“Yasa Susarsa Felaket Konuşur: Müdahale Yetersizliğinin Psikodinamiği”
Toplumsal Bilinçdışının Kulak Zarını Patlatan Durumlar aslında yaşanan herhangi bir felaket sonrası etkili/ yetkili kişilerin kamunun tüm kaynakları ellerinde olmasına , yıllık planlar yapmalarına ve olası felaket senaryolarına rağmen müdehalede yetersiz, korumada ve güvenliği sağlamada sorunların altında kalması durumudur. Ne oluyorda bu bir kader olarak yaşanıyor. Olası senaryoda olan bir duruma hazırlıksız yakalanmanın psikolojisi nedir biraz anlamaya çalışalım.
🧠 1. “Müdahale Yetersizdi” Söyleminin Psikodinamik Yüzü
Bu tür bir ifade, yalnızca bilgi vermek için değil, sorumluluk dağıtmak, suçluluğu yeniden yapılandırmak ve toplumsal öfkeyi nötralize etmek için kullanılır.
📌 Temel Psikodinamik Mekanizmalar:
- Yansıtma (Projection)
Kamu, kendi yetersizliğini ya da ihmalini kabul etmek yerine, bu durumu “doğal afet çok büyüktü”, “beklenmeyen bir gelişmeydi”, “kurumlar sorumluluğunu yerine getirmedi” gibi dış faktörlere yansıtarak sorumluluğu öteler.
❝Afetin büyüklüğü tahmin edilemedi.❞ = “Aslında biz yapamadık ama suç bizde değil.”
2. İnkâr (Denial)
Bazı etkili/yetkili açıklamaları gerçekliği inkâr ederek halkın hissettiği travmayla çatışır. Bu, bireysel düzeyde “gerçeklik karşısında çözülemeyen suçluluk” hissinin bastırılması gibidir.
❝Her şey kontrol altında.❞ = “Kontrolsüzlüğü kabul edemiyorum.”
3. Rasyonalizasyon (Akla Uydurma)
Kamunun kurumları, eylemsizliği mantıklı bir zemine oturtarak kolektif bilinci yatıştırmak ister. Amaç, ahlaki yüzleşmeyi ertelemek ve eylem yetersizliğini teknik bir gerekçeye bağlamaktır.
❝Koordinasyon eksikliği yaşandı.❞
Yani: “Bilinçli bir ihmal değil, sistemin bir kusuru.”
🧠 2. Devlet = Süperego? Yoksa Bastıran Baba?
Jungiyen ya da psikanalitik okumada “devlet” çoğu zaman Süperego’nun (üstbenlik) kolektif formudur. Yasayı koyar, cezalandırır, korur (ya da korumaz). Ama eğer görevini yapmazsa halkın gözünde şunu çağrıştırır:
- Yok baba → Kaos.
- Cezalandırıcı baba → Bastırma.
- Yetersiz baba → Güvensizlik ve kolektif travma.
Müdahale yetersiz kaldığında bu üç figürün arasında sarkmaya başlarız:
👉 “Nerede bu devlet?”
👉 “Devlet bizi yalnız bıraktı.”
👉 “Yine halk kendi kendine organize oldu.”
Bunlar kolektif bilinçdışından fırlayan cümlelerdir. Çünkü halk devleti güvenli bir iç-nesne olarak içselleştirmiştir. Müdahale edilmediğinde bu nesne parçalanır, ve halkta regresyon başlar:
- panik,
- suçlu arama,
- komplo üretme,
- narsisistik öfke patlamaları…
🎭 3. “Müdahale Yetersizdi” = Sembolik Boşluk
Devletin bu sözü aynı zamanda sembolik düzenin çöküşünü de işaret eder. Lacancı bakışla:
Yasa konuşmazsa, travma konuşur.
Müdahale olmazsa, felaket bir göstergeye dönüşür.
🎯 Sonuç:
“Müdahale yetersizdi” sözü, yalnızca bir itiraf değil, aynı zamanda:
- suçsuzluk performansı,
- psikopolitik yönlendirme,
- kolektif suçlulukla başa çıkma stratejisi,
- sorumluluk dağıtımının dilsel simülasyonudur.
Ve belki de en acıklısı:
Halkı terk etmenin sözde biçimidir.



