Hasta-Danışanlar Terapistleri Yanlış Anlamaya Meyillidirler Çünkü :

Bu süreç terapötik ilişkideki aktarımın en keskin yüzlerinden biriyle bizi karşı karşıya bırakıyor:

Yorumların “yanlış anlaşılması”, çarpıtılması ve kışkırtma amacıyla kullanılması.

Bu durumu açmak için birkaç temel boyutta ilerleyelim:


🧠 1. “Yorumları kışkırtıcı bir şekilde yanlış anlarlar…”

Bu “yanlış anlama”, rastlantısal bir iletişim hatası değildir.

Bilinçdışı bir karşı oyun, bir aktarım çatışması, hatta bazen bir test etme davranışıdır.

Hasta aslında şunu yapar:

  • Anlatılanı duymazdan gelmez
  • Onu çarpıtarak yeniden üretir
  • Ve çoğu zaman bu çarpıtma:
    • Utanç yaratır
    • Suçluluk uyandırır
    • Terapisti provoke eder

Bu bir tür:
🎭 “Beni gerçekten anlıyor musun? Güvendesin ama nereye kadar?” sınamasıdır.


🪞 2. “Kelimeleri bağlamından çıkarırlar…”

Bu, terapötik diyalogda gerçeğin esnetilmesi anlamına gelir.
Tıpkı borderline yapıların sıklıkla yaptığı gibi:

  • Sözcüklerin yüzeysel anlamı korunur
  • Ama bağlamdan koparılır, başka bir duygusal zemine çekilir

Örneğin:
Analist: “Bu duyguyu taşıyabilmek kolay değil.”
Hasta: “Yani sizce ben zayıfım, öyle mi?”

Bu “bağlamdan koparma”, sıklıkla erken dönem bakım veren figürlerle kurulan karmaşık ilişki dinamiklerinin tekrar sahnelenmesidir.
Hasta aslında derin bir mesaj verir:

“Bana söylenen her şeyin içinde saldırı, ihmal ya da inkâr olabileceğini öğrendim.”


🧨 3. “Analisti rahatsız etmeye veya uyandırmaya çalışırlar.”

Bu en dramatik kısımdır. Hasta burada sadece savunmada değil, saldırganlaştırılmış bir bağlanma biçimindedir.

  • “Benim içimde kaos varsa, senin içinde de yaratmalıyım.”
  • “Benim duygularımı taşıyamıyorsan, ben seninkileri karıştıracağım.”
  • “Sen nötr olamazsın, çünkü benim hikâyem nötr değil.”

Bu, Melanie Klein’ın “projeksiyonel özdeşim”, Bion’un “konteynman testi”, Ferenczi’nin “travmatik eylemleştirme” dediği alanlarda yankılanır.

Hasta, terapisti:

  • Uyandırmak
  • Duygusal olarak karıştırmak
  • Bazen de cezalandırmak için kullanır

Ama alt metin her zaman aynı soruyu taşır:

“Gerçekten buradayım. Beni hissedebiliyor musun?”


🌀 4. Analist Ne Yapar?

Böyle bir durumda analistin refleksi genellikle:

  • Kendini savunmak
  • Açıklama yapmak
  • “Ben öyle demek istemedim” diyerek düzeltmek olur

Ama bu, oyunu oynayan parçayı daha da güçlendirir.

Yapılması gereken şey:

  • Duyguyu adıyla çağırmak
  • Tepkiyi kişisel değil, ilişkisel okumak
  • “Bu sözü o şekilde duymanız bana ne anlatıyor?” diye sormak
  • Yani semptomu diyalog kapısı hâline getirmek

🔚 SONUÇ:

“Kışkırtıcı yanlış anlama” aslında bir bağ kurma biçimidir.
Hasta kelimelerle savaşmaz; onları kullanarak duygusal bir prova yapar.

Bu “yanlış anlama” bir iletişim felaketi değil; bir duygulanım sahnesidir.
Ve terapistin orada kalması, oyunbozanlık yapmaması, sahneyi birlikte kurması iyileştirici olur.