Reklamların Arasında Sıkıştığımız Hikâyeler: Sessiz Trajedimiz, Gizli Çıkışımız
🛒 Her Şeyin Hikâyeye Benzediği Ama Hiçbir Şeyin Hikâye Olmadığı Bir Dünya
Bugün her şeyin bir “story”si var.
Ama gerçek bir hikâye bulmak neredeyse imkânsız.
Instagram’da 15 saniyelik gösteriler,
reklamlar arasında sıkışmış bir “yaşanmışlık” fantezisi,
dizilerde pazarlanan duygular…
Ve sen: Gerçek bir hikâyeye özlem duyan bir varlık.
🧠 Bağ Kurmak Yerine Tüketmek
Bir reklam izliyorsun.
Bir içerik geçiyor.
Bir “hikâye” başlıyor… ama aslında satıyor.
Hikâye, artık senin ruhunu açmıyor.
Sana “ürün” açıyor.
“Ne hissedersen alırsın.”
Hikâyeler, artık çıkış değil:
Pazarlama tüneli.
🎭 Jung: Mit Yitince, Birey Kaybolur
Jung’a göre, mitler kişisel bilinçdışımızın dilidir.
Ama çağımızda mitlerin yerini markalar aldı.
Kahramanın yolculuğunu artık bir “influencer” yaşıyor.
Ve sen onun izleyicisisin, yolcusu değil.
Bu da bizim trajedimiz:
İzlediğimiz şey, yaşamak istediğimiz şeyin yerine geçiyor.
🛤 Ama Gerçek Hikâyeler Hâlâ Var
📍 Bir çocuğun çizdiği resmi duvara asması
📍 Yaşlı bir kadının eski bir şarkıyı mırıldanması
📍 Deprem sonrası kurulan çadırda biri diğerine çay uzatması
📍 Kendi yarasını gösterip “ben de iyileşemedim” diyen bir terapist
Bunlar reklam arası değil.
Bunlar gerçek çıkış yolları.
Ruhumuzun hâlâ direndiği yerler.
✊ Hikâyeyi Geri Almak
Bugün asıl devrim:
- Kendi hikâyemizi yeniden yazmak,
- Anlatıcı koltuğuna yeniden oturmak,
- Tüketici değil, tanık olmak.
Çünkü bir hikâye seni sadece eğlendirmez.
Bir hikâye seni özgürleştirebilir.
🎯 Kapanış Soruları:
- Seni bu hafta en çok hangi “sahte hikâye” yordu?
- Reklamlar arasında sıkışmamış en son ne zaman bir hikâye yaşadın?
- Hangi sesi, hangi duyguyu “geri almak” istersin?


