Devrim Provaları / Paris 1968, Şili 1972, Portekiz 1974, İran 1979, Polonya 1981 – Colin Barker

?Devrim Provaları?, işçi sınıfının devrim niteliğindeki beş büyük deneyimine odaklanıyor. Bunlar, 1968 Mayısında ve Haziran başlarında Fransa?yı saran grev dalgası; 1972 ve 1973?te Şili?de Allende yönetimi altındaki işçi hareketi; 1974-1975 Portekiz Devrimi; 1979 İran Devrimi ve 1980-1981 yıllarında Polonya?da ortaya çıkan Dayanışma hareketi. Bu mücadelelerin ortak yönleri, bağımsız bir işçi sınıfı eylemliliğine ve örgütlenmesine sahip olmaları. Kitabın ilgi çeken yanlarından biri, her biri dünyanın her yerindeki sosyalistler için büyük birer ilham kaynağı haline gelen bu mücadelelerin başarıya ulaşamama nedenlerini ve bu deneyimlerden çıkarılabilecek dersleri gözler önüne sermesidir diyebiliriz. Kitaptaki örnek mücadeleler, Ian Birchall, Mike Gonzalez, Peter Robinson, Elaheh Rotsami-Povery ve Colin Barker tarafından kaleme alınmış.

“Bu kitapta, işçi sınıfının son yarım yüzyılda ortaya koyduğu büyük mücadelelerden en önemlileri ele alınıyor.
Fransa 1968: Milyonlarca işçiyi kucaklayan genel grev ve fabrika işgalleri? Şili 1972: Halk Cephesi hükümetini savunan işçiler işçi konseyleri kurdular ve üretim üzerinde denetim talep ettiler? Portekiz 1974-75: Karacı subaylar, diktatör Caetano’yu devirdi ve 18 aydır süren halk kabarışının önünü açtı. İran 1979: Baskıcı Şah rejimi devrildi ve işçiler bağımsız konseyler (şûralar) kurdular… 1980?1981 arasında Polonya?daki Dayanışma hareketi işçi sınıfı yaratıcılığını ve demokrasisini ortaya koydu. Bu mücadeleler nihai hedeflerine ulaşamadı, ama her biri, sosyalizm mücadelesi için önemli dersler sağlayan “devrim provaları” olarak toplumsal değişimin motor gücünün işçi sınıfı olduğunu pratikte ortaya koydu. Yeni mücadeleler için zengin dersler içeren bu mücadeleler, esin ve cesaret kaynağı olmaya devam ediyor.” Tanıtım Yazısı

Viva la revolution! – Sadık Usta
(01/10/2010 tarihli Radikal Kitap Eki)

Günümüzün genç kuşağı için Fransa 68?i veya 73 Şili?si ne anlam ifade ediyor? Ya da 79 İran?ı, 74 Portekiz?i veya 1981 Polonya?sı? Belki hiçbir şey, ama bu ülkelerde birçoğumuzun daha gün gibi hatırdığı büyük devrimci atılımlar gerçekleşmişti. Yıllarca bu ülkelerde ne olup bittiğini merak etmiş ve gelişmeleri eksik bilgilerimizle yorumlamaya çalışmıştık. O günlerde bu ülkeler hakkında ihtiyaç duyduğumuz gerçek bilgilere ulaşamıyorduk; bize ulaşanlarsa kulaktan dolma ve yüzeyseldi. Hâlâ ilgili olanlara bir müjde verelim! Devrim Provaları, Fransa, Şili, Portekiz, İran ve Polonya?nın söz konusu tarihsel dönemeçlerini inceleyen siyasi-tarihsel makaleleri bir araya getirmiş.
20. yüzyıl bir anlamda devrimler çağıdır. O çağda gezegenimizin bu devrimci dalgadan nasibini almamış herhangi bir köşesine rastlamak mümkün değildir. Ancak geçen yüzyılın son çeyreğindeki beş devrimci fırsat ve deneyim bir başka özellik taşıyor: Fransa?yı biraz işin dışında tutarsak; diğer devrimci atılımların tamamında bir parça da Türkiye var. Portekiz, Şili, İran ve Polonya… Hepsi de ezilen dünya saflarında yer alan, ama nisbeten gelişmiş ülkelerdir.
Bu devrimci atılımların birçok açıdan birbirinden farklı olmaları beklenir, ancak bunların ortak yanları farklılıklarına ağır basıyor. İncelemelerin de ortaya koyduğu gibi bu ülkelerde ?devrim mi, reform mu? tartışması, bütün atılımların ortak sorunu ve kaderi olmuş. Her ülkenin güçlü bir komünist partisi var, ancak bunların varlığı çoğunlukla bir avantaj yaratmıyor. Bu ülkeler ?bağımsız? güçlü işçi hareketlerine sahipler; hatta birkaçında 1917?de Rusya?da tanık olunan ?sovyetler/şurâlar? da kurulabiliyor.
Her ülke devrim ve reform sorununa kendi açısından yanıt vermiş, ama bu ikilem Şili ve İran?da görüldüğü gibi bazıları açısından felaketle sonuçlanmış.
Tabii ki 20. yüzyılın son çeyreğindeki devrim deneyimleri bunlarla sınırlı değil; Vietnam, Nikaragua, Zimbabve, Angola ve diğer Afrika ülkeleri de var. Ama kitabı derleyen Colin Barker, bu ülkeleri inceleyen makaleleri neden kitaba almadıklarını şöyle açıklıyor: ?Yakın zamanda Vietnam?da; eski Portekiz sömürgeleri Mozambik, Gine ve Angola?da; Nikaragua?da, Filipinler?de ve daha pek çok yerde yaşanan diğer önemli halk devrimlerini burada el almayacağız. Çünkü mücadeleler, aşırı baskıcı rejimlere karşı yürütülen kapsamlı devrimci hareketler olmakla birlikte, kitabımızın konusunu oluşturan deneyimlerde karşımıza çıkan ölçekte bağımsız bir işçi sınıfı eylemliliğine ve örgütlenmesine sahip değildi.

Eşi görülmemiş bir hareket
Fransa 1968: kitaptan öğreniyoruz ki 68 hareketi Fransa?da, güçlü bir işçi greviyle patlak vermiş. İddia edildiği gibi gençlik hareketi, ?savaşma, seviş? sloganıyla sokağa dökülmemiş. Yazar Ian Birchall?ın da belirttiği gibi Fransa?da ?insanlık tarihinin en büyük grevi? gerçekleşiyor. 9 milyon işçi sadece greve gitmekle kalmıyor, aynı zamanda işyerlerini de işgal ederek mevcut mülkiyet ilişkilerine meydan okuyor. Grevler, işgaller ve gösteriler öyle bir boyut kazanıyor ki Fransa?nın efsanevi komutanı ve devlet başkanı De Gaulle koltuğunu terk etme noktasına geliyor.
1973 Şili deneyimi ise başlı başına bir direniş efsanesidir. Elinde makineli tüfeğiyle başkanlık sarayının kapısında darbecilere karşı direnen Allende?nin resmi hâlâ belleklerdedir. Sosyalist saflarda derin bir tartışmanın konusudur Allende deneyimi. Bir bakıma iktidarın seçimle ele geçirilemeyeceği savı, Allende?nin yıkılışıyla kanıtlanmıştır. Bu konu açık olmakla birlikte, Şili?de gerçek anlamda nelerin olup bittiğini birçoğumuz açısından muammadır. İşte Devrim Provaları bu muammayı gidermek için yayımlanmış.
Allende kimdir, Halk Cephesi nasıl oluştu, Komünist Partisi?nin ve diğer sosyalist hareketlerin gelişmelerdeki rolü neydi? İktidara nasıl gelindi ve karşıdevrim nasıl galebe çalabildi? Bütün bu soruların yanıtları Mike Gonzales?in incelemesinde bulunuyor. Makalenin ilk anda incelemediğini ve dolayısıyla eksik bıraktığını düşündüğünüz karşıdevrim cephesi ise bilerek es geçilmiş. Çünkü makalenin, dolayısıyla kitabın yazılma amacı söz konusu devrim provalarını, devrimci örgütlerin, daha doğrusu ?işçi örgütleri? açısından incelemek. Bir yönüyle iç hesaplaşma; ama incelemeler teorik tartışmalara boğulmamış; tersine devrimci süreç bir hikâye tarzında anlatılıyor.
En ilginç devrim provası Portekiz?de yaşanmış. Hem Türkiye?de çok az biliniyor, hem de şaşırtıcı ama gerçek, Türkiye?ye has birçok özellik taşıyor. 1974 Portekiz ?provasanın? merkezinde ordu var. Peter Robinson?un incelemesi, ünlü diktatör Salazar?ın ölümünden sonraki süreci ele alıyor. Ordudaki ?Silahlı Kuvvetler Hareketi?nin oluşması, solcu darbe girişimleri, halk-asker birlikteliği vs. Hepsi 1960 Türkiye?sini anımsatıyor. 50. yıldönümünde yeniden tartışılan 27 Mayıs?a çok benziyor, Portekiz?deki devrimci süreç. Portekiz 1974-75 başlıklı inceleme, bir ?burjuva? ordusunun beş on yıl içinde nasıl devrimci bir hareketin çekirdeği haline dönüştüğünün hikâyesidir. Bu açıdan Portekiz Venzuella?ya da benzetilebilir. İncelemenin kendisi veya bizim yaptığımız benzetmelerin hepsi de tartışılabilir, ancak Türkiyeli okurun bu kitaptan çok şey edineceği muhakkaktır.
Polonya deneyimi ise bir başka açıdan ilginçtir. Bize hem Soğuk Savaş döneminin fay hattı üzerindeki bir ülkenin toplumsal yapısını anlatıyor, hem de Dayanışma gibi tarihte eşi benzeri görülmemiş ve milyonlarca işçiyi kucaklamış bir sendikal hareketin, nasıl ortaya çıktığını gözler önüne seriyor. Doğu Avrupa ülkelerinin niteliği sol saflarda ezeli bir tartışmanın konusudur. Diğerlerinde olduğu gibi bu inceleme de soruna taraflı yaklaşmakla birlikte gene de önemli veriler sunuyor. Devlet-halk ilişkisi, parti-işçi sınıfı ilişkisi; Dayanışma Sendikası-Katolik Kilisesi ilişkisi; sosyalist muhaliflerle Dayanışma Sendikası?nın ilişkisi vs…
Okur ayrıntılara boğulmadan iç tartışmalara, birliklere ve ayırılıklara; ikili iktadarın nasıl oluştuğuna ve en sonunda da Jaruzelki?nin darbesine giden sürece dair bilgiler ediniyor.
Kitabın en son makalesinin konusunu ise İran oluşturuyor. İran?daki 1979 devrimi, bir parça da olsa her solcu ve anti-emperyalistin göğsünü kabartmıştır. İran?da ?baldırı çıplaklar?, dünyada büyük bir nefret kazanmış bir rejimi, Şah rejimini ve onunla birlikte ünlü gizli polis teşkilatı SAVAK?ı, tarihin çöplüğüne göndermiştir. Devrime mollaların yanı sıra laik solcu güçler de katılmışlardı. Devrim başlangıçta her iki toplumsal gücün ortak eseridir. Ancak bu ?prova? çok kısa bir süre içinde sol açısından büyük bir felakete dönüşecektir. İktidarını solcularla paylaşmak istemeyen molla rejimi, laik güçleri tümden tasfiye etmiştir. Sadece sol güçler tasfiye olmamış onunla birlikte güçlü işçi sınıfı hareketi de. İslami ideoloji giderek, bütün topluma zorla giydirilen bir deli gömleği olmuş ve İran, şeriatla yönetilen bir İslam Cumhuriyet?ine dönüştürülmüştür. Şili?nin yanı sıra İran, sol açısından en trajik deneyimlerin başında gelmektedir. Bu açıdan her iki ülke, Türkiyeli okura ve sol siyasetçiye önemli dersler sunmaktadırlar.
Kitap bize, sadece devrim provalarının hikâyesini anlatmıyor, aynı zamanda hem söz konusu ülkeler hakkındaki eksik bilgilerimizi tamamlıyor hem de devrim teorisi açısından önemli saptamalarda bulunuyor. Tek eleştiri: yazarların yer yer ?ahkam kesmek? gibi algılanabilecek ?sosyalist? yorumlarıyla karşılaşıyorsunuz. Eğer bu öznel değerlendirmeleri bir kenara bırakabilirsek, kitap birçok açıdan zihin açıcı değerlendirmeler sunuyor.

Kitabın Künyesi
Devrim Provaları
Orijinal Ad: Revolutionary Rehearsals
Paris 1968, Şili 1972, Portekiz 1974, İran 1979, Polonya 1981
Colin Barker
Çeviri: Umut Haskan, İrem Yılmaz
Düzeltme: Mehmet Tayak
Yayın Yönetmeni: Hayri Erdoğan
Kapak Tasarım: Savaş Çekiç
İç Tasarım: Savaş Çekiç
Sayfa Düzeni: Gönül Göner
Baskı: 1. Baskı, Mayıs 2010, İstanbul
Sayfa Sayısı: 320

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir