissa Dalloway ve Marcel’in Fenomenoloji ile Hermeneutik Arasındaki Yansımaları

Bu metin, Virginia Woolf’un Mrs. Dalloway adlı eserindeki Clarissa Dalloway ile Marcel Proust’un Kayıp Zamanın İzinde adlı eserindeki Marcel’in duygusal durumlarını, fenomenoloji ve hermeneutik yaklaşımlar çerçevesinde derinlemesine incelemektedir. Fenomenoloji, bireyin öznel deneyimlerini ve bilincin yapısını anlamaya odaklanırken, hermeneutik, metinlerin ve deneyimlerin yorumlanması yoluyla anlam üretimine vurgu yapar. Bu iki yaklaşım,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kimlik Arayışının Yapısalcılık ve Postyapısalcılık Arasındaki Yansımaları

Roman kahramanlarının kimlik arayışları, edebiyatın en temel ve karmaşık temalarından biridir. James Joyce’un Ulysses adlı eserindeki Leopold Bloom ile Salman Rushdie’nin Geceyarısı Çocuklarındaki Saleem Sinai, bu arayışın modern ve postkolonyal bağlamlarda nasıl farklı biçimler aldığını gösterir. Yapısalcılık, kimliğin sabit ve yapılandırılmış bir çerçevede anlaşılabileceğini savunurken, postyapısalcılık bu sabitliği sorgulayarak kimliğin

OKUMAK İÇİN TIKLA

İşitsel İmgelem ve Woolf’un Dalgalı Ritmi

Virginia Woolf’un The Waves adlı eseri, modernist edebiyatın en özgün örneklerinden biri olarak, insan bilincinin karmaşıklığını ve bireysel deneyimlerin akışkan doğasını inceler. Don Ihde’nin “işitsel imgelem” kavramı, bu eserin iç monolog ritimlerini anlamada önemli bir çerçeve sunar. Ihde, işitsel algının, bireyin çevresiyle ve kendi iç dünyasıyla kurduğu ilişkiyi nasıl şekillendirdiğini

OKUMAK İÇİN TIKLA