Bu Yalnızlık Benim / Toplu Şiirler (1951 – 1984) – Metin Eloğlu

Metin Eloğlu?nun ?Bu yalnızlık Benim? adlı şiir kitabı, şairin 1951- 1984 yılları arasında yazmış olduğu şiirleri kapsamaktadır. Eloğlu’nun 12 kitabı: Düdüklü Tencere, Sultan Palamut, Odun, Horozdan Korkan Oğlan, Türkiye’nin Adresi, Ayşemayşe, Dizin, Yumuşak G, Rüzgar Ekmek, Hep, Ay Parçası, Önce Kadınlar bir araya getirildi. Ayrıca daha önce hiç yayımlanmamış olan 36 şiiri gün ışığına çıkartıldı. ?Bu Yalnızlık Benim?i yine bir şair, Mehmet Taner yayına hazırladı.
Metin Eloğlu, Garip akımı doğrultusunda, ancak kendine özgü şiir diliyle dikkat çekti. Vedat Günyol’un deyişiyle “Türk şiirinin bıçkın, hırçın ve külhan ağızlı uçarı şairi”, acılı bir ironinin egemen olduğu şiirleriyle döneminin önde gelen şairleri arasında yer aldı. Keskin, eleştirel, alaycı diliyle Türkçeyi tadını çıkartarak kullandı. Şairane söyleyişi elinin tersiyle itti. İkinci Yeni akımına yaklaşarak imgeyi ön plana çıkaran dönemdeki Eloğlu’nu Doğan Hızlan “Dili ve yaşamın dilini tepe tepe kullanan şair” olarak tanımladı. Toplumsal eleştiri bağlamının zayıfladığı son dönem şiirlerinde resminin büyük etkisi görülür.

Gültekin Emre’nin 10/06/2003 Tarihli Radikal Gazetesi’nde “Metin Eloğlu’nun Şiir’i” adlı Yazısı
Türk şiirinin en özgün isimlerinden biri Metin Eloğlu. Geçtiğimiz günlerde Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan toplu şiirleri Eloğlu’nu tekrar gündeme getirdi. Mehmet Taner’in yayına hazırladığı ‘Bu Yalnızlık Benim’, şairin 1951-1984 yılları arasında yayımladığı 12 şiir kitabında yer alan şiirleri içeriyor. Ayrıca dergilerde yayımladığı halde kitaplarına almadığı şiirlerin yanında yayımlanmamış son çalışmalar ve Mehmet Metin Eloğlu imzasıyla 1942-44 yılları arasında yayımlanan şiirleri de var kitapta.

Kızına Şiir adını veren Eloğlu, ‘Hey Karanfilli’ ve ‘İrkilişler’ şiirlerinde yer verdiği kızıyla ne yazık ki pek az görüşebilmiş. Bugün Berlin’de oyunculuk yaparak yaşamını sürdüren Şiir Eloğlu da babasının şair yanıyla çok sonraları tanışabilmiş. Edebiyat çevrelerinin hakkında pek az şey bildiği Şiir Eloğlu bize babasını ve kendisini anlattı.

Babanız Metin Eloğlu, hatıralarınızda ne zaman belirmeye başlıyor?
Annem yurtdışında yaşamak istediği için, babamdan ayrıldıktan sonra Almanya’ya taşınmış. 4 yaşında Almanya’ya geldim. 1972 yılına dek babamla ilgili hiçbir anı yok bende. Babamı 1972’ye dek tanımıyordum. İlk kez 11 yaşında gördüm babamı. Karşımdaki adamın babam olmasına ilkin şaşırdım elbette. Sonra sonra alıştım ve sevdim babamı.

Şair olarak ilk ne zaman farkına vardınız, yani önemsediniz babanızı?
Babam, benim gözümde, zaten hep önemliydi. Onu tanıdığım andan itibaren sevdim. Ama Asım Bezirci’nin babam üzerine hazırladığı Metin Eloğlu (1971) başlıklı ‘İnceleme/ Antoloji’ kitabını okuduktan sonra onu şair olarak daha yakından tanıma olanağı buldum. 1982’de tiyatro okumaya başlayınca babamla yakınlaşmamız daha da hızlandı. Babam da oyuncu olmak istiyormuş. Babamın olamadığı mesleği seçtiğim için mutluyum.

Babanız nasıl biriydi size göre?
Otoriteye karşı asi, başına buyruk. Başkalarına göre disiplinsizdi belki ama bana göre son derece çalışkan ve tutarlı biriydi. Durmadan üretmesi de bunu gösteriyor bence. Bana karşı hep sevgi doluydu. Özlüyordu beni.

Babanızın şiirlerini anlıyor musunuz?
Hepsini anlamaya Türkçem yetmiyor. Şiirleri, imgeleri, sözcükleri çok anlamlı, çok katmanlı. Onun için anlamakta zorlanıyorum. Hele son şiirlerini anlamakta iyice zorlanıyorum da, ilk dönem şiirleri sanki daha kolay gibi. Onun yazdıkları sıkı şiirler: Şiirinin yapısındaki ironi, onun dilinin iğneleyici yanını da gösteriyor. Şiirlerinin Almancaya çevirisi de çok zor, hemen hemen olanaksız gibi.

Peki Metin Eloğlu’nun kızı olmak…
Babamla gurur duyuyorum. Ama Almanya’da Metin Eloğlu’nun kızı olmak fazla bir şey ifade etmiyor buradaki insanlara. Okumamışlar. Metin Eloğlu’nun kızı olmak Türkiye’de daha farklı. Gurur verici bir şey. Yazdıklarının okunması, sevilmesi, önemsenmesi, unutulmaması büyük mutluluk veriyor.

Dilerseniz tiyatrocu, sinemacı yanınıza da değinelim biraz? Neler yaptınız bugüne dek? Hangi tiyatrolarda, hangi filmlerde, hangi dizilerde oynadınız?
Köln, Düsseldorf devlet tiyatrolarında, Oberhausen Tiyatrosu’nda, Luxemburg’daki Theatre des Capucies’de çalıştım. Döris Dörie’nin yönettiği ‘Happy Birthday, Türke!’de, Damir Lukacevic’in filmi ‘Günün Oyunu’nda, Ayşe Polat’ın filmi ‘Dışarıya Turne’de, Marcel Wehn’in filminde oynadım. Tutulan televizyon dizilerinden rol aldım. Türkiye’de de izlenen Sinan Toprak dizisinin iki bölümünü de ben yazdım.

Sizin de Almanya’da yayımlanmış iki şiir kitabınız var. Kimi şiir seçkilerinde de yer aldı şiiriniz. Şiirlerinizin babanızın şiirleriyle bir akrabalığı var mı?
Köln’de bir şiir grubumuz vardı. Birbirimizden etkilenerek, birbirimizi etkileyerek şiir yazıyorduk. Dünyayı şiirle yorumlamaya çalışıyorduk. Sevgiyi, gurbette yabancı olmayı işliyorduk şiirlerimizde, bir de özlemi ele alıyorduk durmadan. Şiirin yerini sinema ve tiyatro aldı. Senaryo da yazıyorum. Dünyaya şiirle bakmanın yardımını görüyorum elbette yaptıklarımda, yazdıklarımda. Şiirlerimin babamın şiirleriyle bir akrabalığı var mı? Buna ne cevap vereceğimi bilemiyorum. Sanmıyorum. Keşke babam gibi yazabilseydim.

Babanızın size yazdığı şiirler var mı?
‘Şiirce’ kitabında yer alan ‘Kızoğlankız’la Ay Parçası kitabında yer alan ‘Kızoğlan’ şiirlerini bana yazdığını biliyorum. Bana yazdığı, ‘Toplu Şiirleri’nde yer almayan, bir de ‘Yavuklu’ diye bir şiir hatırlıyorum.
“Niye o kekemeliği peydahlamış, bakın dili dönmüyor…” diye yazıyor Metin Eloğlu iyi Türkçe konuşamayan kızı Şiir için. Şiir’le, Berlin’de, babasının ve hepimizin yalnızlığını paylaştık bir öğleden sonra.

ŞİİRLERİ

ÖMÜR TÖRPÜSÜ
Yaşamak istiyorum
Yaşamak istiyorsun
Yaşamak istiyor

Böyle şiir olmaz, diyeceksin; biliyorum.
Ama böyle dünya olur mu?
Böyle barış olur mu?
Böyle hürriyet olur mu?
Böyle kardeşlik olur mu?
Biliyorum ki, katlanıver, diyeceksin;
Ama böyle yaşamak olur mu!

UYAN
Hadi uyan
Gün ışığı çilemeye başladı başucunda
Denizler bir mavilik edindi günden
Seher yeline uyup kuşlar tüneğine uçtu
Bu türküyü dinlemeyecek misin

Hadi uyan
Aydınlığa çık da çil gözlerin ışısın
İlkyazlar sıcağı biriksin yüreğine
Yoksul olsan da uyan
Garip olsan da uyan
Madem ki güzelsin, güzeli yaşatmak için
Madem ki iyisin, iyiliği yaşatmak için
Madem ki umutlusun, umudu yaşatmak için
Hadi uyan
Denizi dinle yaşamak desin
Toprağı dinle barışmak desin
Göğü dinle sevişmek desin
Bir plak konmuş gramofona
İşte aşk, işte özlem, işte savaşmak gücü
Uyan diyor, uyansana

Hadi uyan
Sevdiğim uyan
N’olur uyan

ZURNANIN ZIRT DEDİĞİ YER
bu dünya Sultan Süleyman’a kalmamış;
ama size kalacak
olur a,Sultan Süleyman bilememiş işini;
ama siz bileceksiniz.
şöyle sizinle beraber üç-beş kişi;
öte yanı kör dövüşü.
bir gün yaşamışsınız,ömrünüzde bereket;
akşam olmuş kendiliğinden;
bir konağınız var dayalı döşeli;
kapıda arabanız, oda oda mutluluğunuz;
kadehte kuş sütü var,tabakta minare gölgesi…
biraz da aşk masalı ekleyin bu düzene,
eklediniz mi?
oh, yaşamak ne güzel şeymiş be!
güzeldir tabii…
şimdi bir de bir oda düşünün bakalım;
halı, kilim hak getire.
ekmeğin ,katığın lafı hiç edilmesin,
otu ocağı bir kalem geçin;beş kişi uzanmış bir sedire,
basıyorlar küfürü;
kime?
ne bileyim ben kime…
bu oda niçin mi yoksul?
o beş kişi yoksul da onun için.
bu bayların ,bayanların derdi mi ne?
ne olacak , memleketin derdi.
peki ama, çaresi yok mu bu işin?
ha şöyle, düşünmeye alışın biraz…

Kitabın Künyesi
Bu Yalnızlık Benim
Toplu Şiirler ( 1951 – 1984 )
Metin Eloğlu
Derleyen: Mehmet Taner
Yapı Kredi Yayınları
Baskı Tarihi: Nisan 2005
536 sayfa

Metin Eloğlu?nun Hayatı
11 Mart 1927?de İstanbul’da doğdu. 1985?te yine İstanbul?da yaşamını yitirdi. Üsküdar Sultantepe Ortaokulu’nu bitirdi. 1945’te Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü?ne girdi. Seyfi Toroy, Bedri Rahmi Eyüboğlu ve Zeki Kocamemi’nin atölyelerinde çalıştı. 1946’da siyasal suçlamayla bir süre tutuklu kaldı. Akademiden kaydı silindi. 1947’te gittiği askerliği, aldığı cezalar nedeniyle 5 yılda tamamlayabildi. Dönüşte bir süre İstanbul Belediyesi’nin Park ve Bahçeler Müdürlüğü’ne bağlı bir dairesinde çalıştı. Bu işi bıraktı, yaşamını resimlerini satarak ve süsleme yaparak kazandı. “Sabah Şarkısı” ismindeki ilk şiiri “Mehmet Metin” imzasıyla İzmir’de “Kovan” dergisinde 1943’te yayınlandı. “Garip” akımı doğrultusundaki şiirlerinde kendisine özgü bir mizahla dikkat çekti. Daha sonra Varlık, Yaprak, Yenilik, Şiirler Yaprağı, Türk Dili Dergisi’ndeki şiirleriyle genç şairlerin önde gelen temsilcilerinden biri oldu. Şiirinde, toplumsal yaşamı, yeni ve yapay olmayan bir İstanbul argosuyla somutlaştıran bir dil örgüsü kullandı. Üçüncü şiir kitabı “Odun”dan sonra İkinci Yeni’ye yaklaştığı görüldü. Şiirlerinde imgeyi iyice ön plana çıkardı, sözcükleri düşüncenin egemenliğinden uzaklaştırmaya çalıştı. 1960’lardan sonra İkinci Yeni etkinliğini yitirirken yeni bir arayışa yöneldi. Kapalılığa ve soyuta çok yaklaşan aşırı deneylere girişti. Öyküler, denemeler de yazdı. Yazı ve şiirlerinde “Ali Haziranlı”, “Etem Olgunil”, “Nil Meteoğlu” gibi takma isimler kullandı.

Eserleri
Şiir:
Düdüklü Tencere (1951, 1962)
Sultan Palamut (1957)
Odun (1959)
Horozdan Korkan Oğlan (1960)
Türkiye?nin Adresi (1965)
Ayşemayşe (1968)
Dizin (1971)
Yumuşak G (1975)
Bektaşi Dedikleri (Oğuz Tansel ile birlikte, 1977)
Rüzgar Ekmek (1978)
Hep (1982)
Ay Parçası (1983)
Önce Kadınlar (1984)
Yine ve Şiirce (İlk 9 kitaptaki şiirlerle, 1982)

Ödülleri
1972 Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü, Dizin kitabıyla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir