Kelimeler, Bağlam ve Güç İlişkileri: “Otistik”ten Erillik–Dişilliğe

Birini aşağılamak için “otistiksin” demek;

➡ Ayrımcıdır, cehalet içerir, dışlayıcıdır.

➡ Burada otizm, bir kusur veya eksiklik gibi konumlandırılır.

➡ Kimliği, hakaret aracına dönüştürür.

“Otistik olmak benim kimliğim” demek ise;

➡ Güçlendirici, kapsayıcıdır.

➡ Deneyimi sahiplenir, görünür kılar.

➡ Hakaret gibi kullanılan kelimeyi geri alır, onu özsaygının bir parçası hâline getirir.

Bu örnek, bir kelimenin kendi başına değil, bağlamına ve niyetine göre anlam kazandığını açıkça gösterir.

Erillik ve Dişillik: Sembol mü, Silah mı?

Aynı durum “eril” ve “dişil” kavramları için de geçerlidir.

Eğer bu terimler:

  • Tek tipleştirici, normatif ve dışlayıcı bir dille kullanılıyorsa → baskı aracına dönüşür.
    “Sen yeterince kadınsı değilsin.”
    “Erkek adam ağlamaz.”
    Bu tür söylemler, bireyi dar bir role hapseder, farklılıkları cezalandırır.
  • Sembolik, kapsayıcı ve çeşitliliği tanıyan bir dille kullanılıyorsa → anlamlandırma aracına dönüşür.
    “Hepimizde eril ve dişil işlevler var, bunları dengelemek önemli.”
    Burada mesele, biyolojik cinsiyet değil; psikolojik işlevlerin, arketiplerin, yaratıcı ve mantıksal yönlerin dengesi.

Sorun Kelimede Değil, Kullanım Biçiminde

Sorun “otistik” kelimesinde değil;

onu hakaret gibi kullanan güç ilişkilerinde.

Sorun “eril” ya da “dişil” kelimesinde değil;

onu norm dayatmak için kullanan sistemde.

Kelimeler, tarafsız doğmaz.

Onlara anlamı, kimin söylediği, kime söylediği ve hangi niyetle söylediği yükler.

Bu yüzden aynı kelime, bir bağlamda aşağılayıcı, başka bir bağlamda özgürleştirici olabilir.

Kelimeleri Kurtarmak

Hakaret için kullanılan “otistik” kelimesini sahiplenip güçlendirmek nasıl mümkünse,

“eril” ve “dişil” kavramlarını da dışlayıcı normlardan kurtarmak mümkün.

Bu, kavramları inkâr etmek değil;

onları kapsayıcı, çoğulcu ve önyargısız bir dile taşımaktır.

Çünkü dil, sadece iletişim değil;

kimliğin, deneyimin ve özgürlüğün alanıdır.

O alanı kimin tanımladığı, kimin daralttığı ve kimin genişlettiği, hepimizin hayatını doğrudan etkiler.

Son Söz

Kelimelerle kavga etmek yerine,

onları yerinden etmek gerekir.

Yerinden edilen kelime, artık eski efendisine hizmet etmez;

yeni bir anlamın, yeni bir düzenin parçası olur.

Ve belki de en radikal eylem,

hakaret olarak atılan taşı alıp

ona özgürlük taşı muamelesi yapmaktır.