Anima arketipinin kolektif ve tarihsel doğası

Anima’nın Arketipsel ve Tarihsel Yönü

Bu bölüm, bilinçdışının figürlerinin (Anima gibi) gerçek dışı, ancak kendiliğinden bir benzeşimin ürünleri olan çarpıcı mitolojik veya şiirsel ifadelerle bağlantılar gösterdiğini kanıtlamaktadır.

  1. Plajiyerizm Vakası ve Spontane Ortaya Çıkış:
    • Fransız yazar Benoît, L’Atlantide adlı kitabında anima’nın ve onun klasik mitinin bir tanımını yapmıştır ki, bu tanım Rider Haggard’ın She eseriyle kesin bir paralellik sergilemiştir.
    • Bu durum, Benoît’ya karşı plajiyerizm (intihal) suçlamasına yol açmış.
    • Ancak dava başarısızlıkla sonuçlanmış, zira Benoît’nın She‘den haberdar olmadığı ortaya çıkmıştır. (Yine de, kriptomnezi (gizli anı) ihtimali tamamen dışlanamaz.)
    • Bu olay, mitolojik motiflerin spontane olarak ortaya çıkabileceği fikrini destekler.
  2. Anima’nın Tarihsel ve Mitolojik Yoğunlaşması:
    • Anima’nın belirgin “tarihsel” yönü ve onun kız kardeş, eş, anne ve kız çocuğu figürleriyle yoğunlaşması, buna ek olarak ensest motifi ile birlikte ele alınması:
      • Bu tema, Goethe’nin eserlerinde (“Sen geçmiş zamanlarda benim eşim ya da kız kardeşimdin”) bulunabilir.
      • Ayrıca simyadaki regina veya femina alba (beyaz kadın) anima figüründe de mevcuttur.
  3. Simya (Alşimi) ve Ampirik Kanıtlar:
    • İngiliz simyacı Eirenaeus Philalethes (yaklaşık 1645), “Kraliçe”nin Kral’ın “kız kardeşi, annesi veya eşi” olduğunu kaydetmiştir.
    • Yazarın gözlemlediği Nelken’in hastası ve bir dizi vaka da bu fikri süslü bir şekilde detaylandırmıştır. Yazar bu vakalarda edebi etkinin herhangi bir olasılığını kesinlikle ekarte edebilmiştir.
    • Sonuç olarak, anima kompleksi, Latin simyasının en eski özelliklerinden biridir.

Bu örnekler, Anima’nın sadece kişisel bir fantezi değil, aksine bilinçdışının filogenetik substratında (kolektif bilinçdışında) işleyen, uzak geçmişe ait bilinmeyen bir psişik yaşamı çağdaş bilince taşıyan arketipsel bir figür olduğunu göstermektedir.