“Keçiyi Beklerken” Yevgeniy Dubrovin’in en önemli yapıtıdır. Bu yapıtta savaşla parçalanmış, savaştan önce var olan insanlık ilişkilerinin yok edildiği yeryüzünde ahlaksal değerlerin gerekliliği son derece trajik bir boyut kazanır ve bir absürdün yol açtığı yıkım işlenir. Şiddetle karşı karşıya kalan yetim çocuk ve yeni yetmelerin yazgısıyla sarsılan okur, iyiliğin yaşama yeniden dönmesi ve kalıcılaşması davasında güç katmanın gerekliliğini tüm benliğiyle hissetmektedir.
Kasabada ve köylerde kol gezen yoksulluk, evlerini terk edip ormanda yaşamaya alışmış yeni yetmeler, erkeklerin savaşa gitttiği yerlerdeki çocukların başı boş yetişmeleri, çeteleşmeleri; kolhozlarda yalnızca kadınların ve savaştan yaralı dönmüş erkeklerin çalışması ve insanların henüz arınamadığı sınıfsal ayrım yapıtın başlıca konularıdır. Romanda yaşananlar, aslında faşizmin İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Sovyetler Birliği coğrafyasında bıraktığı manzaranın tipik bir örneğidir. Romanın başkahramanının ağzından bir çocuk saflığı ve kıvrak zekâsıyla öykülediği olaylar dizisi bir trajediyle sonlanmaktadır. Yapıt 1988 yılında ‘Fransız’ adı altında sinemaya uyarlanmıştır ve Sovyetler Birliği’nin birçok kentinde de sahnelenmiştir.
(Tanıtım Bülteninden)
Kitabın Künyesi
Keçiyi Beklerken
Yevgeniy Panteleyeviç Dubrovin
Evrensel Basım Yayın / Roman
Türkçe
192 s. — 2. Hamur– Ciltsiz — 13 x 19 cm
İstanbul, 2015
ISBN : 9786053313342
Çeviri : Ali Rıza Dırık
Rus edebiyatı denince hep mazoşizmimize iyi gelen Dostoyevskiy’den, centilmen aşık romancısı Turgenyev’e, bıyık altından güldüren Çehov’a, dini motiflerden medent uman Tolstoy’a saplanıp kalmıştık. Ama, 20. yüzyıl Rus ya da Sovyet edebiyatına göz atmanın zamanının geldiğini bu kitabı okuyunca anladım. Naif öykülemenin artçıları gerçekte bize insan olmanın sorgulanması borcunu yüklüyor. Keşfedenlere, çevirenlere, yayımlayana teşekkür ederim.