Kategori: George Orwell

Dijital Çağda Gözetim İktidarının Evrimi: Panoptikondan Algorithmik Kontrole

Panoptikonun Dijital Dönüşümü ve Genişleyen Sınırları Foucault’nun 18. yüzyıl hapishane tasarımı olarak tanımladığı panoptikon, günümüzde dijital alanda çok daha karmaşık bir forma büründü. Jeremy Bentham’ın orijinal tasarımında, tek bir gözetleyicinin çok sayıda mahkumu gözlemlemesi esas alınmıştı. Modern dijital panoptikon ise merkezi olmayan, çok katmanlı ve sürekli genişleyen bir yapıya sahip.

OKUMAK İÇİN TIKLA

İnsanlığın Hayalleri: Botticelli’nin Primavera’sı ile Orwell’in 1984’ünün Görsel ve Anlatısal Karşıtlığı

Botticelli’nin Primavera’sı ile Orwell’in 1984’ü, insanlığın en derin özlemlerini ve korkularını yansıtan iki zıt evren sunar. Bir yanda, Rönesans’ın bereketli bahar tasviri, doğanın uyumu ve insanlığın idealize edilmiş bir birliği; diğer yanda, totaliter bir rejimin soğuk, denetleyici dünyası, bireyin ezildiği bir karanlık. Bu eserler, insanın özgürlük, düzen, güzellik ve baskı

OKUMAK İÇİN TIKLA

Groteks Sanatta Gülünçlük ve İğrençlik Üzerine

Sanatta grotesk, hem gülünçlüğü hem de iğrençliği bir araya getirerek insanı rahatsız eden, düşündüren ve sınırları zorlayan bir estetik biçimdir. Bu ikili yapı, yalnızca görsel ya da duygusal bir tepki uyandırmakla kalmaz, aynı zamanda insanın varoluşsal, toplumsal ve bireysel çelişkilerini sorgulamasına olanak tanır. Grotesk, ne salt komedi ne de yalnızca

OKUMAK İÇİN TIKLA

Metaverse ve Arttırılmış Gerçeklik Ütopya mı, Distopya mı?”

Artırılmış gerçeklik (AR) ve metaverse, insanlığın teknolojiyle ilişkisini kökten dönüştürme potansiyeline sahip kavramlar olarak, hem ütopik hem de distopik gelecek vizyonlarını barındırıyor. Bu teknolojilerin vaat ettiklerini felsefi, kuramsal, ütopik, distopik ve provokatif bir çerçevede ele alalım. Felsefi ve Kuramsal Çerçeve Felsefi açıdan, AR ve metaverse, gerçeklik, kimlik, özgürlük ve toplumsallık

OKUMAK İÇİN TIKLA

Büyük Birader ve Panoptikonun Ötesi

Gözetimin Kökenleri George Orwell’in 1984 romanında Büyük Birader, totaliter bir rejimin sembolü olarak her an her yerde varlığını hissettirir. Gözleri, duvarlardaki posterlerden, teleskranlardan ve hatta insanların zihinlerinden hiç eksik olmaz. Bu, bireyin her hareketini, her düşüncesini denetleyen bir otoritenin cisimleşmiş halidir. Michel Foucault’nun panoptikon kavramı ise, Jeremy Bentham’ın hapishane tasarımından

OKUMAK İÇİN TIKLA

Saatleri Ayarlama Enstitüsü: Bürokrasinin Aynasında İktidar, Disiplin ve Toplum

Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü, modern Türkiye’nin toplumsal ve politik dokusunu, bürokrasinin absürt ama bir o kadar da keskin gerçekliği üzerinden ele alan çok katmanlı bir metindir. Roman, bireyin özgürlüğünü kısıtlayan yapıların, disipliner mekanizmaların ve devlet-toplum ilişkilerinin ironik bir portresini çizer. Foucault’nun iktidar ve disiplin kavramları, Orwell’in totaliter distopyaları ve modern

OKUMAK İÇİN TIKLA

İktidarın Gölgesinde Birey: Özgürlük, Teslimiyet ve Foucault’nun Aynasında 1984 ve Winston Smith

İktidarın Her Yerdeki Hâkimiyeti: Foucault’nun Merceği Michel Foucault’nun “iktidar her yerdedir” tezi, bireyin özgür iradesini sorgulayan bir kuramsal bıçaktır. İktidar, yalnızca devlet aygıtlarının (bürokrasi, hukuk, ordu) somut mekanizmalarında değil, aynı zamanda bireyin düşüncelerinde, arzularında ve hatta direnişinde gizlidir. Foucault’ya göre, iktidar bir üst yapı ya da baskıcı bir otorite değil,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Heidegger’in Fırlatılmışlık ve Dasein Kavramları: Endişenin Yıkıcı Etkisi ve İnotantikliğe Sürüklenen Winston

Totaliter Rejim ve Fırlatılmışlık: Heidegger’in ‘fırlatılmışlık’ kavramı, ‘Dasein’’in (insanın varoluşsal varlığının) dünyaya belirli bir bağlamda, kendi seçimi olmaksızın “atılmış” olduğunu ifade eder. Winston Smith, Okyanusya’nın totaliter rejiminde, Parti’nin her düşünceyi, hareketi ve hatta geçmişi kontrol ettiği bir dünyada doğmuştur. Bu, onun ‘fırlatılmışlık’ durumunun politik bir tezahürüdür: Winston, özgürlüğün ve bireyselliğin

OKUMAK İÇİN TIKLA

George Orwell’ın 1984 romanında “2+2=5” dayatması, hakikatin manipüle edilebileceğini gösterir mi? Gerçeklik, iktidar tarafından mı belirlenir?

George Orwell’ın *1984* romanındaki “2+2=5” dogması, hakikatin iktidar söylemi tarafından nasıl yeniden inşa edilebileceğine dair derin bir felsefi soruyu gündeme getirir. Bu ifade, yalnızca totaliter bir rejimin propagandası değil, aynı zamanda epistemolojik gerçeklik, iktidarın hakikat üzerindeki tahakkümü ve bireyin özerk bilinci gibi temel felsefi meseleleri sorgulamamıza yol açar. 1. “2+2=5” ve Hakikatin İnşası: Post-Hakikat Dünyasında Gerçeklik Orwell’ın distopyasında Parti, matematik

OKUMAK İÇİN TIKLA

Does George Orwell’s imposition of “2+2=5” in his novel 1984 show that truth can be manipulated? Is reality determined by power?

The dogma of “2+2=5” in George Orwell’s novel 1984 raises a profound philosophical question about how truth can be reconstructed by the discourse of power. This statement is not only the propaganda of a totalitarian regime, but also leads us to question fundamental philosophical issues such as epistemological reality, the

OKUMAK İÇİN TIKLA

¿La imposición de George Orwell de “2+2=5” en su novela 1984 muestra que la verdad puede ser manipulada? ¿La realidad está determinada por el poder?

El dogma de “2+2=5” en la novela 1984 de George Orwell plantea una profunda pregunta filosófica sobre cómo la verdad puede ser reconstruida por el discurso del poder. Esta afirmación no es sólo propaganda a favor de un régimen totalitario, sino que también nos lleva a cuestionar cuestiones filosóficas fundamentales

OKUMAK İÇİN TIKLA

Zeigt George Orwells Auferlegung von „2+2=5“ in seinem Roman 1984, dass die Wahrheit manipuliert werden kann? Wird die Realität durch Macht bestimmt?

Das Dogma „2+2=5“ in George Orwells Roman 1984 wirft eine tiefgreifende philosophische Frage darüber auf, wie Wahrheit durch den Diskurs der Macht wiederhergestellt werden kann. Diese Aussage ist nicht nur Propaganda für ein totalitäres Regime, sondern führt uns auch dazu, grundlegende philosophische Fragen wie die erkenntnistheoretische Realität, die Herrschaft der

OKUMAK İÇİN TIKLA

L’imposition par George Orwell du « 2+2=5 » dans son roman 1984 montre-t-elle que la vérité peut être manipulée ? La réalité est-elle déterminée par le pouvoir ?

Le dogme « 2+2=5 » dans le roman de George Orwell 1984 soulève une profonde question philosophique sur la manière dont la vérité peut être reconstruite par le discours du pouvoir. Cette affirmation n’est pas seulement une propagande en faveur d’un régime totalitaire, mais nous amène également à questionner des

OKUMAK İÇİN TIKLA

George Orwell’in 1984 adlı distopya romanın karakteri Winston Smith‘in hukuksuzluğa karşı tutumu ve tepkisi

Winston Smith, George Orwell’in 1984 adlı distopya romanında, totaliter bir rejim altında yaşayan ve sistemin hukuksuzluğuna karşı içten içe direnen bir karakterdir. Winston’ın hukuksuzluğa karşı tutumu ve tepkisi, romanın temel temasını oluşturan baskı, özgürlük ve direniş kavramları etrafında şekillenir. İşte Winston Smith’in hukuksuzluğa karşı duruşunun bazı önemli yönleri: 1. İçsel

OKUMAK İÇİN TIKLA

Hafızalardan silinmeyen 15 distopik kitap

Bilindiği gibi ilk kez John Stuart Mill tarafından kullanılan distopya terimi, ütopyanın zıttı olarak “kötü bir yer” anlamına geliyor. 1. Demir Ökçe – Jack London Modern karşı ütopyaların ilki sayılan bu roman, toplumda ve siyasette gelecekte yer alacak değişiklikleri irdeler. Jack London’ın 1907’de yayımlanan Demir Ökçe adlı eseri, modern karşı-ütopyacı

OKUMAK İÇİN TIKLA

Hayvan Çiftliği – George Orwell (sesli kitap)

Hayvan Çiftliği, George Orwell’in mecazi bir dille yazılmış, fabl tarzındaki siyasi hiciv romanı. İlk Yayınlanma Tarihi: 17 Ağustos 1945 Ödüller: Prometheus Şeref Kürsüsü Ödülü, Retro Hugo En İyi Kısa Roman Ödülü George Orwell Hayvan Çiftliği kitabı, yıllardır olduğu gibi bugün de pek çok okulda okutulmaktadır. Kitap, sürükleyici ve mizahi diliyle

OKUMAK İÇİN TIKLA