Domuz gribi olarak bilinen H1N1 virüsü, 2009’daki küresel salgının ardından tekrar gündemde.
Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Eyüp Gümüş, 2015’te 170 vaka ile karşılaşıldığını ve toplam 11 kişinin domuz gribi nedeniyle hayatını kaybettiğini söyledi.
Ancak Gümüş herhangi bir domuz gribi salgını bulunmadığının da altını çizdi.
Hindistan’da ise durum daha ciddi. Hindistan Sağlık Bakanlığı, domuz gribine yakalanan 30 bin kişiden 1730’unun hayatını kaybettiğini açıkladı.
Beş yıl aradan sonra tekrar adından sıkça söz ettiren domuz gribi hakkında sıkça sorulan bazı soruların yanıtları ise şöyle:
H1N1 virüsü nedir?
İlk kez 2009 yılında Amerika kıtasında görülen virüs, aslında normal grip virüslerinin bir türevi.
Ancak domuz, kuş ve insan virüslerinin karışımı olduğu ve ilk ortaya çıktığında domuzdan insana bulaştığı için hastalık ‘Domuz gribi’ adını almış durumda.
Mutasyona uğramış bir virüs olduğundan dünyada çok az insanın H1N1’e karşı bağışıklığı bulunuyor.
2009’da binlerce kişinin ölümüne yol açan H1N1 virüsü ilk olarak Kuzey Amerika’da domuzdan insana geçmiş ve bu yüzden hastalık domuz gribi adını almıştı.
Belirtileri neler?
Domuz gribine yakalanan bir kişi normal bir grip hastasıyla neredeyse aynı şikayetleri dile getiriyor.
Belirtileri ateş, öksürük, boğaz ağrısı, eklem ağrıları ve titreme gelmesi.
Hastalığın domuz gribi mi yoksa daha yaygın olan herhangi bir grip virüsü mü olduğu ise ancak laboratuvar testleri ile anlaşılıyor.
Nasıl yayılıyor?
Domuz gribi, diğer yaygın grip türleri gibi hava yoluyla insandan insana bulaşabiliyor. Virüse yakalanmış bir kişinin öksürmesi ya da hapşırması, virüsün yakınındakilere geçmesine yol açabiliyor.
Ayrıca enfekte olmuş bir kişinin dokunduğu yerlerin ellenmesi de virüsün bulaşmasıyla sonuçlanabiliyor.
Sağlık uzmanları bu nedenle ellerin sık sık yıkanmasını ve hasta gibi görünen kişilerden mümkün olduğunca uzak durulmasını tavsiye ediyor.
Virüse yakalanan kişiler hastalık belirtileri başlamadan bir gün öncesine kadar ve ardından geçen yaklaşık yedi gün boyunca virüsü yayabiliyor.
Ne kadar öldürücü?
Dünya Sağlık Örgütü, 2009’da yaşanan küresel domuz gribi salgınında toplam 18 bin 500 kişinin hayatını kaybettiğini belirtiyor.
Ancak 2013’te yapılan bazı araştırmalar Dünya Sağlık Örgütü’nün sadece teyit edilmiş domuz gribi vakalarını dikkate aldığını vurguluyor ve gerçek ölüm sayısının resmi verilerin 11 katı olabileceğini ifade ediyor.
Mutasyona uğramış bir virüs olduğu için bazı kişilerin bağışıklık sisteminin virüsle başetmekte zorlandığı ve gribin ağırlaştığı düşünülüyor.
Özellikle hamile kadınlar ile iki yaş altındaki bebeklerin virüse karşı daha savunmasız olduğu biliniyor.
Ayrıca astım, kalp, böbrek ve şeker hastalarının da domuz gribinden daha olumsuz etkilendikleri belirtiliyor.
60 yaş üzeri kişilerin ise virüse yakalanmasının çok zor olduğu ifade ediliyor.
Dünya Sağlık Örgütü vaka sayılarının ölümlere oranının düşük seviyelerde kaldığını ifade ediyor.
Korunmak için ne yapmalı?
Tamiflu ve Relenza gibi antiviral ilaçların domuz gribine karşı etkili olduğu belirtiliyor.
Uzmanlar diğer grip türlerinden korunmak için ne yapılıyorsa, domuz gribi için de aynısının yapılmasını öneriyor.
ABD’deki Johns Hopkins Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin sıraladığı bazı tavsiyeler şöyle:
Yüzünüze olabildiğince az dokunun
Ellerinizi sık sık yıkayın
Kalabalık ortamlarda daha az vakit geçirmeye çalışın
Dengeli beslenin, uykusuz kalmayın
Domuz gribine yakalanılması halinde ise ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri (CDC) Tamiflu ve Relenza gibi antiviral ilaçları tavsiye ediyor.
Bu ilaçların en iyi etkiyi, virüse yakalandıktan sonraki 48 saat içerisinde alınmaları halinde gösterdikleri ifade ediliyor.
Domuz gribine yakalanan birçok kişi de herhangi bir özel tedavi olmaksızın iyileşiyor.
(http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2015/03/150317_domuz_gribi_5_soru)