Antipsikiyatri Hareketinin Mitleri
“Normallik İmparatorluğu” kitabının beşinci bölümü, “Antipsikiyatri Hareketinin Mitleri” başlığını taşımaktadır. Bu bölüm, İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemden başlayarak, psikiyatrideki değişimleri, Sigmund Freud’un psikanalizinin yükselişini ve Thomas Szasz’ın önderlik ettiği antipsikiyatri hareketinin eleştirilerini ve etkilerini ele almaktadır.
İşte bölümün ana noktaları:
- Freudcu Psikanalizin Yükselişi:
- Holokost’un dehşetinin ortaya çıkmasıyla, Kraepelinci biyolojik psikiyatri Nazi öjeniği ile ilişkilendirildiği için liberal çevrelerde lekelenmiş kabul edildi.
- Sigmund Freud’un psikanalitik yaklaşımı ise Nazi zulmünden kaçan bir Yahudi olması ve çalışmasının Naziler tarafından hor görülmesi nedeniyle bu lekelenmeden kaçındı.
- Freud’un yaklaşımı, travma sonrası psikolojik sorunları anlamak için yararlı olarak görüldü ve bireysel acıyı bilinçdışı dürtüler veya çocukluk deneyimleriyle açıklayarak biyosentrik yaklaşımların gözden kaçırdığı içgörüler sundu.
- Psikanaliz, 1950’lere gelindiğinde ABD psikiyatri departmanlarının çoğunu yönetir hale geldi ve zihinsel hastalığın sınırlarını genişleterek günlük yaşamdaki sıradan sorunları bile nörotik olarak etiketledi, bu da psikiyatrinin kontrol alanını genişletti.
- Ancak Freudcu yaklaşım, dogmatizm, bilimsel testlerle kanıtlanmamış etkinliği ve mevcut devlet hapishane sistemine (akıl hastaneleri) suç ortaklığı nedeniyle eleştirildi. Ayrıca, kadınların ‘histerik’ olarak patolojileştirilmesi veya Siyahların ırkçılığa direnişinin ‘protesto psikozu’ olarak etiketlenmesi gibi cinsiyetçi, ırkçı ve heteronormatif güç ilişkilerini pekiştirdiği görüldü.
- Thomas Szasz ve ‘Akıl Hastalığı Miti’:
- Psikiyatrinin bu eleştirileri, 1960’lar ve 1970’lerde antipsikiyatri hareketinin yükselişine yol açtı.
- Thomas Szasz, “Akıl Hastalığı Miti” (1960) adlı makalesi ve ardından gelen kitabıyla bu hareketin en etkili figürü oldu.
- Szasz’ın temel argümanı, ‘akıl hastalığının’ bir metafor olduğuydu ve psikiyatrinin zamanla bu metaforu unuttuğunu savunuyordu. Ona göre, eğer bilinen bir nörolojik veya biyolojik anormallik yoksa, ‘zihinsel’ sorun tıbbi bir sorun değil, sadece **’yaşamda bir sorun’**du.
- Szasz, bedensel sağlığın nesnel ve bilimsel olduğunu, ancak akıl hastalığının tanısının psikososyal ve etik yargılara dayandığını iddia ederek psikiyatriyi nesnellikten yoksun olmakla eleştirdi.
- Libertaryen bir düşünür olarak, akıl hastası olduğunu iddia eden kişilerin genellikle kişisel sorumluluktan kaçmak için ‘hasta rolü’ üstlendiğine inanıyordu. Bu görüş, suça karışan akıl hastalarının dahi, soğukkanlılıkla suç işleyenler gibi cezalandırılması gerektiği gibi sonuçlara yol açtı.
- Antipsikiyatrinin Etkisi ve Sınırlılıkları:
- Szasz’ın argümanları, akıl hastanelerinin kapatılmasını hızlandıran önemli bir etki yarattı. Bu kapatma, hem solun zorlaması hem de sağın maliyet düşürme vaadiyle desteklendi.
- Ancak asıl sorun, bu kapatmaların genellikle eski hastaları evsizliğe, hapishanelere veya bakımevlerine yönlendirmesiydi. Bu, hastaları sosyal kontrolden kurtarmak yerine, onları bir hapishane sisteminden diğerine aktardı ve çoğu zaman durumlarını daha da kötüleştirdi.
- Szasz’ın analizi, bedensel normalliğin nesnelliği varsayımına dayanıyordu, ancak kaynaklar bu tür bedensel normallik anlayışlarının da ırkçı, ataerkil ve kapitalist mantıklarla iç içe olduğunu belirtir.
- Yazar, Szasz’ın antipsikiyatri analizinin “patoloji paradigmasının ardındaki mantığı” tamamen benimsediğini ve aslında kapitalizme ve egemen sisteme hizmet ettiğini savunur. Szasz’ın “zihinsel hastalığın bir yanılsama olduğu” fikri, devletin ve sermayenin, yardım sağlamanın kârlılığı artırmadığı durumlarda yardımı reddetmesi için uygun bir söylem sunmuştur.
- Sonuç olarak, antipsikiyatri hareketi önemli eleştiriler getirse de, temel sorunu zihinsel hastalığın varlığını reddetmek veya sadece bireysel istismarlara odaklanmakla kaçırdı. Asıl sorun, kapitalist sistemin nöronormatif mantıklarıydı ve antipsikiyatri, bu derin yapıları sorgulamak yerine, onların gelişimine dolaylı olarak yardımcı oldu.
Kaynak : “Normallik İmparatorluğu” (Empire of Normality) Robert Chapman