İnsan Olarak Anne – Anne Olarak Anne

Anne dediğimiz kişi iki ayrı varlık gibi yaşar içimizde.

  1. İnsan Olarak Anne:

Kendine ait arzuları, korkuları, geçmişi, travmaları, hayal kırıklıkları olan bir bireydir. Bizim dünyamıza gelmeden önce bir kız çocuğudur, bir sevgilidir, bir kız kardeştir, bir çalışan, bir öğrenci… Onun da bir “iç çocuğu” vardır. İnsan olarak anne, eksiktir. Ve bu eksiklikle tamamlanmaya, sevilmeye çalışır.

Bu yönüyle “insan olarak anne” bazen yorgundur, bazen adaletsizdir, bazen uzak ya da fazlaca yakındır. Bize annelik edemediği anlar olur. Ve bu çok insani bir şeydir.

2.  Anne Olarak Anne:

Bizim gözümüzdeki “ilk dünya”, “ilk tanrıça”, “ilk koruyucu”dur. Bu anne; koşulsuzca seven, dağ gibi duran, her şeye gücü yeten figürdür. Bizi besler, sarar, hayatta tutar. Bu yanıyla bir arketiptir: Demeter, Gaia, ya da bazen Lilith.

“Anne olarak anne”, eksik olmamalıdır bizce. Çünkü onun eksikliği, kendi varlığımızı tehdit eder gibi hissederiz. O çökerse biz düşeriz.

⚡ Bu İki Anne Arasındaki Gerilim:

  • Çocukken bu ikisini ayırt edemeyiz. Anne hem insan hem tanrıdır.
  • Ergenlikte düş kırıklığı başlar: “O da hata yapıyor.”
  • Yetişkinlikte yüzleşme gelir: “O sadece annem değil, bir kadın.”
  • Ve bireyleşme yolunda bu farkı tanımak zorundayız:
    “Annemi sevebilirim ama onun kaderini yaşamayabilirim.”

💬 Bu Farkı Tanımak Neden Zor?

Çünkü annenin kırılganlığı, çocuk tarafımız için tehlike hissi yaratır. Renklerin solması, bu içsel tanrıçanın insan olduğunu fark ettiğimiz anda başlar bazen. Ve o anda sanki dünya bozulmuş gibi gelir.

Ama işte büyümek… o kırılgan kadını da sevebilmekle başlar. “Annem her şeyi yapamadı. Ama bana kalan şimdi neyle büyüyeceğim?” sorusuyla.