Kategori: Din

Kaosun Diliyle Öznelliğin Yeniden İnşası

Kaosun Çoğulluğu ve Antik Panteonlar Antik panteonlar, tanrıların ve mitlerin çatışmalı, hiyerarşik olmayan doğasıyla kaotik bir anlatı evreni sunar. Zeus’un kudreti, Prometheus’un isyanı, Dionysos’un coşkusu; bu figürler, tek bir hakikatin değil, çoklu arzuların ve güçlerin kesişimini temsil eder. Deleuze ve Guattari’nin şizoanalizi, bu kaotik çoğulluğu modern öznelliğin parçalanmışlığına bir ayna

OKUMAK İÇİN TIKLA

Tapınak Şövalyeleri ve Modern Bankacılığın Doğuşu

Kredi Mektubunun Öncüsü Tapınak Şövalyeleri’nin hacılar için geliştirdiği “kredi mektubu” sistemi, ortaçağ Avrupası’nda bir devrimdi. Bu sistem, hacıların yollarda nakit taşımadan güvenli bir şekilde seyahat etmesini sağladı: Bir şövalye komutanlığına para yatırılır, karşılığında bir belge alınır ve bu belge başka bir komutanlıkta nakde çevrilirdi. Bu, modern çeklerin ve banka havalelerinin

OKUMAK İÇİN TIKLA

Tanrıların Zaafları ve Ahlaki Üstünlük İddiasının Sorgulanması

Tanrıların İnsani Yüzü Mitolojik tanrılar, insanlığın en derin arzularını, korkularını ve kusurlarını yansıtan aynalar gibidir. Zeus’un durdurulamaz şehveti, Marduk’un savaşçı öfkesi ya da Loki’nin hilekâr kurnazlığı, tanrıların göksel tahtlarında insan doğasının ham halleriyle oturduğunu gösterir. Bu zaaflar, tanrıların kutsal bir mükemmeliyetten uzak olduğunu; aksine, insanın kaotik ruhunun büyütülmüş birer yansıması

OKUMAK İÇİN TIKLA

Göbeklitepe ve Karahantepe: Tarım Toplumunda Din ve İktidarın Kökenleri

Toprağın Çağrısı: Tarımın Toplumsal Devrimi Tarım devrimi, insanlığın yeryüzüyle ilişkisini yeniden tanımladı. Göbeklitepe ve Karahantepe, Anadolu’nun bereketli topraklarında, yaklaşık 12.000 yıl önce, avcı-toplayıcıların tapınaklar inşa ederek yerleşik düzene geçtiği eşsiz alanlar olarak ortaya çıktı. Bu yapılar, tarımın sadece karın doyurmakla kalmayıp, aynı zamanda kolektif anlam arayışını ateşlediğini gösteriyor. İnsanlar, toprağı

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kutsal Yemin ve Çelik: Tapınak Şövalyeleri’nin Yükselişi ve Çelişkileri

Tapınak Şövalyeleri, 12. yüzyılın başında, Haçlı Seferleri’nin çalkantılı sahnesinde doğmuş, yeminli yoksullukla başlayıp Avrupa’nın en güçlü kurumlarından birine dönüşmüş bir örgüttür. Dini bağlılık, askeri disiplin ve ekonomik kudret arasındaki gerilimli dans, onların kimliğini ve mirasını şekillendirmiştir. Kutsal Çağrının Doğuşu Haçlı Seferleri’nin ateşi, 11. yüzyıl sonlarında Avrupa’yı sarmıştı. Kudüs’ün Müslümanlardan geri

OKUMAK İÇİN TIKLA

İlahi Düzen ile İnsan Acısı: Yezidi, Süryani ve Asur Mitolojilerinde Metaforik Anlatılar

Kutsalın Gölgesinde İnsan: Yezidi Mitolojisinin Kozmik Dengesi Yezidi mitolojisi, ilahi düzenin temelinde Tawûsî Melek’in (Tavus Kuşu Melek) varoluşsal bir metafor olarak yer aldığını gösterir. Evrenin yaratılışı, Tanrı’nın mutlak birliğini ve onun yedi melek aracılığıyla dünyayı şekillendirmesini anlatır. Ancak bu düzen, insan acısıyla kesişir; Yezidilerin tarihsel olarak yaşadığı sürgünler, katliamlar ve

OKUMAK İÇİN TIKLA

Mitlerin Psiko-Politik Gücü

Toplumsal Düzenin Görünmez Mimarı Mitler, insanlığın kolektif bilincinde derin kökler salmış anlatılardır; yalnızca hikâye değil, aynı zamanda toplumu şekillendiren birer anlam haritasıdır. Antik Mısır’da firavun-tanrı miti, bu anlatıların en çarpıcı örneklerinden biridir. Firavun, yalnızca bir kral değil, aynı zamanda tanrısal bir varlıktı; Horus’un yeryüzündeki cisimleşmiş hali, Ra’nın oğlu. Bu mit,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Mitlerin Toplumsal Dokusu: Ritüellerin Ötesinde

Mitlerin Toplumsal Harcı Mitler, insan topluluklarının anlam arayışının en eski araçlarından biridir. Toplumsal birliği pekiştiren bu anlatılar, ritüellerle güçlenerek bireyleri ortak bir kimlikte birleştirir. Mısır’da Osiris kültü, ölüm ve yeniden doğuş döngüsünü kutlayarak toplumu korkularıyla yüzleştirirken, Uzakdoğu’daki Taoist ritüeller doğayla uyumun felsefi bir yansımasını sunar. Bu ritüeller, bireyin kaotik evrendeki

OKUMAK İÇİN TIKLA

Zigguratların Simgesel Düzeni ve Modern Megakentlerin Mitolojik Yankıları

Kadim Hiyerarşilerin Taşlaşmış İfadesi Mezopotamya’nın zigguratları, yalnızca mimari yapılar değil, aynı zamanda toplumsal düzenin taşlaşmış sembolleridir. Žižek’in “simgesel düzen” kavramı, toplumu bir arada tutan anlam ağlarını, ideolojik yapıları ve hiyerarşik ilişkileri ifade eder. Zigguratlar, bu bağlamda, tanrılarla insanlar arasında bir köprü olarak tasarlanmış, kutsal ile dünyeviyi hiyerarşik bir düzlemde birleştiren

OKUMAK İÇİN TIKLA

Göbeklitepe ve Karahantepe: Mitolojik Semboller ve Mezopotamya’nın Kültürel Yankıları

Taşlara Kazınan İlk Anlatılar Göbeklitepe ve Karahantepe, Anadolu’nun sessiz ama görkemli tanıklarıdır. MÖ 10.000’lere uzanan bu yapılar, insanlığın yerleşik düzene geçişinden önceki bir çağda, avcı-toplayıcı toplulukların elleriyle yükselttiği tapınaklardır. T biçimli devasa taşlar, yılanlar, akrepler, boğalar ve kuşlarla bezeli kabartmalar, sadece birer süsleme değil, insanlığın doğayla kurduğu ilişkinin ilk mitolojik

OKUMAK İÇİN TIKLA

Göbeklitepe’nin Sembolleri: Derrida’nın Yapısökümüyle Anlamın İzinde

Sembollerin Yazıya DönüşümüGöbeklitepe’nin taşlarına kazınmış hayvan figürleri, soyut işaretler ve geometrik desenler, bir “yazı” ya da gösterge sistemi olarak okunabilir mi? Derrida’nın perspektifinden bakıldığında, bu semboller, sabit bir anlamı dayatan bir dil olmaktan çok, anlamın sürekli ertelendiği ve çoğullaştığı bir göstergeler ağıdır. Yazı, Derrida için, yalnızca kelimelerle sınırlı değildir; herhangi

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sayıların Gölgesinde: 666 ve İnsanlığın Anlam Arayışı

666: Kutsal Kitabın Laneti mi, Evrensel Bir Sembol mü? 666 sayısı, Hıristiyanlığın kutsal metni Vahiy Kitabı’nda “canavarın sayısı” olarak damgalanır ve “şeytan”la özdeşleştirilir. Ancak bu ilişki, evrensel bir kötülük arketipinden mi kaynaklanır, yoksa Hıristiyanlığın tarihsel ve kültürel egemenliğinin bir ürünü müdür? Sayılar, insanlığın anlam yaratma serüveninde her zaman özel bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Göbeklitepe ve Karahantepe: Anadolu’nun İlk Yerleşimleri ve Mezopotamya’nın Kültürel Metinleri

İlk Tapınakların Sessiz Çığlığı Göbeklitepe ve Karahantepe, Anadolu’nun taşlı topraklarında, insanlığın tarih sahnesine çıkışını fısıldayan kadim anıtlar. MÖ 9600-7000 yılları arasında, avcı-toplayıcı toplulukların elleriyle yontulan bu yapılar, yerleşik yaşamın tohumlarını atarken, aynı zamanda ruhsal bir arayışın izlerini taşıyor. Göbeklitepe’nin T biçimli taşları, hayvan figürleri ve soyut sembollerle bezeli yüzeyleri, bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Göbeklitepe ve Karahan Tepe: Dinî Yapıların Etik Labirenti

Göbeklitepe ve Karahan Tepe, insanlığın en eski tapınakları olarak, tarihin derinliklerinden fısıldayan taşlarla dolu birer bilmece. Bu yapılar, yaklaşık 12.000 yıl öncesine uzanan bir geçmişle, tarım devriminin şafağında, insan topluluklarının ruhsal ve toplumsal dönüşümünü yansıtıyor. Dinî yapılar, etik bir çerçeve sunarak toplumu birleştirip hiyerarşiyi meşrulaştırmış mıdır, yoksa eşitlikçi doğayı manipüle

OKUMAK İÇİN TIKLA

Göbeklitepe ve Karahantepe: Erken Toplumlarda Ritüel ve İktidar

Ritüelin Toplumsal Mimariye Yansıması Göbeklitepe ve Karahantepe, Anadolu’nun bereketli topraklarında, insanlığın henüz yerleşik düzene geçmediği bir çağda yükselen taş anıtlarla dolu ritüel merkezleri. MÖ 9600-7000 yılları arasına tarihlenen bu yapılar, avcı-toplayıcı toplulukların karmaşık bir semboller sistemiyle donatılmış mekânlar inşa ettiğini gösteriyor. Foucault’nun “iktidar-bilgi” kavramsallaştırmasından bakıldığında, bu merkezler sadece dini bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

DİN, AHLAK VE İKTİDARIN DİYALEKTİĞİ: TARİHSEL KÖKLERDEN POST-HÜMANİST BİR GELECEĞE

1. AHLAKIN ANTROPOLOJİK TEMELLERİNİ YENİDEN DÜŞÜNMEKa) Nörobilimsel Bulgular Işığında: b) Arkeolojik Kanıtlar: 2. POST-SEKÜLER ÇAĞDA İKTİDARIN YENİ GİZLİ DİLİa) Dijital Teknolojilerin Dönüşümü: b) Küresel Kapitalizm ve Dini Söylem: 3. MANİPÜLASYONA KARŞI ELEŞTİREL PRATİKLERa) Yeni Okuryazarlık Biçimleri: b) Alternatif Toplumsal Örgütlenmeler: METODOLOJİK DERİNLİK: YENİ ARAŞTIRMA PARADİGMALARI GELECEK SENARYOLARI VE ETİK İKİLEMLER

OKUMAK İÇİN TIKLA

En la creencia hindú, ¿por qué Brahma (el dios creador) creó un universo imperfecto o sufriente?

En el hinduismo, Brahma se concibe como la fuerza creadora del universo, pero esta creación presenta una realidad cíclica, compleja y contradictoria, más que una perfección absoluta. La imperfección o el sufrimiento del universo no puede comprenderse solo mediante una observación superficial; está profundamente conectado con los principios fundamentales de

OKUMAK İÇİN TIKLA

Anadolu’nun İlk Yerleşimleri ve Mezopotamya’nın Kültürel Yankıları

Taşların Anlattığı Hikâye Göbeklitepe ve Karahantepe, Anadolu’nun sessiz ama kudretli tanıklarıdır. Milattan önce 10. binyılda, henüz tarımın embriyosu toprağa düşmeden, bu yerleşimler insanlığın ilk anıtsal adımlarını atmıştı. T biçimli dikilitaşlar, yontulmuş hayvan figürleri ve ritüel alanlarıyla bu yapılar, sadece barınak değil, bir anlam arayışının tapınaklarıydı. Mezopotamya’nın erken Neolitik kültürleriyle, Çayönü

OKUMAK İÇİN TIKLA

Din ve İktidarın Diyalektiği: Tarihsel Köklerden Modern Yansımalara

1. Toplumsal Örgütlenmenin Antropolojik Temelleri Erken toplumlarda dinin alternatifsiz görünen rolü aslında insan psikolojisinin derinlerine kök salmıştır: Harappa gibi istisnai örnekler bile aslında “dinsiz” değil, farklı bir kutsallık anlayışına sahipti. Arkeolojik bulgular, bu uygarlığın değişik bir ritüel sistem geliştirdiğini göstermektedir. 2. Meşruiyetin Tarihsel Dönüşümü Weber’in otorite tipleri bağlamında analiz: Ancak

OKUMAK İÇİN TIKLA

Din, Toplum ve Psişenin Çatışmaları: Freud’un Totem ve Tabu Perspektifinde Tarım Devrimi

Psişenin Üç Harekâtı: İd, Ego ve Süperego Sigmund Freud’un psişik evreninde insan, id’in ilkel dürtüleri, ego’nun uzlaştırıcı aklı ve süperego’nun ahlaki baskısı arasında sıkışmış bir varlıktır. İd, dizginsiz arzuların kuyusu; ego, bu arzuları toplumsal gerçeklikle dengeleyen bir akrobat; süperego ise vicdanın ve normların kırbacıdır. Freud’a göre din, süperegonun en güçlü

OKUMAK İÇİN TIKLA