ERICH FROMM: Kendilerini Kurtarıcı Sayanların Umudu
İnanç, umut ve bu dünyasal diriliş, klasik anlatımlarını, peygamberlerin mesihçi öngörülerinde bulmuşlardır. Onlar, Yunan tragedyasındaki koro ya da bir Kassandra gibi geleceği önceden haber vermezler; şimdiki zamanda varolan gerçekliği kamuoyunun ve yetkililerin gözbağı olmaksızın görürler. Peygamber olmak isteğinde değillerdir, ama hangi olasılıkları gördüklerini söylemek ve insanlara seçenekleri göstermek, onları uyarmak için kendi bilinçlerinin — “bilgili akıllarının” — sesini dile getirmek zorunda görürler kendilerini. Yapmayı amaç edindikleri tek şey budur. Onların uyarısını ciddiye almak ve gidişlerini değiştirmek ya da kulak vermemek — ve de acı çekmek insanlara, onları dinleyenlere kalmış bir şeydir. Peygambersi konuşma, her zaman için seçenekler, seçişler ve özgürlük dilidir; “ne olursa olsun” anlamında kararlılık dili değildir asla. Peygambersi seçenekçiliğin en kısa anlatımı, Tevrat’ta, Pentateuch’un beşinci kitabındaki ikinci Musa yorumunda dile getirilmiştir: “Bugün senin önüne yaşamı ve ölümü koydum, sen yaşamı seçtin!”
Peygamber yazınında, mesihçi görüş, “varolan ya da halen orada bulunan” ile, “olacak olan ve henüz olmamış bulunan”11 arasındaki gerilime dayanmaktadır. Peygambercilik sonrası dönemde, mesihçilik fikrinin anlamında bir değişiklik meydana geldi ve bu ilk kez, İÖ 164 yıllarında Danyel’in kitabında, ayrıca da Tevrat’a dahil edilmemiş bulunan ve doğruluğuna inanılmayan Kutsal Kitap yazınında yansıdı. Bu yazında, peygamberlerin “yatay” tarihsel fikrine karşıt olarak “dikey”12 kurtuluş fikri işlenmiştir. Burada daha çok 10 You Shall Be as Gods (Tanrılar Gibi Olacaksınız) adlı kitabımda (New York: Holt, Rinehart and Winston, 1967), peygambersi seçenekçiliğin yapısını geniş’ ölçüde ele aldım.
Ayrıca aynı kitapta özgün seçenekçi mesihçilikle zıtlık oluşturan Musevi mesihçi düşüncesindeki, her şeyin Tanrı tarafından bildirildiğini kabul etme eğilimini inceledim.
bireyin dönüşmesine ve özellikle de tarihin, kıyametin kopmasıyla kendini gösterecek feci sonuna ağırlık verilmiştir. Tanrıdan aktarıldığı öne sürülen bu görüş, seçenekler değil kehanetler, özgürlük değil gerekircilik içermektedir.
Daha sonraki Talmud ya da İbrani geleneğinde o ilk peygam-berci seçenekçi görüş egemendi. Erken Hıristiyan düşüncesindeyse, — bir kurum olarak Kilisenin genellikle edilgin bir bekleme durumuna çekilmesine karşın— daha çok, mesihçi düşüncenin, Tanrıdan aktarıldığı kabul edilen şeklinin büyük etkisi görülmüştür.
Ama gene de “İkinci Geliş” kavrarm’nda, peygamberci kavram canlı kaldı ve Hıristiyanlık inancının peygamberci yorumu, anlatımını tekrar tekrar devrimci ve “heretik” (muhalif) mezheplerde buldu; bugün, çeşitli Katolik-olmayan nitelemelerin yanı sıra Roma Katolik Kilisesindeki köktenci kanat, peygamberci ilkeye, bu ilkenin seçenekçiliğine ve ayrıca tinsel amaçların siyasal ve toplumsal süreçlere uygulanması gerektiği anlayışına çok belirgin bir dönüşün yapıldığını göstermektedir. Kilisenin dışında, özgün Marx’ci toplumculuk, mesihçi bakışın dinsel olmayan dildeki en önemli anlatımını oluşturdu, ancak bu görüş, Mars’ın komünistlerçe çarpıtılmasıyla kokuşturuldu ve yok edildi. Son yıllarda, Marx’cihktaki mesihçi öge, birçok toplumcu insancılarda, özellikle de Yugoslavya, Polonya, Çekoslovakya ve Macaristan’da sesini duyurmaya başladı. Marx’cilarla Hıristiyanlar, ortak bir mesihçi geleneğe dayalı dünya çapında bir görüş alış-verişine giriştiler.
Ernst Bloch, Das Prinzip Hoffnung (Umut İlkesi) adlı yapıtında, Marx’ci düşüncedeki peygamberci umut ilkesini herkesten iyi dile getirdi. Erich Fromm tarafından derlenen Symposium on Socialist Humanism (Toplumcu İnsancılık Sempozyumu) adlı kitaba (New York: Doubleday, 1965) çok sayıda çağdaş insancı-toplumcu yazar katkıda bulundu.
Ayrıca bkz. Yugoslav gazetesi Praxis’in İngilizce baskısıyla, G. Nenning’in yönetiminde Forum tarafından yayımlanan ve Hıristiyan İnsancılarla Hıristiyan olmayan İnsancılar arasında bir karşılıklı konuşma içeren uluslararası Dialogue dergisi.
Marx’in, toplumculuğun kaçınılmaz olduğunu söyleyen gerekirci bir tarih görüşüne sahip olduğu yolundaki yaygın varsayım, bence doğru değildir. Gerekircilik izlenimi, Marx’in, kökleri, çoğu kez çözümlemeci ve bilimsel biçemiyle iç içe olan propagandacı, öğüt verici biçemindeki bazı kurallarından kaynaklanmak-
ERICH FROMM
UMUT DEVRİMİ
Payel Yayınları
Çeviren: Şemsa Yeğin



