Anton Çehov’un oyunlarındaki insanların çoğu, neden başkalarını dinlemek yerine, sıranın kendisine gelmesini bekler?

Anton Çehov’un oyunlarındaki karakterlerin birbirlerini dinlememesi, yalnızca bir iletişimsizlik sorunu değil, aynı zamanda insan doğasının, toplumsal değişimlerin ve varoluşsal yalnızlığın derin bir yansımasıdır. Bu durum, Çehov’un tiyatroya getirdiği devrimci yaklaşımın da bir parçasıdır.

İşte bu iletişim kopukluğunun nedenleri ve anlamları:


1. İçsel Yalnızlık ve Ruhsal Kopukluk

  • Çehov’un karakterleri genellikle kendi iç dünyalarına hapsolmuştur. Duygularını, pişmanlıklarını veya arzularını doğrudan ifade edemezler.
  • Örnek: Martı‘daki Treplev, annesi Arkadina’ya olan öfkesini ve sanat anlayışını açıkça dile getirir, ancak Arkadina onu ciddiye almaz. Bu, bir nesil çatışmasından çok, insanların birbirlerinin duygusal ihtiyaçlarını görmezden gelmesidir.
  • Psikolojik Arka Plan: Çehov, karakterlerinin “iç monologlarını” sahne üzerinde gösterir. Dinlemezler çünkü herkes kendi iç sesiyle meşguldür.

2. Toplumsal Değişim ve Çöküşün Etkisi

  • Çehov’un eserleri, 19. yüzyıl sonu Rusya’sında aristokrasinin çöküşü ve yeni bir düzen arayışı döneminde geçer. Karakterler, bu belirsizlik içinde anlamsızlaşan hayatlarını konuşarak doldurmaya çalışır, ancak bu konuşmalar boşluktadır.
  • Örnek: Vişne Bahçesi‘nde Ranevskaya, bahçenin satılacağını bilmesine rağmen hiçbir şey yapmaz. Ailesiyle yaptığı sohbetler, kaçınılmaz sonu değiştirmez. Bu, Çehov’un “eylemsizlik” temasıyla bağlantılıdır.
  • Tarihsel Bağlam: Aristokratlar (Ranevskaya gibi) ve yükselen burjuvazi (Lopahin gibi) aynı dili konuşmaz. Sınıflar arası iletişimsizlik, diyaloglardaki kopukluğa yansır.

3. Absürd Tiyatronun Öncüsü: Anlamsız Diyaloglar

  • Çehov’un diyalogları bazen saçma görünebilir. Karakterler birbirine cevap vermez, konuyu aniden değiştirir veya alakasız şeyler söyler. Bu, Samuel Beckett ve Eugene Ionesco gibi absürdist yazarları önceleyen bir tekniktir.
  • Örnek: Vanya Dayı‘da Sonya ile Astrov arasındaki konuşmalar, aşkı itiraf etmek yerine ormanların yok olması gibi başka konulara kayar.
  • Teknik Detay: Çehov, “sahne altı metin” (subtext) kullanır. Asıl önemli olan, söylenmeyendir. Karakterlerin dinlememesi, izleyicinin “aranızdaki sessizliği dinlemesi” için bir araçtır.

4. İnsanın Doğası: Benmerkezcilik ve Kaçış

  • Çehov’un karakterleri genellikle bencildir. Kendi acılarına o kadar odaklanmışlardır ki başkalarınınkini duymazlar.
  • Örnek: Üç Kızkardeş‘te Andrey, kız kardeşlerinin Moskova hayalini küçümserken, kendi mutsuz evliliğiyle meşguldür.
  • Felsefi Boyut: Çehov, insanın yalnızlığını ve iletişim kurma çabasındaki başarısızlığını gösterir. Bu, varoluşçuluğun (Sartre, Camus) öncülüdür.

5. Mizah ve Trajedinin İç İçe Geçmesi

  • Karakterlerin birbirini dinlememesi bazen komik, bazen de trajiktir. Çehov, bu ikiliği kasıtlı kullanır.
  • Örnek: Vişne Bahçesi‘nde Epihodof’un sürekli talihsizliklerinden bahsetmesi, diğerlerinin onu görmezden gelmesiyle hem gülünç hem de hüzünlüdür.
  • Çehov’un Mizah Anlayışı: “İnsanların trajedileri değil, günlük yaşamları komiktir” der. Dinlememek, bu günlük absürdlüğün bir parçasıdır.

Çehov Neden Bu Tekniği Kullanır?

Çehov, insan ilişkilerindeki kırılganlığı ve yalnızlığı göstermek için karakterlerini kasıtlı olarak “duymaz” yapar. Onun oyunları, bir arada olup da aslında yalnız yaşayan modern insanın portresidir.

Çarpıcı Alıntı:
“İnsanların çoğu, başkalarını dinlemek yerine, sıranın kendisine gelmesini bekler.”
— Bu söz, Çehov’un karakterlerinin özünü özetler.