Vedat Türkali, Bir Gün Tek Başına’daki Kenan tipini neden sevmez?

Vedat Türkali’nin Bir Gün Tek Başına adlı romanındaki Kenan karakteri, yazarın eleştirel bakış açısını yansıtan ve toplumsal-siyasi bağlamda “problemli” bulduğu bir tiptir. Türkali, Kenan’ı sevmeme nedenlerini onun bireyci, kararsız, eylemsiz ve toplumsal sorumluluktan kaçan yapısı üzerinden ortaya koyar. Kenan, romanın ana karakteri olan Turgut’un karşıtı olarak çizilir ve adeta “nasıl olmaması gerektiğine” dair bir örnek sunar. İşte detaylı analiz:


1. Bireycilik ve Toplumsal Sorumluluktan Kaçış

Kenan, romanda entelektüel ancak pasif bir karakterdir. Turgut gibi devrimci mücadeleye angaje olmak yerine, bireysel tatmin peşinde koşar. Örneğin:

  • Sinema kariyeri için Fransa’ya gitme hayalleri kurarken, Türkiye’deki siyasi kaosa bigane kalması (Turgut’un ona “Burjuvaziye hizmet ediyorsun” eleştirisi).
  • Nihal ile ilişkisinde bile bencil davranması; aşkı bile kişisel kaçış alanı olarak görmesi.

Türkali, Kenan’ı “devrimci sanat” yerine “bireysel sanat” anlayışıyla suçlar. O dönemin devrimci gençliğinin aksine, Kenan’ın sanatı toplumsal dönüşüm için bir araç olarak görmemesi, yazarın onu eleştirmesinin temel nedenidir.


2. Kararsızlık ve Zayıf İrade

Kenan, istikrarsız ve çelişkili bir portre çizer:

  • Turgut’la tartışmalarında devrimci mücadeleye saygı duyduğunu söyler ama pratikte hiçbir adım atmaz. Örneğin, Turgut tutuklandığında Kenan’ın “Ne yapabilirim ki?” pasifliği.
  • Nihal’e olan tutumu da belirsizdir: Onu sever ama gelecek vaat etmez, ilişkiyi sürükleyerek Nihal’in acı çekmesine neden olur.

Türkali, Kenan’ın bu “yarım adam” halini, dönemin aydınlarının bir kısmında gördüğü “eylemsiz entelektüel” eleştirisinin yansıması olarak sunar.


3. Burjuva Değerlerine Yakınlık

Kenan’ın Fransa hayali, şık giyim tarzı ve bohem yaşamı, Turgut’un mücadeleci duruşuyla tezat oluşturur. Özellikle:

  • Para ve statü kaygısı (örneğin, film projelerinde ticari kaygıları ön planda tutması).
  • Nihal’in babasının zenginliğini bilerek ona yaklaşması, romanda ima edilen bir başka olumsuz özelliğidir.

Türkali, Kenan’ı “düzenin kılcal damarlarına sızmış” bir figür olarak resmeder; devrimci idealler yerine kişisel çıkarlarını öne çıkaran biri.


4. Turgut’la Karşıtlık: Devrimci vs. Bireyci

Romanın temel çatışması, Turgut’un kolektivist mücadelesi ile Kenan’ın bireyci duruşu arasındadır:

  • Turgut hapse girerken Kenan’ın “sanat özgürlüğü” mazeretleri arkasına sığınması.
  • Kenan’ın “Sanat siyasetle kirletilmemeli” söylemi, Türkali’nin eleştirdiği “sanatın toplumsal işlevini reddetme” anlayışıdır.

Türkali, Kenan’ı “devrimci olmayan aydın” tipolojisinin eleştirisi olarak sunar. 1970’ler Türkiye’sinde sanatın rolünü tartışırken, Kenan’ın tarzına “kaçış” gözüyle bakar.


Türkali’nin Politik Estetiğinde Kenan

Vedat Türkali, marksist bir yazar olarak, sanatın toplumsal dönüşüme hizmet etmesi gerektiğine inanır. Kenan ise “sanat sanat içindir” diyen, bireyci ve liberal bir figürdür. Bu nedenle Türkali, Kenan’ı romanın anti-kahramanı yaparak onun üzerinden:

  • Aydın sorumluluğunu,
  • Sanatın işlevini,
  • Devrimci duruşun gerekliliğini vurgular.

Kenan’ın sevimsizliği, aslında Türkali’nin “toplumcu gerçekçi” edebiyat anlayışının doğal bir sonucudur. Roman boyunca Kenan’ın değişmemesi, onun tipik bir “karşıt tip” olarak kurgulandığını gösterir.