Çağın yaygınlık kazanan, bilgi ve yetenek sahibi yurttaş kavramına en büyük eleştiri Sokrates’ten gelir.

Med Savaşları’ndan sonra Atina’da demokrasi çok gelişir. Bu gelişmenin aşamaları Platon’un Yasalar’ında ve Aristoteles’in Atinalıların Devleti’nde ayrıntılarıyla incelenebilir. Ozanlık kariyerinin zirvesine birkaç on yıl önce çıkan Aiskhylos’un eserlerinde ideal yurttaş geleneklerine bağlı, vatanı için savaşmaya hazır ve dindar bir insan olarak tanımlanır. Kısa süre içinde yasaların ilahî bir güce değil, halkın iradesine göre şekillenmesi gerektiği düşüncesi yaygınlaşır. Bunun üzerine Sophokles’in çok işlediği bir konu olan doğa-yasa, yasa-ahlak ikilemi önem kazanır. Antigone insanların yürürlüğe koyduğu yasalarla, tanrıların tespit ettiği ahlak kuralları arasındaki zıtlaşmayı konu eder. Philoktetes ise topluma ters düşen bireydir ve tragedyada bu özelliği yüzünden yaşadığı zorlukların etik olup olmadığı tartışılır.

Felsefi alanda yeni yaklaşımların sözcülüğünü sofistler üstlenir. Felsefe o zamana kadar doğal olayları açıklamaya çalışırken, bu tarihlerden itibaren yetenekli, bilge yurttaşlar yetiştirmeye ağırlık vermeye başlar. Siyasi açıdan faal, bilgili, yetenek sahibi yurttaşlar da ancak pratik bilgiler verilerek yetiştirilebilir. Bilgelik kavramı, güzel konuşma gibi bazı pratik yeteneklerin kazanımıyla sınırlanır. Yasalar güçlünün menfaatinedir cümlesiyle özetlenebilen bu yaklaşıma göre, siyasette başarılı olmak uğruna ahlaktan uzaklaşmaya razı olunur. Realist Thukydides, Peloponez Savaşı’nı anlatırken, savaşan tarafların başarı yolunda her şey mubahtır yaklaşımını doğal karşılar. Geleneklere daha bağlı olan Ksenophon savaştaki vahşetin, insanlık dışı davranışların ilahî güçler tarafından cezalandırılması gerektiğini ve kendi yorumuna göre çoğu zaman cezalandırıldığını savunur. Hellenika’da (II, 31-32) Atinalıların savaşın yazılı olmayan kurallarını ihlal ettikleri için Spartalılardan ve müttefiklerinden oluşan bir mahkemede yargılandıkları anlatılır. Bu mahkeme, yüzyıllar sonra kurulacak olan Nuremberg gibi savaş suçları mahkemelerinin erken bir örneğidir.

Çağın yaygınlık kazanan, bilgi ve yetenek sahibi yurttaş kavramına en büyük eleştiri Sokrates’ten gelir. Ona göre, ahlaklı olmak birtakım pratik beceriler kazanmaktan daha önemlidir. Onun para karşılığı ders alan öğrencileri değil, arkadaşları, dostları vardır. Onlara birtakım sorular sorarak, yönlendirerek kendilerini tanımalarını sağlamaya çalışır. Kendilerini tanıyan ve doğal ahlak kurallarına uyan arkadaşları öncelikle iyi ve ahlaklı birer yurttaş olurlar. Bilgi edinme ve yaratıcılık daha sonra gelir, kişiye özgüdür ve bireysel çalışmayla kazanılır.

Ari Çokona
Sophokles
Philoktetes
Türkiye İşbankası Yayınları

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir