Kategori: Sosyoloji

İbn Haldun’un Asabiyet Teorisi ve Modern Ulus-Devletlerin Çöküş Dinamikleri

İbn Haldun’un asabiyet teorisi, toplumu bir arada tutan bağların doğasını anlamak için güçlü bir çerçeve sunar. 14. yüzyıl düşünürünün bu kavramı, modern ulus-devletlerin çöküş dinamiklerini açıklamak için ne ölçüde kullanılabilir? Bu soru, tarihsel süreçlerden günümüzün karmaşık yapılarına uzanan bir sorgulamayı gerektirir. Asabiyet, bir topluluğun dayanışma ruhunu, ortak çıkarlarını ve kolektif

OKUMAK İÇİN TIKLA

Dijital Yalanın Yükselişi

Gerçeğin Kırılganlığı TikTok gibi platformlarda Nazi imajlarının yayılması, yalnızca bir içerik akışı değil, aynı zamanda insan algısının ne kadar kolay yönlendirilebileceğinin bir göstergesidir. Goebbels’in “Büyük yalan” taktiği, kitlelerin zihnini şekillendirmek için basit ama etkili bir ilkeye dayanır: Bir yalan ne kadar abartılı ve sık tekrarlanırsa, o kadar inandırıcı hale gelir.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Varlığın Dengesiz Yükü: Ekonomik Eşitsizlik ve Anlam Arayışı

Ekonomik eşitsizlik, insanlığın varoluşsal anlam arayışını derinden etkileyen bir olgu olarak tarih boyunca farklı yüzleriyle kendini göstermiştir. Maddi refah, bireylerin ve toplulukların yaşamlarını sürdürme biçimlerini şekillendirirken, aynı zamanda insanın kendisini, dünyayı ve evrendeki yerini sorgulama süreçlerini de dönüştürür. Bu metin, ekonomik eşitsizliğin insan bilincine, topluma ve bireyin içsel yolculuğuna etkilerini

OKUMAK İÇİN TIKLA

Teknoloji, Ahlak ve İktidarın Post-Dijital Düğümleri

İnsan-Makine Sınırlarının Bulanıklaşması Post-dijital çağ, teknolojinin yalnızca bir araç olmaktan çıkıp insan varoluşunun dokusuna işlediği bir dönemi işaret eder. Donna Haraway’in siborg teorisi, bu bağlamda güçlü bir çerçeve sunar: İnsan ile makine arasındaki sınırların erimesi, yalnızca biyolojik ya da teknik bir mesele değil, aynı zamanda bireyin öznelliğini, toplumsallığını ve ahlaki

OKUMAK İÇİN TIKLA

Dijital Kabileler ve Online Cemaatler Üzerine Bir İnceleme

Bağlantının Yeni Yüzü İnternetin yaygınlaşmasıyla insanlar, fiziksel sınırları aşan yeni topluluklar oluşturdu. Dijital kabileler ve online cemaatler, bireylerin ortak ilgi alanları, değerler ya da kimlikler etrafında bir araya geldiği sanal alanlar olarak ortaya çıktı. Bu topluluklar, bir zamanlar köy meydanlarında ya da mahalle kahvelerinde şekillenen dayanışmanın modern bir yansıması gibi

OKUMAK İÇİN TIKLA

Göçebe Zihin ve Kentsel Yersizlik – Bölüm 3

Daha önce yazdığım yersizlik ve psikodinamik üzerine yazımı başka açılardan ele alarak başka boyutlarını açıklamaya çalışacağaım. Modern bireyin mekânsal olmayan ama içsel yersizliğini, belirsizlikle baş etme stratejilerini ve psiko-coğrafi bir çözülmeyi anlamaya çalışacağım. Bölüm 1 : https://www.insanokur.org/kiralik-dairelere-sikistirilan-insan-modern-yersizligin-psikodinamigi-bolum-1/ Bölüm 2 : https://www.insanokur.org/yerlesmenin-ruhsal-hakki-bolum-2/ – Modern bireyin ruhsal mekân kaybı üzerine bir deneme

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yok Etme ve Yok Olma Arasında Amok Koşucusu: İnsanlığın Trajik Serüveni

Kendi Sonuna Doğru Koşanlar İnsan, varoluşunun özünde bir çelişki taşır: yaratma dürtüsüyle yok etme arzusu, birbiriyle iç içe geçmiş iki ip gibi ruhunu sarar. Amok koşucusu, Malezya’nın eski kabilelerinde, kontrolsüz bir öfkeyle çevresine zarar veren ve sonunda kendi sonunu getiren bir figür olarak anlatılır. Bu figür, modern insanın trajedisini de

OKUMAK İÇİN TIKLA

Homo Sapiens Sapiens Kabus mu Düş mü Görüyor?

Homo sapiens sapiens’in medeniyeti, bir düş mü, yoksa kabus mu? Bu soru, insanlığın varoluşsal sahnesinde yankılanan bir çığlık gibidir. Slavoj Žižek ve Jorge Luis Borges’in perspektiflerinden bakıldığında, medeniyet bir illüzyon olarak belirebilir; ancak bu illüzyon, ne salt bir serap ne de yalnızca bir gerçekliktir. Žižek’in ideoloji eleştirisi ve Borges’in labirentvari

OKUMAK İÇİN TIKLA

Özgürleşme Pratikleri : Geçmişten Günümüze.

Özgürleşmek artık Mümkün mü ? “Özgürleşmek” derken artık Jung’un ya da Fromm’un zamanındaki gibi içe dönüp kendi özümü bulayım demek yetmiyor. Çünkü sistem değişti. Bugün mesele sadece “ben kimim?” değil — aynı zamanda: “Bu sistemde kendim olarak var olabilir miyim?” O hâlde sorunu seninle birlikte şöyle açalım: 🔓 Eskiden Özgürleşme

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sanal Yaratımın Arzu Makineleri: Deleuze’ün Gözünden Sanal Gerçeklik ve Metaverse

Kaostan Düzen: Mitolojik Yaratımın Dijital Yankısı Mezopotamya’nın Enuma Eliş destanı, kaosun tanrısal bir iradeyle düzene dönüştüğü bir yaratım hikâyesidir. Tiamat’ın parçalanması, evrenin kuruluşuna yol açar; bu, insanlığın en eski anlatılarından biridir. Sanal gerçeklik (VR) ve metaverse, bu mitolojik yaratımı dijital bir zeminde yeniden sahneye koyar. Kullanıcı, kodlanmış bir boşlukta kendi

OKUMAK İÇİN TIKLA

Hititlerin Sofrasından Modern Tüketime: Bolluğun Çelişkileri

Bolluğun Töreni Hititlerin yemek ritüelleri, tanrılara adanmış şölenlerle doluydu. Tapınaklarda sunulan etler, tahıllar ve şaraplar, sadece karın doyurmaz, aynı zamanda toplumsal hiyerarşiyi ve ilahi düzeni pekiştirirdi. Bu aşırı bolluk, bir tür kutsal tüketim ayiniydi; tanrıların lütfunu garantilemek için sofralar taşar, artıklar bereketin kanıtı sayılırdı. Ancak bu ritüeller, modern tüketim toplumunun

OKUMAK İÇİN TIKLA

Mülteci Sorumluluğu: Tarihsel Adaletin Çağrısı

Geçmişin Yükleri Bir toplumun mültecilere karşı sorumluluğu, tarihsel eylemlerinin izleriyle başlar. Sömürgecilik, toprakların talan edilmesi, kültürlerin ezilmesi ve zenginliklerin yağmalanması demekti. Avrupa’nın Afrika ve Asya’daki sömürge maceraları, milyonları yerinden etti, toplumsal yapıları çökertti. Bugün mülteci akınlarının kökeninde, bu tarihsel adaletsizliklerin yankıları var. Bir toplum, geçmişte zenginlik biriktirirken başkalarını yoksullaştırdıysa, o

OKUMAK İÇİN TIKLA

Şeffaflık Toplumunun Çelişkileri

Görünürlüğün Vaadi Şeffaflık toplumu, bireylerin ve kurumların her hareketinin, düşüncesinin ve eyleminin görünür olduğu bir düzen olarak sunulur. Bu, bir iyilik vaadiyle pazarlanır: daha açık bir dünya, daha dürüst ilişkiler, daha az gizem ve daha çok güven. Ancak bu vaat, bireyleri bir yanılsamaya sürükler; görünürlüğün özgürleştirici olmaktan çok, bir denetim

OKUMAK İÇİN TIKLA

Tanrısal Bilincin Yeni Vaadi: Teknolojik Mitler ve İdeolojik Fantazi

Teknolojinin Mitolojik Yankıları Yapay zeka ve transhümanizm, insanlığın kadim mitleriyle iç içe geçmiş modern destanlar olarak beliriyor. Mısır mitolojisindeki Osiris’in parçalanmış bedeninin yeniden birleşmesi ya da Hint felsefesindeki samsara döngüsü, günümüzde Neuralink gibi projelerde yeniden hayat buluyor. Bu teknolojiler, yalnızca bilimsel yenilikler değil, aynı zamanda insanlığın ölümsüzlük ve mutlak bilgi

OKUMAK İÇİN TIKLA

Anadolu’nun İlk Yerleşimleri ve Mezopotamya ile Kesişen Kökler

Taşların Anlatısı Göbeklitepe ve Karahantepe, Anadolu’nun bilinen en eski yerleşimlerinden, insanlığın anlam arayışının taşlara kazındığı yerler. MÖ 9600-7000 aralığında yükselen bu yapılar, tapınak mı, toplanma alanı mı, yoksa başka bir şey mi sorusunu doğuruyor. Çatalhöyük’ün (MÖ 7500-5700) anıtsal yapılarının olmaması, hiyerarşinin ve dinin ayrışmadığı bir toplumu mu işaret ediyor? Yoksa

OKUMAK İÇİN TIKLA

Japon Mitolojisi ve Toplumsal Düzen Arayışı

Japon mitolojisi ve masalları, doğa, insan ve evren arasındaki ilişkiyi anlamlandırma çabasıyla şekillenmiş, toplumsal düzen arayışını yansıtan derin anlatılar sunar. Bu anlatılar, ideal bir dünyanın hayalini kurarken, aynı zamanda insan varoluşunun geçiciliği ve kırılganlığı üzerine düşünmeye davet eder. Şinto inancının doğayla uyum vurgusu, Japon toplumunun tarih boyunca çevresel ve toplumsal

OKUMAK İÇİN TIKLA