Turgut Uyar, Özdemir Asaf, Orhan Veli ve Cemal Süreya Günümüzde Yaşasaydı ? Bir Fantezi Yazım Denemesi
Turgut Uyar, Özdemir Asaf ve Orhan Veli günümüzde yaşasaydı, farklı tonlarda ama aynı duyarlılıkla bugünün insanına seslenirlerdi. Onların her biri kendi poetikasında hayatı, insanı ve toplumu öyle incelikle işlemiştir ki bugün yaşasalar da sesleri yankılanmaya devam ederdi.
Bugün, 29 Mayıs 2025’te, dijital çağın, tüketimin kültürünün ve sosyal medyanın şekillendirdiği bir dünyada yaşıyorlardı, bu şairlerin günümüz insanlarına hepsi, onların şiirsel anlayışları, tanıdıkları ve çağdaşlarının nasıl tepki verebildikleri üzerinden hayal edilebilir. Bu analiz, onun yazarlarının çalışmalarından, üsluplarından ve dünya görüşlerinden yola çıkarak özgür, modern insanın yalnızlığı, ilişkileri, tüketim sermayesi ve teknolojiyle ilişki gibi temalar çevresinde şekilleniyor.
🌒 Turgut Uyar – Derinlik ve İsyan Arasında

Turgut Uyar, İkinci Yeni’nin melankolik ve yoğun şairlerinden biri olarak, insanın varoluşsal sancılarını, aşkını ve toplumsal parçalarını derin bir imgelerle işledi. “Göğe Bakma Durağı” gibi şiirlerinde, modern insanın yalnızlığı ve kaotik değişimler bir çıkış arayışı sundu. Günümüzde, sosyal medyanın yüzeyselliği, tüketimin kültürünün anlamsızlığı ve bireylerin yalnızlaşmasının karşısında, Uyar, içsel bir arayışa ve otantik bir yaşamayı vurguluyor.
Turgut Uyar bugün yaşasaydı, muhtemelen şöyle derdi:
“İnsanlar her gün Instagram’a bakıyor ama kimse gökyüzüne bakmıyor.”
“Her şey görünüyor ama hiçbir şey hissedilmiyor.”
“İnce bir sızı gibi yalnızlıklar sarmış sokakları, herkes susarak bağırıyor.”
📌 Ne düşünürdü?
- Politik olarak yoğun yabancılaşmayı, duyarsızlığı ve insansız bir düzeni eleştirirdi.
- “Büyük Saat”in tiktaklarını bugünün kentli yorgunluğuna çevirirdi.
- Kentsel dönüşümü, ruhsuzluğu ve betonlaşmayı bir “ruhsuz çağın dev yapıları” olarak betimlerdi.
🖋️ Şöyle bir dizeyle seslenirdi belki de:
“Sokaklar genişledi, insanlar daraldı.”
Gökdelenlerin dibinde sigarasını yakar, kalabalıkların ortasında bir “yalnızlar tramvayı” arardı.
Muhtemelen şöyle fısıldardı:“Her şeyin bu kadar hızlı olduğu bir çağda,
Kalbin niye bu kadar yavaş çarpıyor, insan?
Aşkı unuttun, şiiri unuttun,
İçini gömmek kolayına geldi…”Yüzüne bile bakmadığın yıldızlar için şiir yazmıştı bir zaman. Şimdi ekran ışığında gözleri kamaşan kalabalıklar için belki şu dizeyle dönerdi:
“Bir cümle kadar yalnızsın.”
☁️ Özdemir Asaf – İnce, Kıvrak ve Delici

Özdemir Asaf, kısa, ironik ama derin dizeleriyle insandaki incelikleri, aşkı ve yalnızlığı işledi. “Lavinia” gibi şiirlerinde, karmaşıklığının karmaşıklığı ve insan bağlarının kırılganlığı vurgulandı. Günümüzde, dijital çağın yüzeysel ilişkileri, anlık mesajlaşmalar ve duygusal kopukluk karşısında, Asaf, samimi ve derin bağların gönüllü olmayı öğütlerdi.
Özdemir Asaf bugün yaşasaydı, muhtemelen Twitter’da viral olurdu ama kendisi bunu hiç umursamazdı.
📌 Ne derdi?
- Gündelik konuşmanın içine gizlenmiş yaraları işaret ederdi.
- “İnsanlar birbirine ‘iyi akşamlar’ demiyor artık, sadece bildirim atıyorlar.” derdi.
- Kimlik siyasetini, sığ aşkları, etiketlerle sevme biçimlerini hicvederdi.
🖋️ Kısa ama vurucu bir cümleyle dokunurdu:
“Sana ‘var mısın’ dedim, o bir ilişki biçimi sandın.”
“Konuşmuyoruz artık, sadece tepki veriyoruz.”Keskin, ironik, ama zarif bir tokat gibi…
Bugünün insanına dönüp muhtemelen şöyle derdi:“Herkesin kalbi var,
Ama çoğunun nabzı kalabalıklara göre atıyor.”Filtrelerin ardına saklanmış, “güçlü gözükmeye çalışan kırık ruhlara” dönüp gülerdi biraz hüzünle:
“Kendin ol da, kimse beğenmezse zararın olmaz.”
Ve belki de aşk için yazmazdı artık, çünkü:
“Aşk, mesaj atılmayan bir yer oldu.”
☀️ Orhan Veli – Sokaktaki Şair, Halkın Sesi

Orhan Veli, Garip başlangıcının öncüsü olarak, sıradan insanın günlük yaşadığı, basit ama derin bir dille şiirleştirdi. “Anlatamıyorum” ya da “İstanbul’u Dinliyorum” gibi şiirlerinde, hayatın küçük mutluluklarını ve sahiciliğini yüceltti. Günümüzde teknoloji rekabeti, kariyer rekabeti ve tüketim telaşı karşısında Orhan Veli, basit ve sahici bir yaşamın savunucusuydu.
Orhan Veli bugün yaşasaydı, hâlâ sokaklarda yürür, vapura binmeden önce simit alır, sonra Kadıköy’de denize bakarak bir şiir yazardı. Ama bu kez, o simidi alamayan çocuğu da şiire dahil ederdi.
📌 Ne düşünürdü?
- Enflasyonu, yoksulluğu, sınıf farkını gündelik hayatın içinden anlatırdı.
- Sınıfsal adaletsizlikle alay ederdi ama öfkesini de saklamazdı.
- Belediye otobüsünde yorgun uyuyakalan işçiye, kirasını ödeyemeyen üniversiteliye, markette fişini kontrol eden kadına şiir yazardı.
🖋️ Belki de böyle seslenirdi:
“Ne güzel şey hatırlamak seni / kiralık bir evin mutfağında / ekmeğin sonu gibisin biraz / tam orda bitiyorsun.”
Mütevazı bir sandaletle boğazı geçerken bir podcast kaydında denk gelse “hayat koçlarına” şöyle derdi:
“Ben orta malı olayım diye mi şiir yazdım ulan?”
Gündelik hayatın sıradanlığına şiiri indiren adamdı o. Şimdi olsa belki dijital yorgunluklara şöyle göz kırpardı:
“Ne Instagram var ne story…
Ama biz de sevmiştik be kardeşim.”Kafasında şapka, cebinde rakı şişesiyle yürürken şöyle mırıldanırdı:
“Ne atom bombası,
Ne sosyal medya…
Hiçbiri kadar sarsmıyor beni,
İnsanların birbiriyle konuşamaması.”
Cemal Süreya

Cemal Süreya, İkinci Yeni’nin tutkulu ve romantik yazarlarından biri olarak, aşkı, arzuyu ve insanın ruhunun ayrılmalarını yoğun bir dille işledi. “Üvercinka” ya da “Adının İlk Harfleri” gibi şiirlerinde, aşkın gücünüz vurgulandı. Günümüzde, dijital özgürlük uygulamalarının, hızlı tüketilenlerin ve duygusal sığlığın egemen olduğu bir dünyada, Süreya, aşkın ve tutkunun derinliğini savunurdu.
Ve o… Her cümlenin altını çizdiren adam.
Şimdiki aşklara bakar, belki acı bir gülümsemeyle şöyle derdi:
“Sevişmek bile yalnızca bir ‘gönder’ tuşuna bastıktan sonra başlıyorsa,
O bedenin ruhu, kimde kaldı?”
Reklamların ve kişisel gelişim kitaplarının istila ettiği bir dünyada fısıldardı:
“Hayat kısa, kuşlar uçuyor,
Ama sen hâlâ bir ‘kişisel marka’ peşindesin.”
Ve belki de usulca eklerdi:
“Yalnız değilsin,
Ama çok kalabalıksın…”
💬 Özetle:
Şair | Günümüzde Ne Derdi? | Tonu | Teması |
---|---|---|---|
Turgut Uyar | “Kendine yabancılaştın, bunu da çok şairane yapıyorsun.” “Siz, ekranlara gömülüp kendinizi unuttunuz. Bir gökyüzüne bakın, bir şiire sığının. Hayat, beğeni sayılarında değil, bir anın derinliğinde mevcut.” | Melankolik, İsyanlı | Varoluş, Politik yorgunluk |
Özdemir Asaf | “İçine konuştuğun kadar yalnızsın.” “Hissetmekten korkmayın. Bir emojiyle değil, hayaliyle, kahkahayla kendinizi anlatın.” | İronik, Keskin | Aşk, Kimlik, Birey |
Cemal Süreyya | ” Yalnız değilsin ama çokta ” | Aşık, Derinlikli | Aşk, Çare, Sevilmeli |
Orhan Veli | “Bedava yaşıyoruz sandık, hayat bize faiz yazmış.” “Büyük hayaller peşinde koşmayın. Bir kahve, bir dost, bir deniz yeter. Sahici olun, o size yeter.” | Sade, Sokakta | Yoksulluk, İnsanlık hali |
Turgut Uyar, Özdemir Asaf, Orhan Veli ve Cemal Süreya, günümüzde yaşasaydı, modern insanın teknoloji, tüketim ve yüzeysellik kıskacındaki hayatına karşı bir uyanış programı uygulardı. Uyar, anlam arayışını; Asaf, samimi bağları; Veli, basit mutluluklar; Süreya ise tutkulu aşkın savunucusudur. Bu mesajlar, bireyin otantik benliğini bulması, duygusal derinliği kazanması ve sahici bir yaşam sürmesi için ilham verici bir rehber sunar. Psikodinamik açıdan, bu şairlerin önerileri, bireyin bilincinin dışında çatışmalarını ayırmasına ve sağlıklı merkezi ilişkilerin kurulmasına yardımcı olabilir.
Sen ne düşünüyorsun ?