Masal Morfolojisinin Terapötik Dönüşümdeki Yeri

Vladimir Propp’un masal morfolojisi, Rus halk masallarını inceleyerek geliştirdiği ve anlatıların temel yapı taşlarını tanımladığı bir yöntem olarak, terapötik süreçteki dönüşüm aşamalarını anlamak için güçlü bir çerçeve sunar. Bu çerçeve, bireyin içsel yolculuğunu, toplumsal dinamikleri ve insan deneyiminin evrensel kalıplarını anlamak için çok katmanlı bir bakış açısı sağlar. Propp’un 31 işlevden oluşan modeli, masallardaki olay örgüsünü sistematik bir şekilde çözümlerken, terapötik süreçteki bireysel ve kolektif dönüşüm aşamalarını anlamak için de bir yol haritası sunar. Bu metin, Propp’un morfolojisinin terapötik bağlamda nasıl bir çerçeve oluşturduğunu, farklı disiplinlerden beslenerek derinlemesine ele alacaktır.

Anlatının Evrensel Yapısı

Propp’un masal morfolojisi, anlatıların sabit işlevler etrafında şekillendiğini öne sürer. Her masalda, kahramanın bir eksiklikten yola çıkarak bir arayışa girmesi, engellerle karşılaşması ve nihayetinde dönüşümle sonuçlanan bir yolculuk izlemesi gibi evrensel bir yapı bulunur. Terapötik süreçte de birey, bir eksiklik ya da çatışma (örneğin duygusal bir yara, kayıp ya da içsel bir dengesizlik) ile başlar. Propp’un “ayrılış” işlevi, bireyin mevcut durumundan koparak içsel bir yolculuğa çıktığı anı temsil edebilir. Terapist, bu bağlamda, Propp’un “yardımcı” figürüne benzer bir rol üstlenerek bireyin dönüşüm yolculuğunda rehberlik eder. Bu evrensel yapı, bireyin kaotik deneyimlerini anlamlandırmasına olanak tanır ve terapinin, masalsı bir anlatının düzenleyici gücünden faydalanmasını sağlar.

Bireyin İçsel Yolculuğu

Propp’un modelinde kahraman, genellikle bir “sınav adesek” ya da “sihirli nesne” ile karşılaşır ve bu, bireyin kendi sınırlarını zorlayan bir deneyim olarak okunabilir. Terapötik süreçte, birey kendi içsel engelleriyle yüzleşir; bu engeller, bilinçdışı korkular, bastırılmış duygular ya da geçmiş travmalar olabilir. Propp’un “sınav” işlevi, terapi seanslarında bireyin kendini keşfetme ve yüzleşme anlarına karşılık gelir. Örneğin, bir danışan, terapist rehberliğinde bastırılmış bir anıyı yeniden çerçevelendirerek, tıpkı masal kahramanının sihirli bir nesneyle güç kazanması gibi, yeni bir farkındalık kazanabilir. Bu süreç, bireyin kendi hikayesini yeniden yazmasına olanak tanır, tıpkı masallardaki kahramanların destansı bir zaferle eve dönmesi gibi.

Toplumsal ve Kültürel Katmanlar

Propp’un morfolojisi, masalların yalnızca bireysel değil, aynı zamanda toplumsal ve kültürel anlamlar taşıdığını gösterir. Masallardaki “kötü karakter” ya da “engeller”, toplumun bireye dayattığı normlar, beklentiler ya da kolektif travmalar olarak yorumlanabilir. Terapötik süreçte, birey yalnızca kendi içsel çatışmalarını değil, aynı zamanda toplumsal baskıların etkilerini de keşfeder. Örneğin, Propp’un “cezalandırma” işlevi, bireyin toplumun ona yüklediği yanlış inançları sorguladığı ve bunlardan özgürleştiği bir terapötik anı temsil edebilir. Bu, bireyin yalnızca kişisel değil, aynı zamanda kolektif bir dönüşüm yolculuğuna işaret eder. Propp’un modeli, bu bağlamda, bireyin toplumsal bağlam içindeki yerini anlamasına yardımcı olan bir ayna sunar.

Anlam Arayışının Evrenselliği

Masalların temelinde, insanın anlam arayışı yatar. Propp’un işlevleri, bu arayışın evrensel bir şablonunu sunar: eksiklik, yolculuk, mücadele ve çözüm. Terapötik süreç de, bireyin kendi yaşamına anlam katma çabasıdır. Propp’un “eve dönüş” işlevi, bireyin terapi sonunda kazandığı içsel bütünlük ve huzur halini simgeler. Ancak, bu dönüşüm her zaman mutlu bir sonla bitmez; tıpkı masallarda olduğu gibi, bazı hikayeler açık uçlu kalabilir. Bu, terapinin dinamik ve sürekli bir süreç olduğunu hatırlatır. Propp’un modeli, bu sürekli arayışın yapısını anlamak için bir çerçeve sağlar, çünkü her bireyin hikayesi, evrensel işlevlerin benzersiz bir kombinasyonuyla şekillenir.

Dilin ve Sembollerin Gücü

Propp’un morfolojisi, masalların dilinin ve sembollerinin nasıl bir dönüşüm aracı olduğunu da ortaya koyar. Masallardaki semboller (örneğin, sihirli bir nesne ya da bilge bir rehber), bireyin bilinçdışındaki derin anlamları yüzeye çıkarır. Terapötik süreçte de dil, bireyin kendi hikayesini yeniden inşa etmesinde Babela etkisi yaratır. Propp’un “sihirli nesne” işlevi, terapi sırasında kullanılan metaforların ya da anlatıların gücüne işaret eder; birey, kendi deneyimini semboller aracılığıyla anlamlandırır. Örneğin, bir danışanın “kayıp bir çocukluk” anlatısı, terapist ile birlikte yeniden çerçevelendirilerek iyileştirici bir sembole dönüşebilir. Propp’un modeli, bu sembollerin evrensel olduğunu ve terapinin, bireyin kendi sembollerini keşfetmesine olanak tanıdığını gösterir.

Etik ve İnsani Boyut

Propp’un masal morfolojisi, insan doğasının etik boyutlarını da yansıtır. Masallardaki “kahraman” ile “kötü karakter” arasındaki mücadele, bireyin içsel ahlaki çatışmalarını temsil edebilir. Terapötik süreçte, birey kendi değerlerini, seçimlerini ve sorumluluklarını sorgular. Propp’un “zafer” işlevi, bireyin kendi etik duruşunu yeniden tanımladığı bir anı ifade edebilir. Bu, terapinin yalnızca bireysel iyileşme değil, aynı zamanda daha geniş bir insani bağlamda anlam arayışı olduğunu gösterir. Propp’un modeli, bu etik yolculuğun evrensel bir yapısı olduğunu öne sürer; her birey, kendi masalını yazarken, insanlığın ortak sorularıyla yüzleşir.

Sürekli Bir Dönüşüm

Propp’un masal morfolojisi, terapötik süreçteki dönüşüm aşamalarını anlamak için güçlü bir çerçeve sunar, çünkü her iki alan da insan deneyiminin evrensel kalıplarına dayanır. Bireyin eksiklikten başlayarak, engellerle mücadele ederek ve nihayetinde bir dönüşümle sonuçlanan yolculuğu, hem masalların hem de terapinin ortak noktasıdır. Bu çerçeve, bireyin kendi hikayesini anlamlandırmasına, toplumsal etkileri fark etmesine ve kendi anlamını yaratmasına olanak tanır. Propp’un modeli, terapinin yalnızca bir iyileşme süreci değil, aynı zamanda bir kendini yeniden inşa etme yolculuğu olduğunu gösterir. Bu yolculuk, her bireyin eşsiz hikayesiyle evrensel kalıpların kesişiminde anlam bulur.