Yerleşmenin Ruhsal Hakkı Bölüm 2

Bölüm 1: https://www.insanokur.org/kiralik-dairelere-sikistirilan-insan-modern-yersizligin-psikodinamigi-bolum-1/

– Modern Yersizliğe Karşı Bir Psiko-toplumsal Manifesto –

“Eşyam yok, odam yok, kalışım da belli değil… O zaman ben kimim?”
— Kiralık yaşamın ruhsuzluğunda yankılanan modern bir çığlık


🌍 1. Yersizlik: Modern İnsanlığın Yeni Normali

Kentte yaşıyoruz ama yerlisi değiliz.
Evin içindeyiz ama ev sahibi değiliz.
Taşınıyoruz ama göç etmiyoruz.

Modern insan, artık göçebe değil; sürüklenen.

Yerleşme, yalnızca mekânsal değil;

  • Zihinsel bir yön bulma,
  • Duygusal bir aidiyet kurma,
  • Toplumsal bir köklenme meselesidir.

Ama bugün, bu hak elimizden alınmakla kalmadı, unutturuldu.


🧠 2. Psikanalitik Olarak Yerleşme Nedir?

Freud için ev = benliğin temsili.
Bachelard için ev = hayal gücünün derinliği.
Jung için ev = psişenin katmanları.
Lacan için ev = sembolik düzenle kurulan bağ.

📌 Peki bu ne demek?
Ev, bir iç dünya yaratma hakkıdır.
Evimiz varsa, yalnızca barınmıyoruz; kendi hikâyemizin öznesi oluyoruz.

Kiralık bir hayatın duvarları arasında:

  • Gölge bastırılır,
  • Persona büzüşür,
  • Kendilik daralır.

🏚️ 3. Kira Ekonomisinin Ruhsal Şiddeti

“Duvardan tablo asma, duvar delme, kapıyı değiştirme, boya yapma…”
Bu uyarılar, sadece fiziksel değil; ruhsal müdahaleyi de yasaklar.

Bir dairede yaşarsın, ama ona dokunamazsın.
O zaman o mekânla ruhsal bir bağ kuramazsın.

Evi “ev” yapan, sadece duvarlar değil; hikâyeyi yazabilme iznidir.


🪴 4. Yerleşmek = Köklenmek

Toprağa kök salmak, yalnızca doğaya dair değildir.
Köklenmek:

  • Bellek bırakmaktır.
  • İzin istemeden ağlamaktır.
  • “Burada oldum,” diyebilmektir.

📌 Köklenemeyen ruh:

  • Ya göçebe olur,
  • Ya da kendine ait olmayan yerlerde yabancılaşır.

Bugünün kiralık evlerinde yaşayan birey, sadece evsiz değil;

yerleştirilememiş bir özneye dönüşür.


🧱 5. Sosyopolitik Boyut: Mülksüzlük Değil, Anlamsızlık Krizi

Ev sahibi olamamak bir sorun olabilir.
Ama asıl mesele:

  • Evde olamamak,
  • Evle ruhsal ilişki kuramamak,
  • Ve sonunda kendini hiçbir mekânda hak sahibi gibi hissedememek.

Bu da şu soruları doğurur:

  • Mekân kimindir?
  • Yaşayan mı sahip olur, yoksa ödeyen mi?
  • İnsan yaşadığı yere ne zaman kendi diyebilir?

🔑 6. Yerleşmenin Ruhsal Hakkı Nedir?

  • Sabit olmak değil, köklenmeye hakkın olmasıdır.
  • Kira ödemek değil, duvarlara kendi hikâyeni asabilmendir.
  • Taşınmamak değil, taşınsan bile kendini “yerli” hissedebilmendir.

Yerleşmenin ruhsal hakkı:

İzin istemeden yerleşme hakkıdır.
Eşyayı, duyguyu ve hafızayı mekâna yazabilme hakkıdır.
Kendi evini “inşa etme” hakkıdır — ruhsal olarak.


🎯 SON SÖZ: Yersizliğe Karşı Köklenme Mücadelesi

Bugün aidiyet bir evrak değil, bir direniştir.
Ev sahibi olamasak da,
ruhumuzun evini kurmak bizim en derin yaratıcı hakkımızdır.

Bu bir lüks değil,

Bir ruhsal ihtiyaçtır.
Bir kimlik hakkıdır.
Bir varoluş talebidir.