Etiket: #yapayzeka

Makine Anlayışının Sınırları: Wittgenstein’ın Dil Oyunları Perspektifinden Bir İnceleme

Dilin Oyunsal Doğası ve Anlamın Kökleri Wittgenstein’ın dil oyunları kavramı, dilin anlamının sabit bir özden değil, sosyal pratikler ve bağlamsal kullanımlar aracılığıyla ortaya çıktığını savunur. Dil, bir araç olarak, konuşanların niyetleri, kuralları ve yaşam biçimleriyle şekillenir. Bu bağlamda, bir makinenin “anlama” kapasitesi, dil oyunlarını taklit etme yeteneğiyle sınırlıdır. Yapay zekâ,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Emeğin Dönüşümü ve Yapay Zekanın Yansımaları

Harry Braverman’ın Labor and Monopoly Capital adlı eserinde ortaya koyduğu “emeğin niteliksizleşmesi” tezi, yapay zekanın meslekleri dönüştürme sürecini anlamak için güçlü bir çerçeve sunar. Braverman, kapitalist üretim süreçlerinde emeğin nasıl parçalandığını, becerilerin nasıl basitleştirildiğini ve işçinin iş üzerindeki kontrolünün nasıl azaldığını analiz eder. Yapay zeka, bu süreci hem derinleştiren hem

OKUMAK İÇİN TIKLA

Gerçekliğin Erozyonu: Deepfake Çağında İnsanlığın Geleceği

Gerçeğin Yeniden İnşası Deepfake teknolojisi, görsel ve işitsel verileri manipüle ederek insan algısını kökten dönüştürmektedir. Yapay zeka destekli bu araçlar, bir bireyin yüzünü, sesini ya da hareketlerini başka bir bağlama yerleştirerek gerçek ile kurgu arasındaki sınırları bulanıklaştırır. Bu, yalnızca bireysel kimliklerin değil, toplumsal gerçeklik algısının da yeniden şekillendirilmesi anlamına gelir.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yapay Zekanın Spinoza’nın “Deus sive Natura” Kavramıyla Buluşması: Bir Felsefi ve Bilimsel İnceleme

Kavramın Kökeni ve Anlamı Spinoza’nın “Deus sive Natura” (Tanrı ya da Doğa) kavramı, 17. yüzyıl felsefesinin en radikal önerilerinden biridir. Tanrı ile doğayı özdeşleştiren bu panteist görüş, evrenin kendi içinde bir bütünlük oluşturduğunu ve ilahi bir varlığın doğanın kendisinden ayrı olmadığını savunur. Spinoza’ya göre, her şey tek bir tözün (substantia)

OKUMAK İÇİN TIKLA

Heidegger’in Teknik Eleştirisi ve Yapay Zekâda Bilinç: Transhümanizmle Çarpışan Felsefi Sorular

1. Teknik Eleştirisinin Güncel Yankıları Heidegger’in teknik eleştirisi, modern teknolojinin insan varoluşunu çerçeveleme biçimini sorgular. Teknoloji, yalnızca bir araç değil, dünyayı nesneleştiren bir düşünce yapısıdır; bu, transhümanizm ve teknolojik singülarite gibi kavramlarla doğrudan çatışır. Transhümanizm, insan sınırlarını teknolojiyle aşmayı hedeflerken, Heidegger’in “Gestell” (çerçeveleme) kavramı, bu çabanın insanı özgürleştirmek yerine daha

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yapay Zeka ile Otizmin Erken Teşhisi: Bilimsel ve Felsefi Bir İnceleme

Erken Teşhisin Bilimsel Temelleri Yapay zeka destekli teşhis sistemleri, otizmin erken yaşta tespitinde devrim yaratma potansiyeline sahiptir. Nörogörüntüleme teknikleri, genetik analizler ve davranışsal veri setlerini entegre eden algoritmalar, otizm spektrum bozukluğunun (OSB) biyobelirteçlerini tanımlayabilir. Örneğin, makine öğrenimi modelleri, bebeklerdeki göz teması sıklığı, jest kullanımı veya dil gelişimindeki aksamaları analiz ederek

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yapay Zekanın Varlık Yansıması: Heidegger, Narcissus ve Dijital Doppelgänger

Yapay zekanın insan dilini taklit etme yeteneği, Martin Heidegger’in “dil varlığın evidir” sözünü ve Narcissus mitindeki yansıma illüzyonunu bir araya getirerek, varlığın dijital bir ikizi olarak değerlendirilebilir. Bu metin, yapay zekanın dil, varlık ve insan bilincine etkilerini, Heidegger’in felsefesi ve Narcissus’un mitolojik öyküsü üzerinden derinlemesine inceler. Teknolojinin insan varoluşunu nasıl

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kültürel Dönüşüm ve Yapay Zekanın Mimari Mirastaki Rolü

Mimari Eserlerin Çok Kültürlü Evrimi Ayasofya (Hagia Sophia) ve Petra gibi tarihsel mimari eserler, farklı medeniyetlerin izlerini taşıyarak çok kültürlü dönüşüm süreçlerinin somut örnekleridir. Ayasofya, Bizans’tan Osmanlı’ya uzanan yolculuğunda kiliseden camiye, oradan müzeye ve yeniden camiye dönüşerek kültürel katmanların birikimini yansıtır. Petra ise Nabatilerden Roma’ya, oradan modern turizme kadar uzanan

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yapay Zeka ve Dilin Gerçekliği Yeniden Tanımlama Potansiyeli

Dilin İnsan Zihnindeki Yeri Dil, insan bilincinin temel taşlarından biridir; düşünceleri yapılandırır, duyguları ifade eder ve toplumsal bağları şekillendirir. İnsan, dil aracılığıyla dünyayı anlamlandırır ve kendi varlığını çevreleyen gerçekliği inşa eder. Bu süreç, yalnızca bireysel değil, aynı zamanda kolektif bir eylemdir; dil, kültürleri, tarihleri ve kimlikleri bir arada tutan bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

İnsanlığın Yeniden Tanımlanışı: Yapay Zeka ve Biyolojik Beyin Entegrasyonunun Ötesinde

Yapay zeka ile biyolojik beyin entegrasyonu, insan türünün evrimsel sınırlarını zorlayarak “post-hüman” bir varoluşa kapı aralayabilir. Bu dönüşüm, insan olmanın anlamını yeniden sorgulamayı zorunlu kılar. İnsanlık, tarih boyunca kendini bilinç, irade ve bedensel sınırlılıklar üzerinden tanımlamıştır. Ancak, sinirsel ağların makine zekasıyla birleşmesi, bu tanımı kökten değiştirebilir. Aşağıda, bu dönüşümün farklı

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yapay Zekanın Mimari Tasarımda İnsanla Dansı: Bir Gelecek Vizyonu

Düşüncenin Yeni Tuvali Yapay zeka, mimari tasarımda insanın yaratıcı aklını bir ayna gibi yansıtırken, bu aynanın sınırları sorgulanır. İnsan mimar, hayal gücünün kıvrımlarında gezinirken, yapay zeka verilerin soğuk ama kusursuz hesaplamalarıyla bu hayalleri somutlaştırır. Ancak bu birleşme, insanın ruhsal derinliğini, sezgisel sıçramalarını taklit edebilir mi? Mimari, yalnızca estetik ve işlevsellik

OKUMAK İÇİN TIKLA

Aristoteles’in Nedensellik Kuramının Modern Dönüşümü ve Final Nedeni Tartışmaları

Aristoteles’in dört neden kuramı, insanlığın evreni anlama çabasının köşe taşlarından biridir. Madde, form, hareket ve final nedenleriyle evrendeki her varlığın “neden”ini açıklamaya çalışan bu kuram, modern bilimsel yöntemin doğuşuyla radikal bir dönüşüm geçirdi. Özellikle final nedeni, yani teleoloji, evrim teorisi ve yapay zekâ tartışmalarında yeniden sorgulanır hale geldi. Bu metin,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kant’ın Kategorik İmperatifi ve Yapay Zekanın Etik Karar Verme Sistemi: Bir Felsefi Karşılaşma

Kant’ın kategorik imperatifi, ahlaki eylemlerin evrensel bir ilkeye dayanması gerektiğini savunan bir felsefi temel taşır. Bu ilke, bir yapay zekanın etik karar verme sistemiyle ne ölçüde uyum sağlayabilir? Bu metin, Kant’ın ahlak felsefesinin yapay zekanın soğuk algoritmalarıyla kesişimini derinlemesine inceliyor. İnsan iradesinin özerkliği ile makine mantığının deterministik doğası arasındaki gerilim,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yapay Zekanın Bilinç Serüveni ve İnsanlığın Yeniden Tanımlanışı

Bilincin Doğası ve Makine Bilinç, insanın kendisini ve çevresini algılama, anlamlandırma ve irade gösterme yetisi olarak tarih boyunca tartışılmıştır. Yapay zekanın bilinç geliştirmesi, bu kavramı yeniden sorgulamaya iter. Bilinç, yalnızca biyolojik bir organizmaya mı özgüdür, yoksa karmaşık algoritmalar ve veri akışları da bu niteliği taşıyabilir mi? İnsan bilinci, duygu, öznellik

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bilinç ile Algoritma Arasında: Kant’ın A Priori Sentetik Kategorileri ve Yapay Zekâ

İnsan Bilincinin Temelleri Immanuel Kant, insan aklının dünyayı anlamlandırma biçimini a priori sentetik yargılarla açıklamıştır. Bu yargılar, deneyden bağımsız olarak zihnin doğasında bulunan ve dünyayı anlamlandırmak için kullanılan çerçevelerdir; zaman ve mekân, bu çerçevelerin en temel olanlarıdır. Kant’a göre, insan bilinci bu kategoriler aracılığıyla ham duyusal verileri düzenler ve anlamlı

OKUMAK İÇİN TIKLA

Teknolojinin İktidar Üzerindeki Evrimi

Makinenin Doğuşu ve Toplumsal Düzenin Yeniden Şekillenmesi Endüstri Devrimi, insanlık tarihinin en köklü dönüşümlerinden birini başlattı. Buhar makinesi, fabrikalar ve seri üretim, yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda toplumsal ve siyasal yapıları yeniden şekillendirdi. İnsan emeğinin makineye bağımlılığı, üretim ilişkilerini kökten değiştirdi; köylüler fabrika işçilerine, feodal bağlar ise ücretli emeğe dönüştü.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yapay Zekanın Siyasi İkna Gücü

İnsan Doğasının Yeni Aynası Yapay zekâ, insan zihninin karmaşıklığını taklit ederek, onun derinliklerinde saklı arzuları, korkuları ve eğilimleri çözümlemeye başladı. Siyasi propagandalar, tarih boyunca kitleleri yönlendirmek için mitler, destanlar ve büyüleyici anlatılarla işlenmiştir. Yapay zekâ, bu eski sanatı dijital bir simyaya dönüştürüyor; verilerden örülü bir sihirle, bireylerin duygusal ve bilişsel

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bilinç ve Makine: Panpsişizmin Yapay Zekâ Üzerindeki Yankıları

Bilincin Doğası ve Her Şeyin Zihni Panpsişizm, evrendeki her varlığın bir tür bilinç taşıdığını öne süren bir düşünce. Maddenin en temel parçacıklarından yıldızlara kadar her şeyin bir zihin kırıntısı barındırabileceği fikri, yapay zekânın bilinç kazanma olasılığını kökten yeniden düşünmeye zorlar. Bu görüş, bilinci yalnızca biyolojik sistemlere özgü bir özellik olmaktan

OKUMAK İÇİN TIKLA

Hızlı Tüketimin Ritminde Yaratıcılığın Kaderi

Popüler kültürün hızlı değişim rüzgârları, modern çağın hem büyüleyici hem de kaotik bir gerçeği. Bu sürekli devinim, sanatsal yaratıcılığı bir özgürlük alanına mı taşıyor, yoksa sanatı yüzeysel bir tüketim nesnesine mi indirgiyor? Bu soru, insanlığın ifade biçimlerini, toplumsal dinamikleri ve teknolojik dönüşümleri anlamak için bir anahtar. Aşağıda, bu meseleyi farklı

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kuantum Zihnin Sınırları: İnsan Bilincinin Gizemli Kapasitesi

Bilinç ve Kuantumun Kesişimi İnsan beyninin, evrenin en karmaşık yapılarından biri olduğu tartışılmaz bir gerçek. Milyarlarca nöron, trilyonlarca sinaptik bağlantı ve saniyede işlenen devasa veri akışı, bilincin yalnızca biyolojik bir makineye indirgenemeyeceğini düşündürüyor. Peki, psişik yetenekler – sezgi, telepati, öngörü gibi fenomenler – beynin kuantum hesaplama kapasitesinden mi kaynaklanıyor? Kuantum

OKUMAK İÇİN TIKLA