Anna Karenina romanında Levin karakteri, Tolstoy’un kendi dünya görüşünü ne ölçüde yansıtır?

Levin karakteri, Tolstoy’un dünya görüşünün büyük ölçüde yansımasıdır ve adeta yazarın alter egosu olarak kabul edilir. Anna Karenina‘daki Levin’in kişisel ve felsefi yolculuğu, Tolstoy’un kendi hayatındaki arayışları, bunalımları ve inanç sistemini birebir yansıtır.

1. Levin ve Tolstoy Arasındaki Paralellikler

  • Toprakla Bağ ve Köylü Yaşamına İlgi:
  • Levin, şehirli aristokrat çevreden uzaklaşıp köyde toprakla uğraşır, köylülerle birlikte çalışır.
  • Tolstoy da 1870’lerden itibaren asilzade yaşamını reddederek köylüler gibi yaşamaya başlamış, tarımla uğraşmış ve hatta kendi ayakkabılarını yapmıştır.
  • Din ve Maneviyat Arayışı:
  • Levin, roman boyunca “Hayatın anlamı nedir?” sorusunu sorar. Kilisenin resmi dogmalarından memnun değildir, ancak sonunda basit, içten bir inanca ulaşır.
  • Tolstoy da 1870’lerde yaşadığı varoluşsal kriz sonrası Ortodoks Kilisesi’nden uzaklaşmış, kendi Hıristiyan anarşist öğretisini geliştirmiştir. Levin’in son sahnede hissettiği “Tanrı’nın verdiği iç huzur“, Tolstoy’un aradığı manevi cevaba çok benzer.
  • Evlilik ve Aile Değerleri:
  • Levin, Kitty ile evlenerek aile mutluluğunu keşfeder, bu Tolstoy’un kendi evliliğine (Sofya Tolstoy ile) bir göndermedir.
  • Ancak Tolstoy, gerçek hayatta mutluluğu tam olarak bulamamış, evliliği çatışmalarla dolu olmuştur. Levin’in mutlu sonu, belki de yazarın idealleştirdiği bir tablodur.
  • Modernleşme ve Sosyal Adalet Kaygısı:
  • Levin, toprak reformlarıyla köylülerin durumunu iyileştirmeye çalışır, batılılaşma yanlısı liberallere ve sosyetik çevrelere eleştirel bakar.
  • Tolstoy da köylülerin eğitimi, toprak mülkiyeti ve şiddetsizlik gibi konularda benzer fikirleri savunmuş, hatta mülklerini köylülere dağıtmıştır.

2. Levin, Tolstoy’un Düşünsel Dönüşümünün Edebi Temsilidir

  • Anna Karenina (1877), Tolstoy’un “büyük ruhsal krizinden” (1870’ler) hemen önce yazılmıştır. Levin’in iç çatışmaları, yazarın kısa süre sonra yaşayacağı manevi aydınlanmanın habercisidir.
  • Tolstoy, İtiraflarım (1882) adlı eserinde anlattığı “Hayatın anlamsız göründüğü anlar”ı Levin üzerinden romanlaştırır.

3. Levin vs. Anna: İki Karşıt Kader

  • Anna (tutku, toplumsal kurallara isyan, trajedi) ve Levin (arayış, maneviyat, huzur) arasındaki tezat, Tolstoy’un iki farklı hayat görüşünü temsil eder:
  • Anna, “Tolstoy’un reddettiği eski hayatı” (şehir, aristokrasi, tutkuların esareti);
  • Levin ise “Tolstoy’un ulaşmaya çalıştığı yeni değerler” (sadelik, köy yaşamı, manevi tatmin).

Levin, Tolstoy’un Vicdanıdır

Levin, yalnızca bir karakter değil, Tolstoy’un düşüncelerinin edebi bir manifestosudur. Romanın sonunda Levin’in bulduğu huzur, Tolstoy’un kendi hayatında tam olarak ulaşamadığı (ama sürekli aradığı) bir ideali temsil eder. Bu yönüyle Anna Karenina, sadece bir aşk trajedisi değil, aynı zamanda bir yazarın kendi ruhunu arayışının hikâyesidir.