Bugün Varım, Yarın Meçhul: Kırılgan Bir Benliğin Ritüeli
Günübirlik Yaşayan Bir İnsan
‘Üç bin yılın hesabını kendine /
Vermeyi bilmeyen her kimse /
Cahil kalır karanlıklar içinde /
Günden güne yaşayıp gitse de.” Bu söz Goethe’nin ünlü sözüdür. Altında ölüm, inkâr, savunma, boşluk ve hatta bir parça narsisistik illüzyon var.
⸻
🎭 GÜNÜBİRLİK YAŞAMAK = “Şimdi”de Donmak
Günübirlik yaşayan biri, geçmişin yükünü taşımaktan ve geleceğin belirsizliğine bakmaktan kaçınır.
Bu kaçınma durumu, psikanalitik olarak şunlara işaret eder:
🔹 1. Disosiyasyon:
Anı yaşamaya değil, anın içinde donmaya benzer. Geçmişin travması ya da geleceğin anlamsızlığıyla başa çıkamayınca birey kendini şimdiki zamanın ritmine mahkûm eder.
“Yarın yokmuş gibi yaşa” — çünkü belki zaten yok.
🔹 2. Yansımalı Hedonizm:
Her güne bir küçük ödül: kahve, ekran, geçici ilişkiler, plansızlık.
Ama bu ödüller aslında sürekli bir iç boşlukla pazarlık hâlinde sunulur.
“Kendime bunu çok görmeyeceğim.” — Çünkü başka hiçbir şeyim yok.
🔹 3. İçsel Nesne Süreksizliği:
Kendi içinde tutarlılık geliştirememiş bir benlik; bir gün çocuk, bir gün yıkıcı yetişkin, bir gün vazgeçmiş bir yaşlı.
⸻
⚫ Paikodinamiğin Tragedyası:
Bu yaşam tarzı, yüzeyde “özgürlük” gibi görünse de aslında çoğu zaman:
• bağlanma korkusu,
• başarısızlık fobisi,
• varoluşsal inkâr barındırır.
Ve bu kişilerin en büyük korkusu genelde şudur:
“Bir yere kök salarsam, bir şeylere geç kalırım.”
Oysa asıl kendine geç kalma hâlidir yaşadığı.