Amerika’nın O Acayip Paşası

Yazan: Jungish

Bizim ahşap konağın penceresinden dışarı bakıp, şu dünyanın haline hayret etmediğim bir gün bile geçmiyor. Lakin en çok da şu dit-i derya (denizaşırı) memleket olan Amerika’nın haline şaşıyorum. Hani o pek zengin, pek medeni, pek de nizamlı intizamlı geçinen zevat… Meğer onların da içi ne kadar çürümüş, ne kadar kokmuş da haberimiz yokmuş!

Geçen gün elime, bu “cominsitu” denilen, pek bir solcu, pek bir hiddetli ecnebi mecmuasından bir tahlil yazısı geçti. Mevzu, o memleketin başına bir bela gibi musallat olan o sarı saçlı, ağzı kalabalık, fabrikatör bozması Donald Trump! Bu adam nedir, neyin nesidir, diye kafa patlatmışlar. Okudukça, “Aman efendim,” dedim, “bu, sadece bir adamın deliliği değil, koca bir nizamın iflasının ilanıdır!”

Birinci Sual: Bu Adam Faşist mi, Sadece Bir Maskara mı?

Şimdi efendim, bu ecnebi âlimleri ikiye bölünmüş. Bir güruh, “Bu adam o eski Almanların, o İtalyanların faşistlerine benziyor! Aman, dünyayı ateşe verecek!” diye feryat figan ediyor. Öteki güruh da, “Yok canım,” diyor, “bu sadece bir televizyon soytarısı, bir emlak zengini, bir hilebaz tüccar. İki güne foyası çıkar, çeker gider.”

Lakin bu yazıyı kaleme alan o pek akıllı zat diyor ki: “İkisi de değil! Ya da ikisi de birden!”

Bu Trump denilen adam, o eski faşistler gibi değilmiş. Niye? Çünkü o eski faşistler, memleketlerini o zamanın o meşhur komünist ihtilalinden korumak için ortaya çıkmış, nizamı yeniden kurmaya yemin etmişler. Bu adamın ise öyle bir derdi yok. Bu adam, nizamı kurmaya değil, tam aksine, o mevcut nizamın kendisiyle alay etmeye, onu maskara etmeye gelmiş!

İkinci Sual: Nizamın Bekçileri Neden Aciz Kaldı?

İşin en matrak, en ibretlik yanı da burası. Bu Trump denilen adam, o pek saygıdeğer, o pek “beyefendi” geçinen eski paşaların (hem Cumhuriyetçi hem de Demokrat) hepsini birer birer madara etti. Nasıl mı?

Düşünün ki, pek asilzade, pek de zengin bir ailenin konağı var. Aile, dışarıya karşı pek bir kibar, pek bir “Avrupai” pozlar veriyor. Lakin konağın içinde her türlü ahlaksızlık, her türlü hırsızlık, her türlü dalavere dönüyor. Aile fertleri, bu sırları saklayarak, o “asil” maskeleriyle idare edip gidiyorlar.

İşte Trump, o ailenin o en arsız, o en mirasyedi, o en patavatsız evladı gibidir! O da o konakta büyümüş, o da o dalaverelerin içinde pişmiş. Lakin o, maske takmaya tenezzül etmiyor! Çıkmış konağın balkonuna, elinde bir megafon, hem kendi ailesinin hem de komşu ailelerin bütün kirli çamaşırlarını avaz avaz sokağa döküyor!

O eski “beyefendi” siyasetçiler, onun bu arsızlığı, bu kabadayılığı karşısında ne yapacaklarını şaşırmışlar. Çünkü o, oyunun kurallarını değil, oyunun oynandığı o sahte sahneyi yıkıp geçmiş!

Üçüncü Sual: Ahali Bu Maskaralığı Neden Alkışlıyor?

Peki, ahali? O “halk” denilen güruh, bu kepazeliği görmüyor mu? Görüyor elbet! Lakin o kadar bıkmış, o kadar usanmış ki…

O eski “beyefendi” paşalar, senelerdir o ahaliye, “Sabredin, nizamımız pek iyidir, yakında her şey düzelecek,” diye yalan söylemişler. Ahali de bakmış ki, nizam sadece o paşalara işliyor, fabrikalar kapanıyor, kendi cepleri boş…

İşte tam o sırada, bu sarı saçlı kabadayı çıkmış, demiş ki: “Bunların hepsi sahtekâr! Hepsi sizin paranızı çalıyor! O bataklığı ben kurutacağım!”

Tabii, ahali de biliyor bu adamın da bir sahtekâr, bir hilebaz olduğunu. Lakin o kadar bıkmışlar ki o eski, o kibar yalanlardan… “Olsun!” demişler, “Bu en azından bizim gibi kaba saba konuşuyor, bizim gibi öfkeli! Madem bu konak yıkılacak, bari yıkılırken çıkan şu curcunayı, şu maskaralığı seyredip biraz eğlenelim!”

Velhasıl Kelam: Mesele Adam Değil, Çürüyen Nizamdır!

Bu ecnebi âliminin (2019’da) demeye getirdiği şudur azizim: Mesele, Trump denilen o adamın şahsı, o acayip saçları, o tuhaf lafları değildir. Mesele, koca Amerika’nın, hatta bütün o Batı nizamının temelden çürümüş olmasıdır.

Bir bina tepeden tırnağa çürüdüğünde, o binanın duvarlarından böyle acayip mahluklar, böyle tekinsiz suretler peyda olurmuş. Trump, bir sebep değil, bir neticedir. O, o koca kapitalist nizamın iflasının, o liberal demokrasinin sahtekârlığının ete kemiğe bürünmüş, avaz avaz bağıran bir alametidir.

O gitse, yerine başkası gelir. Çünkü temeldeki o çürüme durdukça, bu curcuna, bu maskaralık bitmez. Bize de düşen, bu ibretlik oyunu seyredip, “Vay be, koca medeniyet dedikleri şey ne hale geldi!” diye hayıflanmaktır.


#Trump #Nedir #Felsefe #Siyaset #Kapitalizm #Liberalizm #HüseyinRahmiGürpınar #SistemEleştirisi #Popülizm #2019Analiz #Maskaralık