Türkiye?de Mizah Yayıncılığının Kısa Tarihi – Emre Yılmazoğlu

Türkiye topraklarında mizah yayıncılığına ilk örnek, 1868 yılında Ali Raşit ve Filip Efendiler tarafından çıkarılan Terakki gazetesinin, haftada bir verdiği mizah eki Letaif-i Asar?dır. Bu ek halktan pek ilgi görmemiştir.

İlk bağımsız mizah yayını ise, 23 Aralık 1869 tarihinde, Teodor Kasap tarafından yayımlanmaya başlanan Diyojen adlı dergidir. Bir süre Fransızca ve Rumca çıkan dergi, 24 Kasım 1870?te Türkçe basılmaya başlandı. Ünlü düşünür Diyojen?in Büyük İskender?e söylediği, ?Gölge etme, başka ihsan istemem? sözü, derginin logosunun altına yazılmıştır.

Böylece iktidara, ?Basın özgürlüğüne dokunma, maddi destek istemem? demiştir zamanın Diyojen?i. Dönemin muhalif hareketi olan meşrutiyetçilerin de (Âli Bey, Ebuzziya Tevfik, Namık Kemal gibi) imzasız yazılar yayımladığı bu dergi, ilk sayısından itibaren okuyucuyu kendine bağlamış ve iktidarı korkutmaya başlamıştır.

Çıktığı süre içerisinde üç kez geçici kapatma cezası almış ve tamamen kapatıldığı 9 Ocak 1873 tarihli 183. sayısına kadar, yalnızca 3 karikatür yayımlamıştır. Derginin ve ülkemiz mizahının ilk karikatürü, 2 Aralık 1871 tarihinde basılmıştır. Bu karikatürde eşek kulaklı çizilen adam, Manzume-i Efkâr gazetesinin sahibi Garabet Panasyan?dır. Muhalefeti susturmaya yönelik olarak kullanılan jurnalcilerden biri olan bu adamın karikatürünün üzerine de ?bu kişiyi tanıyanlara derginin tüm sayılarının ücretsiz verileceği? yazılmıştır.

1871?de Hayal, 1872?de Çıngıraklı Tatar, 1873?te Latife ve Kamer, 1874?te Şafak ve Kahkaha, 1875?te Geveze ve Meddah, 1876?da Çaylak dergileri toplumsal ve siyasal dönüşümün geleceğini göstermiştir.

1876?da ilan edilen 1. Meşrutiyet?le birlikte Abdülaziz tahttan indirildi ve yerine önce 5. Reşat, sonra 2. Abdülhamit getirildi. Böylece Abdülhamit tam 32 yıl sürecek olan saltanatına başladı. Bu dönemde yurtdışında çeşitli ülkelerde Jöntürklerce basılan dergiler ülkeye kaçak giriyordu.

Teodor Kasap?ın çıkardığı Hayal dergisi, Karagöz-Hacivat tekniğiyle mizah yapıyordu: Konular karşılıklı konuşmalarla işleniyordu. 1877?de Nişan Berberyan?ın çizdiği karikatür nedeniyle dergi kapatıldı ve Kasap 3 yıl hapis cezası aldı. Bu karikatür, 1876 Anayasası?nda yer alan bir maddeyle ilgiliydi. ?Matbuat (basın) kanun dairesinde serbesttir.? deniyordu bu maddede.

2. Meşrutiyet?in ilan edildiği 23 Temmuz 1908?den bir hafta sonra ilk mizah dergisi Zıpır çıkar. Yıl bitene kadar 41 mizah dergisi çıkarken, ertesi yıl yalnızca 8 dergi yayımlanır. Bunun nedeni, İttihat ve Terakki?cilerin iktidara geldikten sonra muhalefeti ?gereksiz? görmesidir. 1910?11 yıllarında bu sayı 30?a yükselir. Bunun nedeni ise mizahın hiçbir zaman iktidara gelmemesi, hep muhalefette kalmasıdır. İktidarın güçlü bir sansür uygulamaya başlaması ile dergi sayısı 1912?de 3?e, 1913?te 1?e düşer.
1. Paylaşım Savaşı?nın hemen öncesindeki ve Osmanlı?nın ekonomik ve toplumsal açıdan dibe vurduğu bu yıllar, mizahın içerik açısından en geliştiği yıllardandır. Bununla birlikte, gerek sansür ve soruşturmalar, gerekse de halkın alım gücünün iyice düşmesi toplumun mizahla buluşmasını engellemiştir.

Avrupa?daki Meşrutiyetçiler?den biri olan ve dönemin en sağlam kalemi sayılan Cem, ülkemiz mizah tarihinde yaşadığı döneme adını vermiştir. Ülkeye dönen Cem, Salah Cimcoz ile birlikte çıkardıkları Kalem dergisinde çizerken Avrupa?da yetişmiş bir diğer usta, Sedat Nuri, İleri dergisinde daha çok güldürmeye yönelik konular işlemiştir.

Kurtuluş Savaşı başladığında mizahçılar iki kampa bölünmüşlerdi: Güleryüzcüler ve Aydedeciler. Güleryüz, Sedat Simavi tarafından çıkarılıyor ve açıkça Anadolu?daki hareketi destekliyordu. Diğer yanda ise Refik Halid?in çıkardığı Aydede vardı ki, bu dergi de emperyalistlere destek veriyordu. Aydede dergisindeki karikatüristlerden biri, Anadolu?ya cephane ve para yollayanların yargılandığı İstanbul mahkemelerinde işkencecibaşı olarak görev yapan Rıfkı?ydı.

İstanbul?da Kalem dergisini çıkarmaya devam eden Cem, dergisi İttihat ve Terakkicilerce kapatılınca Cem dergisini çıkarmak üzere Refik Halid?i bulur. Cem 1. Paylaşım Savaşı başladığında Paris?e kaçınca onun yerine Rıfkı getirilir. Dergide ayrıca Ratip Tahir, Münif Fehim, Yusuf Ziya Ortaç, Orhan Seyfi Orhon, Ramiz gibi tanınmış yazar ve çizerler de bulunuyordu. Kurtuluş Savaşı kazanılınca Refik Halid ve Rıfkı yurtdışına kaçar. Derginin adı Akbaba?ya çevrilir ve yönetimine Orhan Seyfi ile Yusuf Ziya gelir. Çeşitli zamanlarda yayımlanmamakla birlikte 1978?e kadar çıkmaya devam eden Akbaba, Türkiye?de en uzun süre yayımlanan mizah dergisidir. Cumhuriyet?in ilanıyla ülkeye dönen Cem, yeni harflerle Kalem?i çıkarır fakat savaş sırasında kaçtığı için gençlerin şiddetli tepkisiyle karşılaşır ve çizmeyi bırakır.

Güleryüz dergisinin kadrosunda ise Ahmet Rasim, Ercüment Ekrem Talu, Fazıl Ahmet Aykaç, Cevat Şakir Kabaağaçlı gibi yazarlar ile Sedat Simavi ve Mustafa İzzet gibi karikatüristler yer alıyordu. Sedat Simavi, Güleryüz?den sonra Karagöz, Karikatür gibi dergiler çıkarır. Daha sonra ise tüm enerjisini Hürriyet gazetesi için harcar ve erken yaşta ölür.

Cumhuriyet Türkiyesi?ne Neyzen Tevfik, Halil Nihat Boztepe, Sermet Muhtar Alus, Ercüment Ekrem Talu, Osman Celal Kaygılı, Orhan Seyfi Orhon, Yusuf Ziya Ortaç, Fahri Celaleddin, Namdar Rahmi Karatay, Faruk Nafiz Çamlıbel, Nurettin Arıtman, Ahmet Rasim, Hüseyin Rahmi gibi yazarlar ve Ramiz, Münif Fehim, Sedat Nuri, Ratip Tahir, Salih Erimez, Togo ile Aydede?den kalmış diğer çizerler miras kalmıştır

9 Kasım 1928?de yeni harflerin kullanılmasıyla ilgili yasa yürürlüğe girer. Halk eğitimi olabildiğince hızlı gerçekleştirilse de yayın sayısı ilk 5 yılda az sayıdadır. 1928?de yeni yazıyla yazılan 64 kadar yayın arasından yalnızca biri, ?Nasreddin Hoca Hikâyeleri?, mizahla ilgilidir. Yeni yazıyla çıkan ilk dergi Kahkaha?dır, 7 Ekim 1928?de çıkmıştır. Bu dönemde Akbaba, Karagöz ve Köroğlu dergileri vardır.

Sonraki yıllarda, çoğu birkaç sayı çıkabilen dergilerin yanı sıra, kitaplarda Nasreddin Hoca ve çeşitli başlıklarda fıkralar egemendir. 1932?de Cemal Nadir?in çıkardığı ?Amcabey?e Göre? ilk karikatür albümüdür. Cemal Nadir, Türkiye?de gazete karikatürcülüğünü başlatan isimdir ve ilk çizgi-bant ona aittir (Amcabey). Çizimi ayrıntılı ve gerçekçi, konuları ise değişen toplum yapısıyla ilgilidir. Dönemin diğer önemli karikatüristi Ramiz?dir. Bir dergi karikatürcüsü olan Ramiz, daha çok eğlendirici nitelikte karikatürler çizse de toplumsal olay ve olguları da kâğıda aktarmaktan geri durmamıştır.

1932?de ilk çeviri mizah kitapları yayımlanır: Ahmet Cevat Alis?in Sergüzeştleri?ni, Kemalettin Şükrü ise La Fonten Baba?yı çevirmiştir. 1930, 31 ve 32?de çıkmayan Akbaba 2. Paylaşım Savaşı?na kadar düzenli bir şekilde yayımlanır. 1928?den sonraki ilk on yıl içinde, fıkra derlemeleri ile çeviriler dışında Hüseyin Rahmi?nin mizah öyküleri ve Cemil Cahit Cem?le Ercüment Ekrem Talu?nun kitapları vardır. Bunların dışında mizah dergilerinde de mizah yazıları yer almaktadır.

1939?da savaşın başlamasıyla mizahçılar, Cemal Nadir önderliğinde barışın savunusuna giriştiler. 1939?45 yılları arasında hiç mizah öyküsü kitabı basılmamıştır. Türkiye?de ve dünyada fıkralar yaygınlık kazanmış, her cephede fıkra üretimi artmıştır. 1939?48 arasında 38 fıkra kitabı, 34 karikatür albümü satışa sunulmuştur. Karikatürler faşizme karşı uluslararası bir anlam kazanmıştır. Bu dönem Cemal Nadir?in dönemi olarak nitelendirilebilir. 1947?de ölümünün ardından bir yıl boyunca kimse gazetelerin birinci sayfasına karikatür çizmeye cesaret edememiştir. Usta sanatçı gençleri oldukça etkilemiştir. Bu yıllarda dergilerde Ratip Tahir, Togo, Salih, Necmi Rıza, Orhan Ural gibi çizerlerin yanında Sadi Dinçağ, Semih Balcıoğlu, Turhan Selçuk, Nehar Tüblek, Mim Uykusuz gibi gençlerin de adları okunur.

Savaşın ardından birçok ülkeyle beraber Türkiye de çok partili siyaset anlayışına katılmıştır. Kısa sürede mizah dünyasında siyasal iktidara karşı sesler yükselmeye başladı. Daha önce tek partili sistemin baskısı altında pek de muhalif görünmeyen mizah ve genel olarak basın, biraz daha özgürleşmiş görünüyordu. Savaşların yorgunluğunu üzerinden atmaya çalışan halk önünde artık seçenekler belirmişti. Sedat Simavi?nin Karikatür dergisinin 1948?de, CHP savunucusu Akbaba?nın 49?da kapanmasının nedeni yeni, muhalif ve halk tarafından sahiplenilen Marko Paşa?nın yayına başlamasıdır.

Sabahattin Ali?nin çıkardığı ve kadrosunda Aziz Nesin, Rıfat Ilgaz, Mim Uykusuz gibi isimlerin bulunduğu Marko Paşa, iktidarın büyük baskılarına karşın 25 Kasım 1946?da okuyucuyla buluşur. Dergiyi yayımlayanlar sosyalisttir, fakat dönemin koşulları nedeniyle tek parti iktidarının bitirilmesine yönelik bir duruş dergilemiştir. Siyasi, maddi baskıların yanı sıra kendi dostlarından da birçok kez darbe yiyen Marko Paşa, kapatıldıkça farklı adlarla çıkmaya devam etmiştir. Hem kendi dönemini hem de sonrasını şekillendiren yepyeni bir mizah anlayışıyla gösterdiği sağlam duruş, güçlü hiciv yeteneği ve Mim Uykusuz?un ilk kez sınıf çelişkilerinin işlendiği karikatürleriyle dönemine adını vermiştir. Marko Paşa?nın maceraları, Sabahattin Ali?nin öldürülmesinin ardından, Aziz Nesin?in çıkardığı Medet dergisinde son bulmuştur. Medet?te dergi adının altında ?Marko Paşa, Merhum Paşa, Malum Paşa, Ali Baba, Yedi Sekiz Hasan Paşa, Öküz Mehmet Paşa gazetelerinin devamıdır.? yazması bu kadronun azmini ve hükümetler değişse de iktidarın mizahı sevmediğini bir kez daha göstermektedir. Medet?in bulunabilen tek sayısı, 23 Nisan 1950 tarihli ilk sayısıdır.

Marko Paşa kendi dönemine özgü bir yayındı ve üzerine düşen görevleri başarıyla yerine getiriyordu. Sokakta, mecliste kısaca her yerde adından söz ettiriyordu. Marko Paşa?nın CHP?ye yaptığı muhalefet DP?nin işine geliyordu. Ancak DP de 14 Mayıs 1950?de iktidara gelir gelmez, kendisinden bekleneni yaparak, ?Dışarıdan beslenen mizah dergileriyle de uğraşacağız!? dedi. Zaten zor günler geçiren Marko Paşa geleneği halka hizmetini yerine getirdikten sonra yavaş yavaş sahneyi terk etti. Nesin, Ilgaz ve Uykusuz bundan sonra hiçbir zaman sevilmedi iktidarca. Onlar aydın olmanın gereğini yerine getirmişlerdi ki özellikle Nesin ve Ilgaz daha sonra da uslu durmamışlardır.

Soğuk Savaş ortamının etkisini şiddetle hissettirdiği ve Amerikan ?yardım?larının ülkeye gelmeye başladığı yıllarda mizahçılar ve aydınlar çok zor zamanlar geçirdiler. Öte yandan, halk iktidarı tutuyordu. Ülkemiz karikatürünün bu döneminde yazının rolünün azaldığı, çizginin daha da ön plana çıktığı görülür. 1950?den sonra yayımlanan Karakedi dergisi, Marko Paşa?nın yaptığı gibi CHP?ye muhalefet eder. Sağ görüşlü olan bu derginin yaptığı çok gereksiz olduğundan -çünkü CHP artık iktidarda değildi-, halk tarafından tutulmadı. 1952?de yeniden çıkmaya başlayan Akbaba dergisi karakteri gereği iktidarı tutar. Tef dergisi günlük politikadan çok sosyal yaşamı işlemiştir. 20?li sayılarda çizeri ve 30?dan fazla yazarıyla önemlidir. Aynı kuşağın ?demokratik özgürlüğü kollama görevi?ni yerine getirdiği dergi ise Dolmuş dergisidir. Bu iki dergi, döneminde çok önemli bir okul işlevi görmüştür. Bunlar, siyasetin dışında kalan konuların da karikatür konu dağarcığına girmesini sağlamış ve mizahtaki hicvin ağırlığını azaltmıştır. Aynı süreçte, Deve ve 41,5 gibi dergilerde yeni karikatürün ilk örnekleri görülmüştür. 41,5 ve Dolmuş İlhan-Turhan Selçuk, Taş Semih Balcıoğlu tarafından çıkarılıyordu. Dolmuş?un adı sonradan Karikatür olur. Karikatür ve Taş dergileri birleşerek Taş-Karikatür adıyla çıkar. CHP?yi tutan bu dergi, İlhan Selçuk ile Balcıoğlu?nun askere alınmasıyla kapanmıştır.

1950?60 döneminde mizah öykücülerinin sayısı artmıştır. Halkın okuma-yazma oranı artmış, dil sadeleşmiş, mizahçılar ustalaşmıştır. Aziz Nesin, Rıfat Ilgaz, Bülent Oran, Yalçın Kaya?nın yanı sıra, Orhan Kemal gibi edebiyatçılarla Haldun Taner gibi oyun yazarları da mizah öyküleri yazmaya başlamıştır. Oktay Verel, Hasan Hüseyin, Vedat Saygel de zamanın genç mizahçılarıdır. Garip akımıyla birlikte şiirde de mizahi eğilim görülmektedir. Yine Aziz Nesin ve Ümit Yaşar Oğuzcan da şiiri mizahi açıdan zenginleştirmişlerdir.

27 Mayıs?ın ardından Tef tekrar açılır ancak etkili olamaz. Gazete patronları birinci sayfalarda karikatür vermekten kaçınırlar. Sanayileşme hızlandıkça, karikatürlerde işçi-patron ilişkileri, sınıf çelişkileri yer almaya başlar. Daha 1960?ların başındayken DP muhalefeti yapan Aziz Nesin?in Zübük dergisine Akbaba?nın da katılması, bu dergiye karşı halkta ve aydınlarda bir antipati yaratmıştır. Görece özgür ortamda mizah durgunlaşmıştır. 1950?60 arasında Akbaba tek başına çıkmıştır. Mizahçılar arasında ek iş yapanlar görülür. Mizahçıların eski kitapları sık sık basılmıştır. Nesin?in 15 kadar kitabı sürekli yapar olmuş, bunların gelirleriyle bir vakıf kurulmuştur. Ilgaz?ın Hababam Sınıfı da çokça basılmıştır. Komedi oyunlarının sayısı da artmıştır. Çizgi romanların birkaçı dışında tümü yurtdışından gelmektedir.

1957?de Turhan Selçuk?un Altın Palmiye Ödülü?nü kazanmasıyla başlayan Türk mizahçılarının uluslararası boyutlardaki başarıları 60?lı yıllarda da sürmüştür. Çeşitli yarışmalardan ödüllerle dönen çizerlerin işleri basında çok az yer bulabiliyordu. Bunun nedeni, özellikle yazılı mizahın, şimdiye dek etkin toplumsal katman olan memur ve orta katmana yönelik üretilmesidir. Şimdiyse, gelişen sanayi ve yeni üretim ilişkileriyle, toplum genel olarak işçiler ve burjuvaziye ayrılmıştır. Memurlar ise toplumun ve okuyucu kitlesinin küçük bir bölümünü oluşturuyordu. Önceden gazetelerin birinci sayfasında kendilerine yer bulabilen çizerler, artık ancak okuyucuların bu küçük bölümünün ilgisini çekiyordu. Bir diğer önemli nokta, iktidarın memurlar ve orta katmandan burjuvaziye doğru kaymasıdır. Ürettikleri tutulmayan mizahçılar durgunlaşmıştır.

1960?ların en etkili çizerleri Cafer Zorlu ile Zeki Beyner ve mizah öykücüsü Vedat Saygel?dir. Bu isimler orta katmandan gelmemektedir. 1961 Anayasası?nın daha özgür ortamında ülkemiz mizahının omurgası olan hiciv neredeyse hiç kullanılmamıştır. 1969?da çıkmaya başlayan Ustura dergisini de Nesin hazırlıyordu. Sait Faik, Haldun Taner, Rıfat Ilgaz, Ömer Seyfettin, Burhan Felek, Suavi Süalp yazarlarından, Eflatun Nuri, Mıstık, Necmi Rıza, Zeki Beyner, Suat Yalaz çizerlerinden bazılarıydı. Yergi şairleri ise Orhan Veli, Neyzen Tevfik, Bedri Rahmi, Ümit Yaşar Oğuzcan gibi isimlerdi.

70?lerin başında Haldun Simavi?nin Gün gazetesinde çeyrek sayfalık Gırgır köşesini hazırlayan Oğuz Aral beğenilince önce haftalık seçmeler ek olarak yayımlanmaya başladı. 26 Ağustos 1972?de Gırgır Oğuz Aral?ın yönetiminde yayın hayatına başladı. Sloganı ?Can sıkıntısını, aşk yarasını, karı-koca kavgasını şipşak keser. Her derde devadır, Gırgır da Gırgır.? idi. Dönemine adını veren dergide siyaset genel toplumsal yaşamla harmanlanarak verilmiştir. Türk mizahının en önemli okullarından biridir.

ABD?nin Mad ve SSCB?nin Krokodil dergilerinin ardından dünyanın en çok satan üçüncü dergisi oldu. Birçoğu hâlâ yazıp çizen geniş bir kadrosu vardı: Tekin Aral, İsmet Çelik, Nuri Kurtcebe, Engin Ergönültaş, İlban Ertem, İrfan Sayar, Necdet Şen, Suat Gönülay, Gürcan Özkan, Cevat Özer, Atilla Atalay, Latif Demirci, Sarkis Paçacı, Hasan Kaçan, Bülent Morgök, Galip Tekin, Mehmet Çağçağ, Metin Üstündağ, Can Barslan, Uğur Durak, Behiç Pek, Cihan Demirci, Mehmet Polat, Mim Uykusuz, Özden Öğrük, Ramize Erer, Gani Müjde, Tuncay Akgün, Birol Bayram, İlhan Özsoy, Bülent Arabacıoğlu? Bunların bir bölümü ?Çiçeği Burnunda Çizerler? başlığı altında işleri değerlendirilen amatörlerden Oğuz Aral?ın yönlendirmeleriyle yetişmişlerdir. 1975?e kadar sakin bir tarzı olan dergi bu yıllarda sosyal olayları işliyor, cinselliği bol bol kullanıyor, siyasete mesafeli duruyordu. 1975?80 arasında muhalif bir kimlik kazanıp tirajını 1 milyona, satışını 500 bine kadar yükseltmiştir. 1983?e kadar kuyruklar, pahalılık gibi sosyal konular temelinde olabildiğince muhalif durmaya çalışmıştır. Birkaç kez geçici kapatma cezası almıştır. Darbe sonrası sık sık Özal çizilmiştir.

Gırgır?dan 2 ay önce çıkmaya başlayan Suavi Süalp?in Salata dergisi ilgi çekicidir ama 1973?te Süalp Gırgır?a geçer. Erol Simavi rekabet olsun diye 1975?te Çarşaf?ı çıkarır. Çarşah sıradışı bir dergidir, çünkü sarı-siyah değil renklidir. Semih Balcıoğlu, Mesut Ekener, Nehar Tüblek, Bülent Arabacıoğlu, Seyfi Şahin, Raşit Yakalı Çarşaf?tadır. Buna karşılık, neredeyse tümü Gırgır?da çizen bir kadro Oğuz Aral?ın kardeşi Tekin Aral yönetiminde Fırt?ı yan odada yaratmaya başladı(1976). Altan Erbulak, Halit Kıvanç, Müjdat Gezen, Uğur Dündar, Sezen Aksu da Fırt?taydı (bazısı sürekli, bazısı zaman zaman). 23 Mart 1978?te Engin Ergönültaş Gırgır?dan ayrılarak ?Hunharca güldüren hain bir dergi? olan Mikrop?u yönetmeye başlar. Onunla birlikte İrfan Sayar, Latif Demirci, Behiç Pek, Sarkis Paçacı, Suat Yalaz, Hasan Kaçan da ayrılmıştır. Bu ayrılışın nedeni Mikropçuların Gırgır?dan daha solcu olması ve Oğuz Aral?ın otoriterliğidir. 5 Temmuz 1979?da ideolojik anlaşmazlıklar nedeniyle Mikrop kapanmış, gidenler dönmüştür.

1985?te dönemin koşulları nedeniyle Gırgır?ın genç kuşağı da kendi yolunu çizmek istedi. Tuncay Akgün, Mehmet Çağçağ, Şükrü Yavuz, Can Barslan, Suat Gönülay, Gani Müjde ayrılarak Limon?u kurdu. Daha solda duran dergide daha sert bir cinsellik, daha argolu bir dil kullanılıyordu. Okur kitlesi kalabalık olmasa da sadıktı. Sloganı ?Haftalık hastalığınız?, alt başlığı ?Ana muhalefet dergisi? idi. Gırgır?dan türeyen dergilerin en uzun ömürlüsü oldu, ki 1991?de kadrosundaki bazı kopmaların ardından aldığı Leman adını almıştır. Bu derginin çocuğu Penguen Eylül 2002?de, torunu Uykusuz Eylül 2007?de doğmuştur.

1989?da kurulan Hıbır dergisi, Gırgır?dan ayrılan çok önemli isimlerin çıkardığı bir dergidir. Kadroda Latif Demirci, Ergun Gündüz, Hasan Kaçan, Sayar, Bülent Üstün, Ramize Erer, Cengiz Üstün, İrfan Sayar, Ergun Gündüz, Latif Demirci, Hasan Kaçan, Bülent Arabacıoğlu, İlban Ertem, Galip Tekin, Atilla Atalay, Sarkis Paçacı, Abdülkadir Elçioğlu gibi yazar ve çizerleri bulunmaktaydı. İngiltere?den gelen ve Özal?ın desteklediği zamanla anlaşılan bir işadamı olan Asil Nadir birçok gazete ve dergiyi satın alarak kendi yayın grubunu oluşturdu. Hıbır da bu yayın grubunun içindeydi. 1994?95 arası patron iflas edince dergi kadrosunun bir bölümü dergiyi satın aldı ve adını H.B.R Maymun yaptı. Gündüz, Atalay, Demirci, Kaçan, Bülent Üstün ve Emrah Ablak gibi isimlerin bulunduğu dergi tekelleşen medyaya karşı fazla direnemedi ve 1998?de kapanmak zorunda kaldı.

Maddi zorluklar yaşayan Gırgır ve Fırt, yayın grubunun sahibi Simavi tarafından ?Gölge Adam? lakaplı Ertuğrul Akbay?a satıldı. Yazar ve çizerlerin tüm uğraşlarına karşın satış engellenemedi.

1990?da Oğuz Aral Sabah grubuyla anlaşarak Avni dergisini kurdu. Tekin Aral, Galip Tekin, Halil Yıldırım, M.K. Perker de onunlaydı. Limon ve Hıbır?ın beğenilen isimleri kapmasıyla dar bir kadroyla başbaşa kalan Oğuz Aral, çok çabalasa da 1996 yılında derginin kapanmasını önleyemedi. Dergiye adını veren Avanak Avni, Oğuz Aral?ın ünlü çizgi-bant tipidir. Gırgır?ın ofis-boyu Rıza Külegeç?ten esinlenmiştir. Avni, Güney Amerika?da ırkçı olaylara karşı, Meksika?da ABD emperyalizmine karşı kullanılmıştır. Avni?yle beraber verilen ve Hıbır?a karşı kullanılmak istenilen Dıgıl dergisi, ?Gırgır ve Fırt?tan seçmeler? alt başlığıyla bir süre çıkıp Avni?yle birlikte kapandı.

Sonraki sayılarımızda Türkiye mizah yayıncılığının kilometre taşları olan Markopaşa ve Gırgır dergilerini, ardından günümüz mizah dergilerini ayrıntılı bir şekilde incelemeye çalışacağız.

Kaynaklar
Öngören, Ferit, Cumhuriyetin 75. Yılında Türk Mizahı Ve Hicvi, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ankara, 1998
Savdur, Mehmet, Markopaşa Gerçeği, Çınar Yayınları, İstanbul, 2001
Yücebaş, Hilmi, Hiciv Edebiyatı Antolojisi, Aka Kitabevi, İstanbul, 1961
Bir Muhelefet Biçimi Olarak Mizah, Hazırlayan: Özgür Ümit Hoşafçı
Özocak Gürkan, Türkiye?de Siyasi İktidarın Mizahla İmtihanı: İfade Özgürlüğü Ve Karikatür, TBB Dergisi, 2011

Alıntı: Gündoğusu Dergisi, Sayı 5, Aralık 2012-Ocak 2013 ( http://www.gundogusu.net/ )

Bir yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir