Kategori: Siyaset Bilimi

Arendt Totaliterlik Tezi 2025 Dijital Kırılganlık Raporu: Arendt’in Totaliter Rejim Kuramı Günümüz Kırılganlıklarını Nasıl Açıklıyor?

Totaliterliğin Temel Mekanizması Totaliter rejimler, toplumun atomize edilmesiyle başlar. Arendt’e göre, bireyler aile, meslek, komşuluk gibi ara katmanlardan koparıldığında yalnızlaşır ve devletin doğrudan nesnesi haline gelir. Bu yalnızlık, kitlelerin ideolojik propagandaya açık hale gelmesini sağlar. Modern toplumlarda sosyal medya platformları, geleneksel bağları zayıflatmakta ve bireyleri algoritmik balonlara hapsetmektedir. Kullanıcılar, benzer

OKUMAK İÇİN TIKLA

Adorno’nun Kültür Endüstrisi Teorisi Sosyal Medya Üzerinden Yeniden Okunuyor

Kültür Endüstrisi Kavramının Temel Unsurları Adorno ve Horkheimer tarafından geliştirilen kültür endüstrisi kavramı, kapitalist üretim ilişkilerinin kültürel alanlara nüfuzunu ifade eder. Bu yaklaşımda, kültürel ürünler standartlaşmış seri üretim nesnelerine dönüşür ve bireylerin eleştirel düşünme kapasitesini köreltir. Kültür endüstrisi, eğlenceyi bir meta haline getirerek tüketim döngüsünü sürdürür; bireyler pasif alıcılar konumuna

OKUMAK İÇİN TIKLA

Otoriter Kişilikten Popülizme: Nazi Almanyası’nın Günümüz Siyasetine Yansımaları

Otoriter Kişiliğin Kökenleri ve Nazi Almanyası Theodor Adorno ve Frankfurt Okulu’nun diğer üyeleri tarafından geliştirilen “otoriter kişilik” kavramı, Nazi Almanyası’nın toplumsal dinamiklerini anlamak için ortaya atılmış bir çerçevedir. 1950’de yayımlanan The Authoritarian Personality adlı eserde, Adorno ve meslektaşları, bireylerin otoriteye körü körüne bağlılık, katı hiyerarşilere yatkınlık ve farklı olanlara karşı

OKUMAK İÇİN TIKLA

Habermas’ın İletişimsel Akıl Kavramı ve Modern Demokratik Katılım

İletişimsel Akıl Kavramının Temelleri Habermas’ın iletişimsel akıl kavramı, bireylerin rasyonel diyalog yoluyla ortak anlayışa ulaşma kapasitesini vurgular. Bu kavram, geleneksel aklın araçsal ve stratejik yönlerinden farklı olarak, bireyler arası iletişimde karşılıklı anlayış ve uzlaşmayı merkeze alır. İletişimsel akıl, dilin normatif gücüne dayanır ve konuşma eylemleri üzerinden toplumsal etkileşimlerin düzenlenmesini öngörür.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Foucault’nun Disiplin Toplumu: Özgürlüğün Kısıtlanma Mekanizmaları

Disiplin Toplumunun Temel İlkeleri Michel Foucault’nun disiplin toplumu kavramı, modern toplumların bireyleri kontrol altına alma ve davranışlarını düzenleme biçimlerini anlamak için geliştirilmiş bir çerçeve sunar. Bu kavram, özellikle Hapishanenin Doğuşu adlı eserinde detaylı bir şekilde ele alınır. Foucault, disiplin toplumunu, bireylerin bedenlerini ve zihinlerini sürekli gözetim, normlaştırma ve düzenleme yoluyla

OKUMAK İÇİN TIKLA

Nietzsche’nin Köle Ahlakı ve Otoriterleşmenin Kökleri

Köle Ahlakının Kökenleri ve Özellikleri Nietzsche’nin köle ahlakı kavramı, bireylerin güçlü karşısında duyduğu korku ve aşağılık hissinin, değer sistemlerinin oluşumunda nasıl bir rol oynadığını açıklar. Bu ahlak, efendi ahlakının aksine, zayıflığı bir erdem olarak yüceltir ve gücü bastırmaya çalışır. Köle ahlakı, bireylerin kendi güçsüzlüklerini telafi etmek için kolektif bir şekilde

OKUMAK İÇİN TIKLA

Lacan’ın Büyük Öteki Kavramı ve Siyasi Otoritenin Sorgulanışı

Kavramın Kökeni ve İşlevi Büyük Öteki, bireyin öznelliğini şekillendiren sembolik düzenin bir temsilidir. Bu düzen, dil, kültür, toplumsal normlar ve kurumlar aracılığıyla işler. Öteki, bireyin kendi arzularını ve kimliğini anlamlandırmak için başvurduğu bir dışsal otorite olarak ortaya çıkar. Bu kavram, siyasi otoritenin birey üzerindeki etkisini anlamada kritik bir rol oynar,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Spinoza’nın Çokluk Kavramıyla Çoğulcu Toplumları Yeniden Düşünmek

Baruch Spinoza’nın “çokluk” (multitude) kavramı, modern felsefenin en özgün ve dönüştürücü fikirlerinden biridir. Bu kavram, birey-toplum ilişkisini anlamak ve yeniden tanımlamak için güçlü bir çerçeve sunar. Özellikle günümüzün çoğulcu toplumlarında, farklı kimliklerin, kültürlerin ve çıkarların bir arada var olduğu karmaşık sosyal yapılar içinde, Spinoza’nın çokluk kavramı, bireylerin özerkliğini korurken kolektif

OKUMAK İÇİN TIKLA

Nietzsche’nin Güç İstenci ve Günümüz Liderlik Anlayışına Etkileri

Güç İstencinin Temel Anlamı Friedrich Nietzsche’nin “güç istenci” (Wille zur Macht) kavramı, onun felsefi düşüncesinin merkezinde yer alır ve bireyin ya da topluluğun kendini gerçekleştirme, varlığını sürdürme ve yaratıcı bir şekilde sınırlarını aşma arzusunu ifade eder. Bu kavram, yalnızca fiziksel ya da siyasi bir hakimiyet arzusunu değil, aynı zamanda bireyin

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sulama Sistemlerinin Siyasi Otorite Üzerindeki Erken Etkileri

Erken Toplumların Su Yönetimi ve İktidarın Temelleri İlk sulama sistemlerinin ortaya çıkışı, tarımsal üretimin artmasıyla toplumsal yapıları dönüştürmüştür. Mezopotamya, İndus Vadisi, Nil Vadisi ve Sarı Nehir gibi bölgelerde, MÖ 4. binyıldan itibaren sulama kanalları, barajlar ve su dağıtım sistemleri geliştirilmiştir. Bu sistemler, tarım arazilerinin verimliliğini artırarak nüfus yoğunluğunu desteklemiş ve

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sosyal Medyanın Siyasi Etkileri Üzerine Adorno’nun Kültür Endüstrisi Eleştirisi

Kültürel Üretimin Standartlaşması ve Sosyal Medya Adorno’nun kültür endüstrisi eleştirisi, kültürel ürünlerin seri üretim mantığıyla standartlaştırıldığını ve bireylerin eleştirel düşünme kapasitesini zayıflattığını öne sürer. Sosyal medya platformları, bu çerçeveye uygun olarak, içerik üretiminde algoritmik filtreler ve popülerlik odaklı mekanizmalar aracılığıyla standartlaşmayı teşvik eder. Kullanıcıların beğeni, paylaşım ve yorum gibi etkileşimleri,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Platon’un Filozof Kral Kavramının Antik Yunan Şehir-Devletleriyle Uyumluluğu

Platon’un Devlet adlı eserinde ortaya koyduğu filozof kral kavramı, ideal bir yönetim biçimi olarak sunulurken, Antik Yunan şehir-devletlerinin sosyo-politik yapılarıyla ne ölçüde örtüştüğü karmaşık bir tartışma konusudur. Bu metin, filozof kral kavramını Antik Yunan’ın tarihsel, toplumsal ve yönetimsel bağlamında değerlendirerek, bu idealin uygulanabilirliğini ve sınırlarını bilimsel bir perspektiften analiz etmektedir.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Nock’un Devlet Eleştirisi: Bireysel Özgürlüğün Sosyal Güçle Dengelenmesi

Devlet ve Hükümet Ayrımı Albert Jay Nock, devlet kavramını hükümetten net biçimde ayırır. Hükümet, bireylerin doğal haklarını korumak üzere sınırlı müdahalelerle işleyen bir mekanizmadır; örneğin, adaleti erişilebilir kılar ve dış tehditlere karşı savunma sağlar. Buna karşılık, devlet, toplumun gücünü sistematik olarak emen bir yapı olarak tanımlanır. Nock’a göre, bu ayrım,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Spinoza’nın Toplumsal Sözleşme Anlayışının Günümüz Demokrasilerine Yansıması

Birey ve Toplum Arasındaki Denge Spinoza’nın toplumsal sözleşme anlayışı, bireyin doğal haklarını devretmesi yoluyla bir topluluğun oluşumunu açıklar. Ona göre, bireyler, kendi güvenliklerini ve refahlarını artırmak için doğal özgürlüklerinin bir kısmını topluma devreder. Ancak, bu devir mutlak bir boyun eğme değil, rasyonel bir anlaşmadır. Günümüz demokrasilerinde bu, vatandaşların özgürlüklerini korurken

OKUMAK İÇİN TIKLA

Hannah Arendt’in Kötülüğün Sıradanlığı Kavramı ve Bireysel Sorumluluğun Yeniden Tanımlanışı

Kötülüğün Sıradanlığı Kavramının Ortaya Çıkışı Hannah Arendt’in “kötülüğün sıradanlığı” kavramı, 20. yüzyılın en tartışmalı etik kavramlarından biri olarak ortaya çıkmıştır. Bu kavram, bireylerin ahlaki sorumluluklarını sorgulamak için yeni bir çerçeve sunar. Arendt, bu fikri Adolf Eichmann’ın yargılanması sırasında geliştirmiştir; Eichmann’ın Nazi rejimindeki suçlara katılımı, onun bilinçli bir kötülük motivasyonundan ziyade

OKUMAK İÇİN TIKLA

Fromm, Özgürlüğün Kaçışı: Günümüz Toplumlarında Otoriter Eğilimlerin Kökenleri

Bireysel Özgürlüğün Yükleri Fromm’un özgürlük anlayışı, bireyin kendi kararlarını alma yetisinden doğan sorumluluğu vurgular. Modern toplumda bireyler, teknolojik gelişmeler, küresel iletişim ağları ve bireyselleşme süreçleriyle daha önce hiç olmadığı kadar özgür görünmektedir. Ancak bu özgürlük, bireyi toplumsal bağlardan kopararak yalnızlık ve belirsizlik hissiyle baş başa bırakabilir. Günümüzde sosyal medya platformları,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Mussolini ve Faşizmin Gelecek Tasarımı: İdeolojik ve Toplumsal Vizyonun Derinlikleri

Devletin Yüceliği ve Kolektif İrade Benito Mussolini’nin faşist ideolojisi, bireyin özerkliğini devletin mutlak otoritesine tabi kılan bir dünya tasavvuruna dayanıyordu. Faşizm, devleti bireylerin üstünde bir varlık olarak konumlandırıyor ve toplumsal düzeni, bireysel çıkarların değil, kolektif bir iradenin ürünü olarak görüyordu. Mussolini, devletin yalnızca bir yönetim aygıtı değil, aynı zamanda bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Büyük Öteki ve Modern Devletin Meşruiyet Arayışı

Ötekinin Tanımlayıcı Gücü Lacan’ın “büyük Öteki” kavramı, bireyin kimliğini ve toplumsal düzenini anlamlandırdığı sembolik bir otoriteyi ifade eder. Bu kavram, dil, kültür, hukuk ve toplumsal normlar gibi bireylerin öznelliğini şekillendiren yapıların toplamını kapsar. Modern devletler, meşruiyetlerini büyük ölçüde bu sembolik düzen üzerinden inşa eder. Devlet, bireylerin kolektif kimliğini düzenleyen bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kierkegaard’ın Kalabalık Eleştirisi ve Modern Popülizmin Birey Üzerindeki Etkisi

Bireysel Özgürlüğün Toplumsal Basınç Karşısındaki Çatışması Kierkegaard’ın “kalabalık” kavramı, bireyin kendi varoluşsal özgürlüğünü inşa etme çabalarının, toplumsal normlar ve kolektif beklentiler karşısında nasıl erozyona uğradığını ele alır. Kalabalık, bireylerin kendilerini bağımsız bir özne olarak tanımlama yeteneklerini bastıran, amorf bir kitle olarak tanımlanır. Bu, modern popülizmde, bireylerin kimliklerini ve karar alma

OKUMAK İÇİN TIKLA

Foucault’nun Biyogüç Kavramı: Modern Devletin Birey Kontrolü Üzerindeki Etkisi

Biyogücün Ortaya Çıkışı ve Kavramsal Temelleri Biyogüç, modern devletlerin bireylerin yaşamını düzenleme ve kontrol etme biçimini ifade eden bir kavram olarak, 18. yüzyıldan itibaren belirginleşen bir yönetim paradigmasını tanımlar. Bu dönemde, devletlerin yalnızca toprak ve hukuk üzerinde egemenlik kurmakla yetinmediği, aynı zamanda bireylerin bedenleri, sağlıkları ve yaşam süreçleri üzerinde sistematik

OKUMAK İÇİN TIKLA