“Kapitalist sistemde sevgi neden hep ikincil kalır?”


💸 1. Marxist Bakış Açısı: Sevgi, Değeri Ölçülemeyen Bir “Ürün”dür

Kapitalist sistemde temel değer ölçütü: değişim değeridir (exchange value).
Sevgi ise üretime doğrudan katkısı ölçülemeyen bir “duygusal emek” biçimidir. Bu nedenle:

“Sevgi üretken değildir” → Sistem onu görünmez kılar.

➡️ Sevgi, kapitalist düzlemde bir metaya dönüşmediği sürece (örneğin: romantik hediyeler, düğün sektörü, “Sevgililer Günü”) sistem dışıdır.

Silvia Federici ve Angela Davis, ev içi emeği görünmezleştiren bu yapının, sevgi gibi duygusal ilişkileri de araçsallaştırdığını savunur.


🧠 2. Psikanalitik Bakış: Sevgi Yerine Onay Arzusu

Kapitalizm, özellikle Freud sonrası dönemde, bireylerde yoğun bir “başarma” ve “onaylanma” ihtiyacı üretir.

Bireyler sevgi aramaz; “değerli” hissettirilmek ister.
Başarı ve performans, sevginin yerini alır.

Erich Fromm’un uyarısı nettir:

“Modern insan, sevmeyi bilmez; sahip olmayı öğrenir.”

Sevgi, kapitalist özne için vermek değil, alınması gereken bir “ödül”dür.


🎭 3. Jungiyen Bakış: Sevgi, Persona’nın Altına Gömülür

Kapitalist düzende, birey “persona” (toplumsal maske) üzerinden tanımlanır:

  • Başarılı
  • Üretken
  • Güçlü
  • Kontrol sahibi

Ancak sevgi, zayıflık, teslimiyet, savunmasızlık gibi gölge unsurlarıyla iç içedir. Dolayısıyla:

Kapitalist birey, sevgiyle temas etmek için gölgesine inmeli, ama bu sistem onu hep yukarıda tutmak ister.

➡️ Sevgi, bireyin bireyleşme sürecinin bir parçasıdır; ama sistem, bireyleşmeyi değil normatif uyumu teşvik eder.


👨‍👩‍👧‍👦 4. Feminizm ve Duygusal Emek Eleştirisi

Sevgi, çoğunlukla kadınlara atfedilen bir değer alanıdır.

Arlie Hochschild, “duygusal emek” kavramıyla bunu açar:

Kadınlar sevgi, şefkat, empati gibi alanlarda hem aile içinde hem hizmet sektöründe çalışırlar ama bu görünmezdir.

Kapitalizm, sevginin karşılıksız doğasını kullanır, ama onu ödüllendirmez.

➡️ Bu nedenle sevgi, hem cinsiyetlendirilmiş, hem sömürülmüş bir kaynaktır.


📱 5. Postmodern Eleştiri: Sevgi, Simülakr Haline Gelmiştir

(Baudrillard, Zizek, Byung-Chul Han)

Günümüzde sevgi, gerçek ilişkiden çok, temsil edilme biçimidir.

Instagram’da mutlu çift pozu, TikTok’ta ilişki challenge’ları…
Gerçek sevgi değil, “sevgi gösterisi” değer kazanır.

Zizek’e göre:

“Kapitalizm bizi sevgiye değil, onun fantezisine aşık eder.”

Byung-Chul Han ise şöyle der:

“Aşkın yerine ‘beğeni’, arzu yerine ‘erişilebilirlik’ geçmiştir.”


📦 6. Antropolojik Perspektif: Sevgi, Topluluğa Aitken Kaybolur

Kapitalizm, bireyi atomize eder.
Sevgi ise tarihsel olarak toplulukla, ritüelle, bağla var olur.

Modern çağda:

  • Komşuluk yok
  • Aile küçüldü
  • Mahalleler yok
  • Ritüeller çözüldü

Sevgi, artık sadece “çift ilişkisi”ne daraltılmış bir tüketim alanıdır.


❓ Tartışma Soruları:

  • Kapitalizm altında sevgi nasıl ayakta kalabilir?
  • Sevgi, kolektif bir etik olabilir mi?
  • Sadakat ve sevgi, hangi sistemlerde özgür olabilir?