Yaptığı her şey olağanüstü geliyordu ona, ama aynı zamanda, akıl almaz yenilik sağanağından dolayı olağanüstü acemi; hatta katlanılması güç, geçmişte kendi yerini bulmaktan yoksun, soy zincirini kesen, dünyanın o zamana dek en azından sezilebilen müziğini ilk kez en derin kaynağından söküp atan şeyler, olarak da geliyor. Bazen küstahlığa kapılıp, kendisinden daha çok dünya için kaygılanıyor.
O, kendini bir tutukevine teslim edebilirdi. Bir tutuklu olarak ö l m e k – bu yaşamın bir amacı olabilirdi. A m a parmaklıklı bir kafesin içindeydi. Dünyanın gürültü patırtısı parmaklıkların arasından içeri akıyordu, sanki evmiş gibi vurdumduymaz ve zorbaca; tutuklu gerçekte özgürdü, her şeye katılabilirdi, dışarda olan biten hiçbir şeyi kaçırmıyordu, hatta kafesten çıkabilirdi, her şeyden önce parmaklıklar birbirinden metrelerce uzaktaydı, yani tutuklanmış bile değildi.
Öyle bir duygu var ki içinde, salt yaşıyor olması kendi yolunu tıkıyor. Ama yine bu engellemeden, yaşamakta olduğu kanıtını çıkarıyor.
Franz Kafka
Aforizmalar
Türkçesi Osman Çakmak
Altıkırkbeş