Machiavelli’nin Prens’inin arka planını, sanat, bilim ve edebiyatta yoğun bir etkinlik dönemi olan İtalyan Rönesansı oluşturur.

Machiavelli’nin yaşadığı dönemde İtalya

TARİHSEL ARKA PLAN: Prens’in arka planını, sanat, bilim ve edebiyatta yoğun bir etkinlik dönemi olan İtalyan Rönesansı oluşturur. Michelangelo ve Leonardo da Vinci, Machiavelli’nin çağdaşlarıydı; ünlü katedraliyle Floransa, Rönesans sanatının merkezlerinden biriydi. Din alanında da köklü bir dönüşüm yaşanıyordu: VI. Alexander gibi papaların yönetimi yüzünden Katolik Kilisesi’nin otoritesi sarsılmıştı ve Almanya’da Martin Luther’in önderlik ettiği Protestan Reformu güç kazanıyordu. Ortaçağ’ın dağınık derebeyliklerinin yerini yavaş yavaş merkezî yönetimler alıyor; Avrupa uluslarının genel çizgileri belirginlik kazanmaya başlıyor; modern devlet kavramı doğuyordu.

Bu dönemde, birçok şehir devletin egemen olduğu İtalya bölünmüş bir yapı sergiler. Bu şehir devletler arasında beşi öne çıkar: Venedik, Milano, Papalık Devleti, Floransa ve Napoli. Ama Ferrara, Cenova, Urbino, Perugia gibi daha pek çok, kısmen özerk şehir devleti vardır. İtalya’nın on dokuzuncu, hatta yirminci yüzyıla kadar sürecek olan birlik arayışında bu parçalanmış yapı önemli bir rol oynar. Venedik Cumhuriyeti, güçlü ticaret geleneği, köklü devlet yapısıyla İtalyan şehir devletlerinin en önde gelenlerinden biridir. Milano Düklüğü, paralı asker komutanı Francesco Sforza’nın egemenliğindedir. Merkezi Roma’da bulunan Papalık Devleti, Papa VI. Alexander’in (Rodrigo Borgia) oğlu Cesare Borgia’ya verdiği destekle, bir süre Borgia ailesinin çıkarlarına hizmet etmiş; ancak ikisinin de erken ölümü yüzünden, Borgiaların denetiminden çıkmıştır. Sicilya ve Sardinya adalarını da içine alan güneydeki Napoli Krallığı, İspanya’nın egemenliği altındadır.

Bu şehir devletler arasında özellikle Napoli’nin zorlu bir tarihi vardı: Fransa, İspanya ve papalar, değişik hanedanlık gerekçelerine dayanarak bu devlet üzerinde hak iddia ediyorlardı. 1494’ten önce, çeşitli İtalyan güçleri arasındaki güç dengesi sayesinde, görece huzur ve refahın hâkim olduğu bir ortam söz konusu iken, Milano Dükü Ludovico Sforza huzursuzluğu başlatan kişi oldu. Sforza, Fransız güçlerini İtalya’ya çağırdı, Fransa kralının Napoli Krallığı üzerindeki hak iddialarına destek verdi. Bunun karşılığında, Fransız birliklerinin desteğiyle Venedik Cumhuriyeti’nden toprak alabilmeyi umuyordu. Fransa Kralı VIII. Charles, 1494’te İtalya’ya girdi. Charles, yaklaşık bir yıl sonra, Sforza’nın da katıldığı ortak bir İtalyan gücü tarafından ülkeden çıkarılmış olsa da, İtalya’ya ilk girişinde hemen hiçbir direnişle karşılaşmamıştı. Machiavelli, Prens’in XII. bölümünde, Fransa Kralı Charles’ın İtalya’yı “tebeşirle” ele geçirdiğini belirtirken, bunu kastediyordu.

Charles’ın ardılı XII. Louis de, Sforza ailesinden önce Milano’yu yönetmiş olan Visconti ailesiyle ilişkisi yoluyla Milano Düklüğü üzerinde hak iddia ediyordu. Louis’nin İtalyan toprakları üzerindeki egemenlik iddiası, güçlü Borgia ailesinin çıkarlarıyla örtüşüyordu. Papa VI. Alexander, oğlu Cesare Borgia’yı İtalya’da bir güç haline getirmek istiyor; bunu yapabilmek için, Fransız birliklerinin yardımına gereksinme duyuyordu. Buna karşılık Papa da, Louis’nin yeni evliliğine onay verdi ve kralın danışmanlarından Başpiskopos Georges d’Amboise’ın kardinal atanmasını sağladı. Böylece Louis, Borgiaların Romagna Bölgesi’ni ele geçirmesine yardım etmeyi ve Napoli Krallığı’na bir sefer düzenlemeyi kabul etti; 1499’da, Milano’yu işgal edip Sforza’nın egemenliğine son verdi.

Louis, Napoli’deki egemenliğini sağlamlaştırmak için İspanya Kralı Fernando’yla gizli bir anlaşma yaptı: İki kral, Napoli Krallığı’nı aralarında bölüşeceklerdi; ne var ki, Fernando anlaşmayı hemen bozarak, Fransız birliklerini Napoli’den çıkardı. Gene de, İtalya’nın büyük bir bölümü Fransızların denetimi altındaydı. Cesare Borgia, Romagna Bölgesi’ndeki başarısından sonra, İtalya’daki Fransız gücünü tehdit edebilirdi; ama babasının ani ölümü, Papalık Devleti’nin desteğini yitirmesine yol açtı. VI. Alexander’in ardılı III. Pius, bir aydan kısa bir süre görevde kaldıktan sonra öldü ve Kardinal Giuliano della Rovere, Papa II. Julius sanıyla 1503’te papa oldu. Julius da, Machiavelli’nin belirttiği üzere, Alexander gibi savaşçı ve hırslı bir papaydı, ama amacı kendi ailesinin gücünü artırmak değil, kiliseyi güçlendirmekti. Alexander’in aksine, para ve kaynak yönetiminden anlıyordu; kişisel yaşamında ölçülü bir tutum içinde olan yeni papa, aynı zamanda usta bir siyasetçiydi.

Venedik, Borgia iktidarının çöküşünden sonra oluşan iktidar boşluğunda, Papalık Devleti’nin egemenliğinde olan Romagna Bölgesi’nin bir kısmını ele geçirmişti ve Julius’un otoritesine meydan okuyordu. Julius, 1508’de Cambrai Birliği’ni oluşturdu; Papalık’ın yanı sıra, Fransa, İspanya ve Kutsal Roma- Germen İmparatorluğu’nun güçlerinden oluşan bu birliğin amacı, Venediklileri püskürtmekti. Venedik ordusu, Agnadello Çarpışması’nda bozguna uğradı ve daha önce fethetmiş olduğu toprakları yitirdi. Bir süre sonra, Fransızların İtalya üzerindeki egemenliğinden çekinen Julius, onları ülkeden çıkarmak için Kutsal İttifak’ı kurdu. Kutsal İttifak, Venedik, Kutsal Roma- Germen İmparatorluğu, İsviçre, İngiltere ve İspanya’nın birleşik güçlerini içeriyordu ve Ravenna Çarpışması’nda büyük bir bozguna uğramasına rağmen, sonunda Louis’yi ve ordusunu İtalya’dan sürmeyi, Fransa’nın İtalya’daki iktidarına son vermeyi başardı.

Floransalılar, uzun bir süre Fransızların müttefiği olmuşlardı. Soderini yönetimi, bütün uyarılara rağmen, Fransızlar İtalya’dan çıkarılırken bile, Louis’yi desteklemeyi sürdürdü. Floransa’nın Fransa’ya bu bağlılığı, Papa Julius’la müttefiki İspanyolların Floransa’daki cumhuriyet yönetimine son vermelerine yol açtı.

FLORANSA CUMHURİYETİ – On beşinci yüzyılda, Floransa’yı yöneten temel siyasal organ niteliğindeki dokuz üyeli Signoria, sekiz lonca temsilcisi (priore) ile kurumun başı ve sözcüsü olan sancaktardan (gonfalonière) oluşuyordu. Seçimle değil, kurayla iş başına gelen üyelerin görev süresi iki aydı ve bu süre boyunca Signoria Sarayı’nda yaşamak zorundaydılar.

Floransa’nın ekonomik yaşamında önemli yeri olan loncalar, ikiye ayrılmıştı: ana loncalar ile ikincil loncalar. İlki hukukçuları, yün, ipek ve kumaş tüccarlarını, bankerleri, hekim, eczacı ve aktarları; ikincisi, kasaplar, aşçılar, duvarcılar gibi görece daha mütevazı meslekleri kapsıyordu. Dokuma, kumaş boyama, vb. işlerde çalışanlar ve lonca kurmalarına izin verilmeyen ötekiler, “küçük halk”ı (popolo minuto) oluşturuyor ve Floransa’nın yönetiminde yer alamıyordu; keza “büyükler” (grandi), yani zengin ve soylu aileler de, hükümette temsil edilemiyordu.

Signoria, yasama ve dış politikanın belirlenmesi konularında, seçilmiş iki kurula danışmak zorundaydı: Bunlardan biri Collegi olarak bilinen on iki üyeli bir kurul, öteki Floransa’nın her semtinin dört mahallesini temsil eden On Altı Sancaktar Kurulu’ydu. Koşullar gerektirdikçe, başka kurullar da atanıyordu: savaştan sorumlu Onlar Kurulu, güvenlikten sorumlu Sekizler Kurulu ve ticaretten sorumlu Altılar Kurulu gibi. Floransa’nın yönetimini tamamlayan iki temsil organı daha vardı: Komün Meclisi (Consiglio del Commune) ile Halk Meclisi (Consiglio del Popolo). Bu meclisler, Signoria’nın önerdiği yasaları denetliyorlardı.

KEMAL ATAKAY

NICCOLÒ MACHIAVELLI,
PRENS
DENEME
İtalyanca aslından çeviren: Kemal Atakay
Can Yayınları