J. M. Coetzee: İnsan denilen sözde uygar varlıklar, savunmasızları kasten aşağılar ve insanlıktan çıkarırlar.
BİR GÜN, ÇELİMSİZ BİR ÖĞRENCİM Üniversitedeki odama gelip, kendisine ödev olarak verdiğim Barbarları Beklerken’i bir türlü okuyamadığını söyledi, hiç lafı dolandırmadan.
“Hocam, bu kitap beni aşıyor.” Akabinde daha da yumuşak bir sesle: “Bu kitabı okumasam, olmaz mı?”
Muhtemelen şaşkın şaşkın baktığımı görünce izah etmeye girişti: “Ben Teksas’lıyım hocam. Baptist bir aileden geliyorum.
Bu kitapsa fazlasıyla şiddet ve günahla dolu. Zihnime kötü fikirler sokuyor.”
Şaşkın bir hâlde, mantıklı bir argüman aradım. İyi bir Hiristiyanın günahı sağduyu ve cesaretle karşılaması gerektiğine, önemli olan şeyin günahla yüzleşmek olduğuna inanmıyor muydu yoksa? Bu dünyada kötülük diye bir şey var, diye ekledim. İnsan kötülükten saklanmamalıydı. Öğrencim somurtarak ödevi yapmak istemediğini tekrar ediyordu, bense ödevden vazgeçmeyi pek istemiyordum.
Modası geçmiş asker tıraşlı Teksaslı oğlanın canını neyin sıktığını biliyordum elbette. Açıkça söylemesine gerek yoktu. Coetzee daha ilk sayfalardan itibaren katliamlardan, çürüyen leşlerden, bir oğlanın vücudundaki cilk yaralardan, dudakları ezilmiş ve dişleri kırılmış bir ihtiyarın cesedinden, aşağılamalara ve işkencelere maruz kalan mahkumlardan, sorgu amirlerinin ellerinde kerpeten ve tornavidalarla iş gördüğü bir tahıl ambarından gelen çığlıklardan bahsedilir. Bu “yasak bölgeye izinsiz giriş” anlatıcının vahşet karşısında duyduğu hazzı daha da artırır. Vahşet ritüelleri, her gece hayvanlar âleminde yaşanan korkunç olaylar bağlamında telakki edilir. “Çakal, tavşanın bağırsaklarını parçalar, ama dünya dönmeye devam eder.” Gelgelelim Barbarları Beklerken’deki korkunçluklar, etobur yırtıcı hayvan içgüdüsünden çok daha ötelere uzanır. İnsan denilen sözde uygar varlıklar, savunmasızları kasten aşağılar ve insanlıktan çıkarırlar. İşkence görmüş genç kadınların bedeninde yaralar açarlar. Anlatıcının sırt üstü uzanmış bedenlerin alt karın bölgesindeki parlak siyah ve sarı renkli kıllara dair gördüğü kabusları okudukça, çiçeği burnunda Teksaslı öğrencimin niye allak bullak olduğunu gayet iyi anlamıştım.
(s.153-154)
J. M. Coetzee
Ve Ölüm Denilen Skandal
#Coetzee
Fanilik Üzerine Düşünceler
Victor Brombert
kolektifkitap
Çeviren: Akın Terzi


