Hukukta Sağduyunun Yanlış Vaadi: Adalet Görünümü mü, Gerçek Değişim mi?
Modern hukuk sistemleri, vatandaşların kendilerini adil ve güvende hissetmeleri için karmaşık bir retorik kullanır. Bu retoriğin en cazip unsurlarından biri ise, hukukun katı kurallarının ötesine geçen, jüri üyeleri veya sıradan insanlar aracılığıyla uygulanan “Hukukta Sağduyu Adaleti” (Commonsense Justice) fikridir.
Bu kavram, genellikle olumlu bir dengeleyici olarak görülse de, eleştirel psikoloji uzmanı Dennis Fox‘un perspektifinden bakıldığında, bu sağduyu çağrısı tehlikeli bir yanılsamayı besler. Fox’a göre, sağduyu adaleti, büyük bir sistemik adaletsizliğin üzerini örten tatlı bir “yanlış vaat”ten başka bir şey değildir.
1. Sistemsel Değişimi Engelleyen Bireysel Rahatlama
Sağduyu adaleti, hukukun katı ve bazen acımasız kurallarının bireysel bir davaya uygulandığında, jürinin veya hakimin kuralları esneterek daha hakkaniyetli bir sonuca ulaşması durumudur.
Yanlış Vaat: Bu durum, sistemin aslında esnek olduğu ve bireysel merhamete yer verdiği izlenimini yaratır. Fox’un eleştirisi ise şudur: Bireysel bir vakanın sağduyu ile çözülmesi, büyük bir toplumsal sorunun varlığını gizler. Birkaç kişinin “doğru” kararı vermesi, halkın, hukukun temelde adil olduğu inancını pekiştirir. Bu, bireylerin dönüştürücü sistemik değişiklikler talep etmesini engeller. Sağduyu, bir nevi geçici ağrı kesicidir; hastalığın kendisini tedavi etmez.
2. Duygusallık ile Gerçeği Bulanıklaştırmak
Sağduyu adaleti, hukuki rasyonellikten uzaklaşarak duygusal, insancıl yargılara dayanır. Ancak bu insancıllık, siyasi ve ekonomik gerçeklikleri bulanıklaştırır.
Yanlış Vaat: Bir davada jürinin mağdura karşı empati göstermesi “adalet” olarak kutlandığında, dikkatler şu sorudan uzaklaştırılır: Bu adaletsizliği mümkün kılan ekonomik ve sosyal yapılar nelerdir? Fox’a göre, sağduyu, duygusal bir rahatlama sağlayarak, adaleti gerçeklerin ötesinde hissedilen bir şey olarak sunar. Bu, insanların sınıf, ırk ve güç eşitsizliklerinin hukuktaki rolünü görmezden gelmesine yol açar. Hukuk, bu sayede, kendi yapısal önyargılarını gizleyebilir.
3. Yanlış Bilinci Meşrulaştırma Aracı
Hukukta sağduyunun varlığı, adaletsiz bir sistemi sürdürmek için kritik bir işlev görür: Sistemi meşrulaştırmak.
Yanlış Vaat: Eğer bir vatandaş, bir avukat veya bir jüri üyesi olarak “sağduyumu” kullanarak sistemi bazen alt edebileceğimi düşünüyorsam, sistemin kendisiyle savaşma motivasyonum azalır. Sağduyu, hukuk sisteminin bireyin lehine esneyebileceği yanılsamasını yaratır. Fox, bu durumun, mevcut eşitsiz düzeni destekleyen hukuki doktrinlerin kabul edilmesine yol açan bir yanlış bilinç yarattığını savunur. Halk, sistemin arada bir iyileştirilebileceğine inandıkça, onu kökten değiştirme talebinden vazgeçer.
Sonuç: Sağduyudan Öteye Bir Talep
Dennis Fox’un bu eleştirisi, bireysel adalet arayışımızın önemini küçümsemez. Aksine, bize daha büyük bir resmi görmemiz gerektiğini hatırlatır: Sistemdeki birkaç istisnai “iyi” karar, sistemin genel olarak iyi olduğu anlamına gelmez.
Gerçek ve dönüştürücü adalet, bireysel sağduyuya olan güveni bırakıp, hukuku ve toplumu temellerinden sorgulamakla başlar. Değişim, kuralları esnetmekle değil, adaletsiz kuralların kendisini ortadan kaldırmakla mümkündür. Sağduyu rahatlatıcıdır, ancak sadece hakkaniyet (substantive justice) kurtarıcıdır.


