Otizm Spektrumunda Duygusal Zorluklar: Aleksitimi Sandığımızdan Daha Yaygın mı?
Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB), sosyal iletişim ve etkileşimde güçlükler ile kısıtlı veya tekrarlayıcı davranış ve ilgi alanlarıyla karakterize edilen nörogelişimsel bir durumdur. Ancak, otizmli bireylerde sıklıkla görülen duygusal işlemleme zorluklarının, sanıldığı gibi otizmin temel bir özelliği mi, yoksa aleksitimi adı verilen başka bir durumla mı ilgili olduğu son dönemde bilim dünyasında büyük ilgi uyandırıyor.
Peki, aleksitimi nedir ve otizmle ilişkisi neden bu kadar önemli?
Aleksitimi Nedir?
Aleksitimi, kişinin kendi duygularını tanıma, farklılaştırma ve ifade etmede yaşadığı güçlüklere verilen addır. Ayrıca, hayal gücü eksikliği ve düşüncelerin daha çok dışsal deneyimlere odaklanması da aleksitiminin belirtileri arasındadır. Bu durum, 1970’lerde tanımlanmış olsa da, son yıllarda otizm spektrumundaki bireylerle olan ilişkisi daha derinlemesine incelenmeye başlandı.
Otizm ve Aleksitimi: Şaşırtıcı Bağlantılar
Geleneksel olarak, otizmli bireylerin duygusal zorlukları doğrudan otizmin bir parçası olarak düşünülüyordu. Ancak son araştırmalar, bu duygusal işlemleme sorunlarının aslında eş zamanlı olarak ortaya çıkan aleksitimiden kaynaklanabileceğini öne sürüyor. Yani, otizmli her bireyde aleksitimi görülmeyebilir; ancak görüldüğünde, bu durum duygusal deneyimlerini ve ifade biçimlerini önemli ölçüde etkiliyor.
Emma Kinnaird, Catherine Stewart ve Kate Tchanturia tarafından 2020’de yayımlanan kapsamlı bir sistematik derleme ve meta-analiz çalışması, bu bağlantıyı Toranto Aleksitimi Ölçeği (TAS) kullanarak inceledi. İşte bu çalışmanın çarpıcı sonuçları:
- Yüksek Aleksitimi Oranları: Araştırma, otizmli bireylerin (OSB grubu) nörotipik (NT) gruplara kıyasla TAS testlerinde anlamlı derecede daha yüksek puanlar aldığını gösterdi.
- Yaygınlık Farkı: Otizm spektrumundaki bireylerde aleksitimi prevalansı ortalama %49.93 olarak bulunurken, nörotipik popülasyonda bu oran sadece %4.89 idi. Bu, otizmli bireylerde aleksitimi riskinin anlamlı ölçüde yüksek olduğunu göstermektedir.
- “Alt Grup” Hipotezi: Bu bulgular, aleksitiminin otizmde “evrensel” olmaktan ziyade “yaygın” olduğunu ortaya koyuyor. Bu da, aleksitiminin eşlik ettiği otizmli bireylerin, kendine özgü klinik ihtiyaçları olan belirli bir alt grubu temsil ettiği hipotezini destekliyor.
Peki Neden Bu Kadar Önemli?
Otizm ve aleksitiminin eş zamanlı varlığının anlaşılması, hem klinik hem de araştırma açısından hayati öneme sahiptir:
- Hedefe Yönelik Müdahaleler: Aleksitimi, kaygı ve duygusal zorluklarla ilişkilidir. Otizmli ve aleksitimisi olan bireylerin, duygularını tanıma ve ifade etme becerilerini geliştirmeye yönelik özelleştirilmiş müdahalelerden (örneğin, duygu tanımlama eğitimi, farkındalık egzersizleri) fayda görmesi muhtemeldir.
- Zihinsel Sağlık Riskleri: Aleksitimi, zihinsel sağlık sorunları, özellikle depresif bozukluklar için bir risk faktörü olarak tanımlanmıştır. Bu nedenle, otizmli ve aleksitimisi olan bireylerin, yalnızca otizmli olanlara göre daha yüksek zihinsel sağlık sorunları riski taşıyıp taşımadığı araştırılmalıdır.
- Daha İyi Tanı ve Değerlendirme: Aleksitiminin varlığı, otizmli bireylerin genel duygusal işlemleme zorluklarının arkasındaki gerçek nedeni anlamamıza yardımcı olabilir. Bu, klinik değerlendirmelerde daha doğru ve kapsamlı bir yaklaşım benimsememizi sağlayabilir.
- Araştırma Yönleri: Gelecekteki araştırmaların, otizmde duygusal işlemleme üzerine çalışırken aleksitimiyi bir değişken olarak kontrol etmeleri gerekmektedir. Bu, elde edilen bulguların daha doğru yorumlanmasını sağlayacaktır.
Geleceğe Bakış
Bu sistematik derleme ve meta-analiz, otizm spektrumundaki bireylerde aleksitiminin yaygınlığını ve önemini açıkça göstermektedir. Ancak, çalışmanın da vurguladığı gibi, bu alanda daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır. Özellikle, TAS gibi öz bildirim ölçeklerinin sınırlılıkları göz önüne alınarak, farklı ölçüm araçlarının kullanılması ve kaygı/depresyon gibi eşlik eden durumların rolünün daha iyi anlaşılması gerekmektedir.
Sonuç olarak, otizm spektrumundaki bireylerin yaklaşık yarısının aleksitimi deneyimlediği düşünüldüğünde, bu konunun daha fazla dikkatle incelenmesi ve bu özel ihtiyaçlara yönelik desteklerin geliştirilmesi büyük önem taşımaktadır. Unutmayalım ki, duyguları anlamak ve ifade etmek, her bireyin yaşam kalitesi için temel bir beceridir.
Kaynak : https://www.cambridge.org/core/journals/european-psychiatry/article/investigating-alexithymia-in-autism-a-systematic-review-and-metaanalysis/06F8AA96D03679353022A52E6ACE2F50