Etiket: #tiktok

TikTok Çağında Kültür Endüstrisinin Tuzakları ve Duyusal Tıkanıklık

1. Seri Üretimin Yeni Yüzü Kültür endüstrisi, standartlaşmış içerikleri kitlelere sunarak bireysel düşünceyi köreltir. TikTok, bu eleştirinin çağdaş bir yansımasıdır; algoritmalar, kullanıcıları kısa, bağımlılık yapan videolarla bombardımana tutar. Her içerik, özgünlük vaadiyle parlasa da, trendler ve formatlar bireyselliği yutar. Kullanıcılar, yaratıcı gibi görünse de, platformun dayattığı kalıplara hapsolur. Bu, eleştirel

OKUMAK İÇİN TIKLA

Toplumsal Temsilin Dijital Yansımaları: Goffman’ın Dramaturjik Teorisi ve Sosyal Medyadaki Öz-Sunum Çatışmaları

Erving Goffman’ın dramaturjik teorisi, sosyal etkileşimleri bir tiyatro sahnesine benzeterek bireylerin toplumsal rollerini nasıl oynadığını ve öz-sunumlarını nasıl şekillendirdiğini inceler. Sosyal medya, bu teorinin çağdaş bir laboratuvarı olarak, bireylerin kendilerini sunma pratiklerini karmaşıklaştırır ve çatışmalar üretir. Bu metin, Goffman’ın teorisini sosyal medya bağlamında derinlemesine değerlendirerek, bireylerin dijital platformlarda öz-sunum süreçlerinde

OKUMAK İÇİN TIKLA

Dijital Sömürgecilik ve TikTok’un Gelişmekte Olan Ülkelerdeki Veri Toplama Etkileri

TikTok’un veri toplama politikalarının gelişmekte olan ülkelerdeki etkileri, dijital sömürgecilik kavramı üzerinden çok katmanlı bir şekilde değerlendirilebilir. Bu metin, konuyu bilimsel bir yaklaşımla, derinlemesine ve geniş kapsamlı bir şekilde ele alıyor. TikTok’un veri pratikleri, bireylerin özerkliği, toplumsal yapılar, ekonomik dinamikler ve küresel güç ilişkileri üzerindeki etkileri bağlamında inceleniyor. Aşağıdaki paragraflar,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bedenin Markası: Kim Kardashian ve Endüstriyel Standardizasyon

Kim Kardashian’ın vücut ölçülerinin endüstri standardı haline gelmesi, modern toplumda biyopolitik markalaşmanın karmaşık bir yansımasıdır. Bu fenomen, bireysel bedenlerin toplumsal, kültürel ve ekonomik güç dinamikleri aracılığıyla nasıl şekillendirildiğini ve standartlaştırıldığını ortaya koyar. Kardashian’ın fiziksel imgesi, medya, moda, kozmetik ve teknoloji endüstrilerinin kesişiminde, bedenlerin hem bir tüketim nesnesi hem de bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Nostaljinin Erteleme Döngüsü: Geçmişin Çekiciliği ve Anlamın Kaçışı

I. Geçmişin Büyüsü ve Arzulanan Kayıp Nostalji, insan ruhunun geçmişe duyduğu derin bir özlemle başlar; bu, yalnızca bir zaman dilimine değil, bir duyguya, bir varoluş haline yöneliktir. Retro trendler, eski plakların cızırtısında, 80’lerin neon ışıklarında ya da analog kameraların karelerinde bu özlemi somutlaştırır. İnsanlar, bu nesneler aracılığıyla bir “orijinal anlam”

OKUMAK İÇİN TIKLA

Zamansız Dehalar ve Kısa Anların Sanatı

Johann Sebastian Bach ve Ludwig van Beethoven, müzik tarihinin devasa sütunları olarak, çağlarının ötesinde eserler yaratmış isimlerdir. Peki, bu iki dahi, 21. yüzyılın hızlı, anlık ve tüketim odaklı dünyasında, TikTok’un 15 saniyelik formatına nasıl karşılık verirdi? Bu soruyu, insan yaratıcılığının sınırları, teknolojinin dayattığı biçimler ve sanatın özüne dair derin bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Hızlı Trendler ve Merkezsiz Anlam Ağı

Anlamın Sürekli Dönüşümü Hızla değişen trendler, anlamın sabit bir özneye ya da merkeze bağlı olmaksızın sürekli yeniden şekillendiği bir dünyayı işaret eder. Jacques Derrida’nın différance kavramı, anlamın sabit bir noktaya demirlenemeyeceğini, aksine sürekli ertelenen ve farklılaşan bir akış içinde var olduğunu öne sürer. Popüler kültür, bu akışkanlığın en belirgin sahnesi

OKUMAK İÇİN TIKLA

Zamanın Efendileri: Husserl’in Bilinç Analizi ile Crary’nin 24/7 Kapitalizm Eleştirisinin Kesişimi

Husserl’in zaman bilinci analizi ile Jonathan Crary’nin 24/7 kapitalizm eleştirisi, modern insanın zaman algısını ve teknolojiyle ilişkisini anlamak için güçlü bir çerçeve sunar. Husserl, bilincin zamanı nasıl yapılandırdığını fenomenolojik bir yaklaşımla incelerken, Crary, kapitalizmin zamanı sürekli bir tüketim döngüsüne hapsedişini eleştirir. TikTok’un algoritmik zaman yönetimi, bu iki düşünceyi kesiştiren bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Büyük Yalanın Dijital Yankıları: TikTok’ta Komplo Teorilerinin Yeniden Üretimi

TikTok’un hızlı, görsel ve kısa formatlı dünyasında, “Büyük Yalan” teorisi ve benzeri komplo anlatıları, çağdaş dijital kültürün karmaşık bir aynası olarak yeniden şekilleniyor. QAnon ve Flat Earth gibi komplo teorileri, bu platformda yalnızca bireysel inançların bir yansıması değil, aynı zamanda toplumsal dinamiklerin, teknolojik altyapının ve insan psikolojisinin kesişim noktasında yeniden

OKUMAK İÇİN TIKLA

Dijital Yalanın Yükselişi

Gerçeğin Kırılganlığı TikTok gibi platformlarda Nazi imajlarının yayılması, yalnızca bir içerik akışı değil, aynı zamanda insan algısının ne kadar kolay yönlendirilebileceğinin bir göstergesidir. Goebbels’in “Büyük yalan” taktiği, kitlelerin zihnini şekillendirmek için basit ama etkili bir ilkeye dayanır: Bir yalan ne kadar abartılı ve sık tekrarlanırsa, o kadar inandırıcı hale gelir.

OKUMAK İÇİN TIKLA