Kiralık Dairelere Sıkıştırılan İnsan: Modern Yersizliğin Psikodinamiği Bölüm 1

Kiralık bir evde yaşıyorum. Babamın gençliğinde alabildiği – sahip olduğu bir eve karşılık henüz bir artı bir dairede yaşamanın bir anlamını düşünürken bu yazıyı toparlamaya çalıştım. “Kiralık dairelere sıkıştırılan günümüz insanı” bendim, arkadaşlarım ve aslında hepimiz olduğunu gördüm ve bunun bir sistem sorunu olduğunu yalnızca bir konut krizine değil, aynı zamanda benliğin, aidiyetin, kimliğin ve kolektif hayal gücünün daralmasına işaret eden bir durum olduğunu düşündüm.

“Kira kontratları, günümüzün aidiyet yasasıdır: Kısa süreli, koşullu, yabancılaştırıcı.”
— Psiko-toplumsal göçebelik üzerine bir düşünce

Bölüm 2: Yerleşmenin Ruhsal Hakkı https://www.insanokur.org/🏠-yerlesmenin-ruhsal-hakki-bolum-2/

Bölüm 3: Göçebe Zihin https://www.insanokur.org/🧭-gocebe-zihin-ve-kentsel-yersizlik-bolum-3/


🧠 1. Evin Yitirilen Psikolojik Fonksiyonu

Ev, klasik psikanalitik düşüncede:

  • Rahimdir: korunma
  • Benliğin kabuğudur: sınır
  • Gölgenin saklandığı yerdir: gizlilik

Ama kiralık daire, çoğu zaman:

  • Geçicidir,
  • Başkasına aittir,
  • Sözleşmeye tabidir,
  • Eşyaya kadar “öteki”nin izini taşır.

📌 Böyle bir ev, köklenemez, benlik gelişimine zemin olamaz, sadece tutunma alanıdır.


🔐 2. Günümüz Yetişkinliği: Mülkiyet Yerine Geçici Korunak

Kapitalist modernlikte:

  • Ev sahibi olmak artık “başarı” değil, “ayrıcalık”tır.
  • Kentlerde orta sınıfın evi, bir kira-zaman döngüsüne sıkışmıştır.
  • Psikolojik olarak kişi: “Ne burada kalabilirim, ne burayı terk edebilirim.”

📌 Lacan’cı perspektiften bakarsak:
Kiralık ev, “baba yasağının maddi karşılığı”dır:

“Bu sana ait değil. Kalabilirsin ama sahip olamazsın.”

Bu da bireyin sürekli bir eksiklik duygusuyla yaşamasına neden olur.
Benlik “geçici” kalır. Ruh “dışarıda” kalır.


🧱 3. Mekânın Sıkışması = Öznenin Sıkışması

Mimari düzeyde:

  • 1+0, 1+1, stüdyo daireler…
  • Gündüz yatak, gece masa olan alanlar
  • Paylaşımlı mutfaklar, ışık almayan odalar

Bu fiziksel sıkışıklık, ruhsal bir simgedir:

Mekânsal SıkışıklıkRuhsal Karşılığı
Bölünemeyen alanMahremiyet eksikliği
Sabit eşyalarEsneklik yokluğu
Işık almayan daireDuygusal körelme
Gürültülü duvarlarİçsel düşünceye erişim zorluğu

💼 4. Yeni Tip Göçebelik: Nomadik Yaşamın Yalancı Özgürlüğü

Birçok kişi artık:

  • 6 ayda bir ev değiştiriyor,
  • Şehir içinde bile “yerli” olamıyor,
  • Sürekli bir “taşınma olasılığı” ile yaşıyor.

📌 Modern insan, hâlâ göçebe ama artık doğa için değil, piyasa için yer değiştiriyor.

Bu da ruhsal olarak topraklanamayan, kök salamayan, sürekli eksik hisseden bireyler yaratıyor.


💭 5. Kiralık Evde Birey, Yaşamaya Değil Katlanmaya Yönelir

Freud’un konut metaforuyla konuşursak:

“Ev, benliğin genişlemesidir.”

Ama kiralık evde kişi:

  • Duvardan tablo asamaz,
  • Renk değiştiremez,
  • Bahçeye sahip çıkamaz.

📌 Bu, benliğin ifade hakkının elinden alınmasıdır.
Kiralık evde yaşamak, günümüz insanı için sadece ekonomik değil, estetik ve varoluşsal bir kısıtlamadır.


📦 6. Eşyasızlık, Belleksizlik, Kimliksizleşme

Kiralık daire kültürü:

  • Minimalizmi değil, bellekten arınmayı getirir.
  • Evin içi, kişisel tarih değil, mobilya paketleme üzerinden kurulur.
  • Evde yaşanmışlık değil, “kalıcılık korkusu” vardır.

“Hiçbir nesnenin, hiçbir duvarın hikâyemize ortak olmasına izin veremiyoruz.”


🎯 SONUÇ: Mülksüzlük Değil, Anlamsızlık Yaralıyor

Ev sahibi olmak şart değil.
Ama bir evi anlamlandırabilmek,
o mekânı kimliğe çevirebilmek,
orada kök salabilmek — bu insan olmanın temelidir.

Günümüz insanı, kiralık dairelerde yalnızca parasal olarak değil, anlamsal olarak da sıkışıyor.
Ev, artık sığınak değil, kapatılma alanı.
Ve bu, kolektif bir yalnızlık hâlini doğuruyor.