“Kendini Bulma” Miti: Belki de Asıl Mesele Kendini Yaratmaktır

Hayatın belli dönemlerinde “kendimi bulmam lazım” deriz. Sanki bir yerlerde kaybolmuş, bize ait ama saklanmış bir hazine varmış gibi… Arayıp bulacağız ve her şey çözülecek. Ama gerçekten öyle mi?

Belki de “kendini bulmak” dediğimiz şey, biraz fazla romantik ve hatta kaderci bir düşünce. Çünkü bu bakış açısı, bizi pasif bir bekleyişe çağırıyor: “Bir gün kendimi bulacağım…” Peki ya aslında mesele hiç de “bulmak” değilse?

Kendini Bulmak Değil, Kendini Yaratmak

Gerçek şu ki kimlik, sabit bir şey değil. Bir mağarada keşfedilmeyi bekleyen define de değil. Biz, seçimlerimizle, eylemlerimizle ve sorumluluklarımızla kim olduğumuzu her gün yeniden kuruyoruz. Yani kendimizi inşa ediyoruz. Hatta belki de en doğrusu, kendimizi yaratıyoruz demek.

Dinamik Bir Süreç

Kimi zaman iş değiştirdiğimizde, kimi zaman yeni bir ilişkiye başladığımızda ya da büyük bir kayıp yaşadığımızda, kim olduğumuz sarsılıyor. Bu kötü bir şey değil; aksine insan olmanın doğası bu. Sürekli değişiyoruz, öğreniyoruz, dönüşüyoruz. Yani “ben” dediğimiz şey, bir kez bulup kenara koyacağımız bir sabit değil, dinamik bir süreç.

Sonuç

“Kendini bulmak” kulağa hoş gelen bir söz, ama çoğu zaman bizi yanıltıyor. Çünkü sanki kimliğimiz çoktan var, biz de onu arıyoruz gibi bir algı yaratıyor. Oysa gerçek şu: Sen, her gün yaptığın seçimlerle, attığın adımlarla ve aldığın sorumluluklarla kendini yaratıyorsun.

Belki de bundan sonra soruyu “Kendimi nasıl bulurum?” diye değil, “Kendimi nasıl yaratırım?” diye sormak lazım. 🌱