“İnsan gerçekten özgür olmayı ister mi, yoksa rahat bir esaret içinde mi yaşamayı tercih eder?” Dostoyevski’nin Karamazov Kardeşler romanının “Büyük Engizisyoncu” bölümündeki tartışma.

İnsan Gerçekten Özgür Olmayı İster mi, Yoksa Rahat Bir Esaret İçinde mi Yaşamayı Tercih Eder?

Dostoyevski’nin Karamazov Kardeşler romanındaki “Büyük Engizisyoncu” bölümü, özgürlüğün insan doğasına uygun olup olmadığı üzerine derin bir felsefi tartışmadır. Bu bölüm, İvan Karamazov’un nihilizmiyle, Alyoşa’nın inanç temelli özgürlük anlayışı arasındaki zıtlığı ortaya koyarken, temel bir soru yöneltir: İnsan gerçekten özgür olmayı mı ister, yoksa güvenlik ve huzur uğruna özgürlüğünden vazgeçmeye mi meyillidir?

Büyük Engizisyoncu’nun monologu boyunca, insan doğasının özünde zayıf olduğunu, özgürlüğün insana ağır geldiğini ve çoğunluğun “rahat bir esaret” içinde yaşamayı tercih ettiğini savunduğunu görürüz. Bu savı ele alarak, özgürlük ve esaret arasındaki felsefi çatışmayı inceleyelim.

1. Özgürlük: İnsan İçin Bir Lütuf mu, Yoksa Bir Yük mü?

Hristiyanlık öğretisine göre Tanrı, insanı özgür irade ile yaratmıştır. Özgürlük, insanın ahlaki seçimler yapmasını ve kendi kaderini belirlemesini sağlar. Ancak, Büyük Engizisyoncu’ya göre bu özgürlük insan için bir lanettir çünkü insan, bu denli büyük bir sorumluluğu taşımaya uygun değildir.

Bu görüş, Jean-Paul Sartre’ın varoluşçuluğuyla örtüşebilir. Sartre, insanın özgürlüğe mahkûm olduğunu ve özgür olmanın beraberinde kaygı (angst) getirdiğini söyler. İnsan özgürdür ama bu özgürlük onun omuzlarına “varoluşsal sorumluluk” yükler. Büyük Engizisyoncu da benzer bir düşünceyle hareket eder: İnsan, özgürlüğüyle ne yapacağını bilemez; bu yüzden onu kullanamayan çoğunluk, otoriteye sığınarak özgürlükten kaçmayı tercih eder.

Örneğin, günlük yaşamda da insanlar sık sık özgürlüğün sorumluluğundan kaçmak isterler:

Totaliter rejimler genellikle halk tarafından gönüllü olarak kabul edilir çünkü bireyler, özgürlüğün getirdiği belirsizliktense, güçlü bir otoritenin sunduğu “güvenli” ortamı tercih ederler.

Modern toplumda birey, özgürlüğü olduğunu düşünse bile aslında toplumun kurallarına ve sistemlerine sıkı sıkıya bağlıdır. Kapitalist sistemin sunduğu tüketim kültürü, bireyin özgürlüğünü fark ettirmeden sınırlandırır.

Büyük Engizisyoncu’nun iddiası tam da budur: İnsanlar, ekmek, düzen ve huzur karşılığında özgürlüklerini teslim etmekten gocunmazlar.

2. Ekmek ve Özgürlük Çatışması: Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi Perspektifi

Büyük Engizisyoncu’nun İsa’ya yönelttiği en büyük eleştirilerden biri, onun insanlara ekmek yerine özgürlüğü sunmuş olmasıdır. Engizisyoncu, “İnsan açken özgürlüğü ne yapsın?” diye sorar.

Bu noktada Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi önemli bir perspektif sunar:

• İnsanlar, fizyolojik ihtiyaçlarını (yeme, içme, barınma) karşılamadan özgürlüğüdüşünemezler.

Güvenlik ihtiyacı, insanların özgürlüklerini gönüllü olarak otoriteye teslim etmelerine neden olabilir.

Bu bağlamda Büyük Engizisyoncu’nun görüşü, ekonomik ve sosyal gerçeklerle örtüşür:

• İnsanlar ekmeklerini garanti altına almak için totaliter rejimlere, otoriter liderlere veya katı ideolojilere sığınabilirler.

• Yoksulluk içinde yaşayan toplumlar, özgürlüğü birincil değer olarak görmeyebilir; aksine, bir otoritenin düzen ve refah getirmesini bekleyebilirler.

Bu noktada Engizisyoncu’nun argümanı, Karl Marx’ın “dinin afyon olduğu” düşüncesiyle de kesişir. Marx’a göre, din ve otorite, yoksul kitleleri rahatlatan, onların özgürlük taleplerini törpüleyen bir mekanizma işlevi görür.

3. Mucizeler ve Dogmalar: İnsan Özgürlüğü Kaldıramaz, İnanç ve Otoriteye İhtiyaç Duyar

Büyük Engizisyoncu, insanların mucizelere inanma ihtiyacını da vurgular. İsa’nın mucizelerle halkı kendine çekmek yerine onlara “inanç yoluyla özgürlük” sunduğunu, ancak halkın aslında rasyonel özgürlüğü değil, kör inancı tercih ettiğini iddia eder.

Bu, Friedrich Nietzsche’nin “sürü ahlakı” kavramını hatırlatır. Nietzsche, insanların çoğunun özgürlüğü istemediğini, aksine güçlü bir liderin rehberliğine ihtiyaç duyduğunu savunur. Ona göre, insanlar otoritenin sunduğu “yanılsamalı mutluluk” içinde yaşamayı özgürlüğe tercih ederler.

Büyük Engizisyoncu da bunu savunarak, Kilise’nin insanlara özgürlük yerine dogmalar, kurallar ve otorite sunduğunu, böylece onları daha mutlu ettiğini ileri sürer.

4. Mutluluk mu, Özgürlük mü? Mill’in Liberal Özgürlük Anlayışıyla Karşılaştırma

Büyük Engizisyoncu’nun iddiası, özgürlüğün insana mutluluk getirmediği yönündedir. Oysa John Stuart Mill, özgürlüğün bireyin kendini gerçekleştirmesi için gerekli olduğunu savunur. Mill’e göre:

• İnsan özgür olmadıkça gerçekten mutlu olamaz.

• Otoritenin sunduğu düzen, bireyin gelişimini engeller ve onu baskılanmış bir varlık haline getirir.

Ancak Engizisyoncu’ya göre bu, sadece azınlık için geçerlidir. Toplumun büyük çoğunluğu, özgürlüğün yükünden kaçmak ve mutluluk için esareti tercih etmek ister.

Bu argüman, Aldous Huxley’nin Cesur Yeni Dünya romanında da karşımıza çıkar. Bu distopyada insanlar, özgür olmamalarına rağmen mutludurlar çünkü hükümet onları mutluluk veren yapay bir düzen içinde tutmaktadır. Büyük Engizisyoncu’nun sunduğu “rahat esaret” ile Huxley’nin betimlediği “mutlu kölelik” arasında paralellik kurulabilir.

Büyük Engizisyoncu mu Haklı, İsa mı?

Büyük Engizisyoncu’nun argümanları, insanın özgürlüğü kaldıramadığı ve otoriteye ihtiyaç duyduğu fikrini destekler. Ancak Dostoyevski’nin anlatısı tamamen bu görüşü desteklemez. Bölümün sonunda İsa, hiçbir şey söylemeden Engizisyoncu’yu öper ve gider. Bu sessiz yanıt, özgürlüğün ve sevginin, otoritenin ve rahat esaretin sunduğu sahte mutluluktan üstün olduğunu ima eder.

Sonuç olarak:

Büyük Engizisyoncu, özgürlüğün çoğu insan için bir yük olduğunu savunur ve esaretin daha huzurlu bir yaşam sunduğunu iddia eder.

İsa ve Alyoşa ise, özgürlüğün bedelinin ağır olsa da insan için vazgeçilmez olduğunu savunur.

Dostoyevski’nin bu soruya kesin bir yanıt vermekten kaçındığını, okuyucunun kendi kararını vermesini istediğini söyleyebiliriz. Ancak bir gerçek var ki: Özgürlük, çoğu zaman rahat bir esaretten daha zahmetlidir ama insanın gerçek varoluşunu keşfetmesi için gereklidir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir