Etiket: Kültürel Etkileşim

Pergamon ve Petra Mimari Tarzlarının Karşılaştırmalı Analizi

Yerleşim ve Topografik Uyum Pergamon ve Petra antik kentlerinin mimari tarzları, coğrafi konumları ve topografik koşullarıyla şekillenmiştir. Pergamon, Türkiye’nin batısında, bir tepe üzerine kurulu bir yerleşimdir. Bu konum, kentin savunma odaklı bir planlamaya sahip olmasını gerektirmiştir. Kent, eğimli araziye uyum sağlamak için teraslama tekniğiyle inşa edilmiştir; bu, binaların dağ yamacına

OKUMAK İÇİN TIKLA

Urartuca ve Hurrice Arasındaki Bağlantılar: Dilbilimsel, Antropolojik ve Kültürel Yansımalar

Dilbilimsel Ortaklıklar ve Farklılıklar Urartuca ve Hurrice, Eski Yakın Doğu’da konuşulan ve Hurro-Urartu dil ailesi olarak sınıflandırılan iki dildir. Her ikisi de sondan eklemeli ve ergatif özelliklere sahiptir, bu da fiillerin özne ve nesne ilişkilerini özel eklerle işaretlediği anlamına gelir. Hurrice’de ergatif eki “–š” iken, Urartuca’da bu “–še” şeklindedir. Bu

OKUMAK İÇİN TIKLA

Ani Harabeleri ve Urartu Kültürünün Çok Yönlü Analizi

Arkeolojik ve Mimari Özellikler Ani Harabeleri, Urartu kültürünün mimari ve arkeolojik mirasını yansıtan önemli bir merkezdir. Kars’ın doğusunda yer alan bu antik kent, Urartuların taş işçiliği ve savunma sistemlerindeki ustalığını sergiler. Şehir, yüksek surlarla çevrili olup, stratejik bir konuma sahiptir. Yapılar, volkanik tüf taşından inşa edilmiş olup, bu malzeme hem

OKUMAK İÇİN TIKLA

Neandertal ve Homo sapiens Karışımının İnsan Evrimindeki Yankıları

Genetik Buluşmanın Kökenleri Neandertaller ve Homo sapiens arasındaki genetik karışım, insanlık tarihinin en büyüleyici keşiflerinden biridir. Yaklaşık 50.000 ila 100.000 yıl önce, modern insanın Afrika’dan çıkarak Avrasya’ya yayılmasıyla, Neandertallerle karşılaşmalar gerçekleşti. Genetik çalışmalar, özellikle 2010 yılında Svante Pääbo’nun öncülük ettiği Neandertal genom projesi, modern insan popülasyonlarının (Afrika kökenli olmayanlar) %1-2

OKUMAK İÇİN TIKLA

Çatalhöyük’ün Antik DNA Çalışmalarıyla Yeniden Şekillenen Toplumsal Anlatısı

Geçmişin İzlerini Çözümlemek Çatalhöyük, Neolitik dönemin en önemli arkeolojik alanlarından biri olarak, yaklaşık 9.000 yıl öncesine dayanan bir yerleşim yeridir. Konya’nın Çumra ilçesinde yer alan bu antik kent, karmaşık toplumsal yapısı, tarım ve yerleşik yaşamın erken örnekleriyle dikkat çeker. Son yıllarda, antik DNA (aDNA) çalışmaları, Çatalhöyük’ün sakinlerinin genetik yapısını, akrabalık

OKUMAK İÇİN TIKLA

Perge’de Yunuslu Afrodit Heykeli Üzerine Bir İnceleme

Antik Kentin Kalbinde Bir Buluş Perge, Antalya’nın kuzeydoğusunda yer alan, Hellenistik ve Roma dönemlerinin izlerini taşıyan bir antik kenttir. Yunuslu Afrodit heykeli, bu kentin arkeolojik zenginlikleri arasında öne çıkar. MÖ 2. yüzyıldan kalma bu eser, Roma sanatının estetik ve sembolik derinliğini yansıtır. Heykel, Afrodit’in yunus üzerinde tasvir edilmesiyle dikkat çeker;

OKUMAK İÇİN TIKLA

Herakleia Antik Kenti Hamamındaki Timsah Mozaiklerinin Çok Yönlü Anlamı

Herakleia Antik Kenti’nde bulunan Roma hamamındaki timsah mozaikleri, yalnızca arkeolojik bir buluntu olmanın ötesinde, tarih, kültür, sanat ve insan doğasının karmaşık katmanlarını yansıtan birer anlam hazinesidir. Muğla’nın Milas ilçesine bağlı Kapıkırı Köyü’nde yer alan bu antik yerleşim, Latmos Dağı’nın eteklerinde, Bafa Gölü’nün kıyısında konumlanmıştır. Roma dönemine tarihlenen hamamdaki mozaikler, timsah,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Çatalhöyük’ün DNA Sırları: Neolitik Toplumların Yeniden Yazılan Öyküsü

Çatalhöyük’ün DNA bulguları, insanlık tarihinin en kritik dönüşüm evrelerinden biri olan Neolitik döneme dair yerleşik anlayışları kökten sorguluyor. Konya’nın Çumra ilçesinde yer alan bu 9 bin yıllık yerleşim, tarımın ve yerleşik yaşamın ilk adımlarının atıldığı bir merkez olarak biliniyor. Ancak son yıllarda gerçekleştirilen antik DNA analizleri, Çatalhöyük’ün toplumsal yapısı, akrabalık

OKUMAK İÇİN TIKLA

Frig Ana Tanrıça Yazıtları: Kadın Merkezli Teolojik Unsurların İncelenmesi

Kült Yapısına GirişFrig dini sistemi, Ana Tanrıça olarak bilinen birincil bir ilahın etrafında şekillenmiş ve eski Anadolu gelenekleriyle yeni ortaya çıkan kültürel pratiklerin karmaşık bir etkileşimini yansıtmaktadır. Arkeolojik ve epigrafik kanıtlarla sıkça tanımlanan bu ilah, doğurganlık, koruma ve doğal unsurlar üzerinde egemenlik gibi özellikler taşır. Yaklaşık olarak MÖ 8. yüzyıldan

OKUMAK İÇİN TIKLA