Etiket: varoluşsal felsefe

Kierkegaard’ın Aşk ve İnanç Anlayışının Bireysel Duygusal Bağlılık Üzerindeki Etkisi

Bireysel Varoluş ve Öznellik Kierkegaard’ın felsefesi, bireyin öznel deneyimini merkeze alır. Aşk ve inanç, onun düşüncesinde, bireyin kendi varoluşsal gerçekliğiyle yüzleştiği alanlar olarak öne çıkar. Aşk, bireyin bir başkasına yönelik derin bir bağlılık hissetmesini sağlarken, inanç, bireyin mutlak bir varlığa ya da ilahi bir güce yönelmesini içerir. Her iki kavram

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kierkegaard’ın Kalabalık Eleştirisi ve Modern Popülizmin Birey Üzerindeki Etkisi

Bireysel Özgürlüğün Toplumsal Basınç Karşısındaki Çatışması Kierkegaard’ın “kalabalık” kavramı, bireyin kendi varoluşsal özgürlüğünü inşa etme çabalarının, toplumsal normlar ve kolektif beklentiler karşısında nasıl erozyona uğradığını ele alır. Kalabalık, bireylerin kendilerini bağımsız bir özne olarak tanımlama yeteneklerini bastıran, amorf bir kitle olarak tanımlanır. Bu, modern popülizmde, bireylerin kimliklerini ve karar alma

OKUMAK İÇİN TIKLA

Heidegger’in Dasein Kavramı ve Kierkegaard’ın Bireysel Varoluş Anlayışı

Dasein Kavramının Temelleri Heidegger’in “Dasein” kavramı, insan varoluşunu anlamada temel bir çerçeve sunar. Dasein, Almanca “orada olmak” anlamına gelir ve insanın dünyada bir varlık olarak bulunma biçimini ifade eder. Bu kavram, insanın yalnızca biyolojik bir varlık olmadığını, aksine dünyayla ilişkili, anlam arayan ve zamansal bir varlık olduğunu vurgular. Dasein, varlığın

OKUMAK İÇİN TIKLA

Nietzsche’nin Üstinsan İdeali: Modern Toplumda Özgürleşmenin Yönü

Bireyin Özerkliğini Yeniden Tanımlama Üstinsan kavramı, bireyin kendi varoluşsal anlamını yaratmasını merkeze alır. Modern toplum, bireyleri standartlaşmış ahlaki normlar ve toplumsal beklentiler aracılığıyla bir kalıba sokar. Bu normlar, bireyin özerkliğini kısıtlayarak onu dışsal otoritelerin belirlediği bir anlam arayışına iter. Nietzsche’nin üstinsanı, bu otoriteleri reddederek bireyin kendi değerlerini inşa etmesini önerir.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Anlam Arayışı: Logoterapi ve Absürdizm Arasında Bir Karşılaştırma

İnsan Varoluşunda Anlamın Kökenleri İnsan, tarih boyunca varoluşsal bir sorgulama içinde olmuştur. Viktor Frankl’ın logoterapi yaklaşımı, bireyin yaşamındaki anlam arayışını merkeze alarak bu sorgulamaya bir yanıt sunar. Logoterapi, bireyin her koşulda anlam bulabileceğini ve bu anlamın, yaşamın zorluklarına karşı bir dayanıklılık kaynağı olduğunu savunur. Frankl’a göre, anlam, bireyin özgür iradesiyle

OKUMAK İÇİN TIKLA

Freud ve Nietzsche Perspektifinden İnsan Motivasyonunun Kökenleri

Bu metin, Freud’un psikanalizi ile Nietzsche’nin güç istenci kavramlarını, insan motivasyonunun kökenlerini açıklama biçimleri üzerinden karşılaştırmalı olarak incelemektedir. Her iki düşünür, insan davranışlarının altında yatan itici güçleri farklı ontolojik ve epistemolojik temellerle ele alır. Freud, bilinçdışının derinliklerinde saklı dürtüleri ve çatışmaları merkeze alırken, Nietzsche bireyin varoluşsal bir kendini gerçekleştirme arayışını

OKUMAK İÇİN TIKLA