Kol Manşetinde Notlar – Mihail Bulgakov “keskin, sert ve neşeli diliyle günlük hayatın bir panoraması”

Kol Manşetinde Notlar, 20. yüzyıl Rus edebiyatının büyük ustası Bulgakov’un edebiyat dünyasına yıldırım gibi düşen öykülerini içeriyor. Bulgakov’un keskin, sert ve neşeli diliyle Kiev ve Moskova’nın günlük hayatının bir panoramasını çizen öykülerinde, Rusya’nın tarihin akışını değiştiren döneminde yaşanan her şey var: İçsavaşın insanları birbirinden ayıran, kuşkulara sürükleyen, herkesin bir taraf seçmek zorunda olduğu günlerinden, Bolşevikler tarafından Yeni Rusya iktidarının kurulduğu, yeni eğitim, yeni ekonomi, yeni kültür gibi sayısız yeniliğin ortaya çıktığı günlere dek her şey. Öykü derlemesine adını veren “Kol Manşetinde Notlar”, genç yazarın bu kıtlık ve bürokrasi günlerinde mesleğe nasıl atıldığını, gazete yazarlığından tiyatro oyunu ve roman yazarlığına uzanan sürecini büyük bir hiciv gücüyle anlatıyor.


KİTAPTAN ÖYKÜ
GELECEKTEN BEKLENTİLER

Şanssız vatanımızın “büyük sosyal devrim”in onu attığı yüz karası ve yoksulluk çukurunun en dibinde bulunduğu günümüzde çoğumuzun aklına giderek daha da sık,
aynı düşünce geliyor.
Direşken bir düşünce bu.
Karanlık, karamsar bu düşünce bilincimizde yer ediyor ve ısrarla cevap bekliyor.
Bu sade bir düşünce: İleride başımıza neler gelecek?
Doğal görünüyor.
Yakın geçmişimizi analiz ediyorduk. Evet, son iki
yılımızın neredeyse her ânını çok iyi inceliyorduk. Çoğumuz yalnızca incelemekle kalmıyor, lanetliyorduk da.
İçinde bulunduğumuz zaman gözümüzün önünde.
Öyle bir zaman ki bu, gözlerimiz kapanmak istiyor.
Görmemek!
Yalnızca gelecek kalıyor. Gizemli, bilinmeyen gelecek.
Aslında: Ne olacağız?..
Geçenlerde resimli bir İngiliz dergisinin birkaç sayısı geçti elime.
Çok güzel resimlere büyülenmiş gibi uzun süre baktım.
Ve sonra uzun uzun düşündüm…
Evet, durum apaçık ortadaydı!
Devasa fabrikalarda devasa makineler taşkömürünü
yutarcasına tüketerek gece gündüz hummalı çalışıyor,
erimiş madenleri büyük gürültülerle, çarpmalarla döküyor, kalıplıyor, dövüyor, biçimlendiriyordu.
Yakın bir geçmişte, büyük zaferin her yana ölüm ve
yıkım saçan savaş makinelerini büyük barışın makinelerine çeviriyorlardı.
Batı’da büyük ulusların büyük savaşı sona erdi, şimdi yaralarını sarıyorlar.
Elbette toparlanacaklar, çok çabuk toparlanacaklar!
Ve nihayet, aklı aydınlanan herkes; bu kötü niyetli
hastalığımızın Batı’ya yayılacağı, orayı bozguna uğratacağı zavallı saçmalığına inanan herkes, Batı ülkelerinin
şimdiye kadar görülmemiş yükseklere taşıyacağı o dev
barışın gücünü anlayacak.
Ya biz?
Biz geç kalacağız…
Öylesine geç kalacağız ki, belki de sonunda, günümüzün peygamberlerinden hiçbiri onlara ne zaman ulaşacağımızı ya da bir gün ulaşıp ulaşamayacağımızı söyleyemeyecek.
Belki de cezalandırıldık biz.
Şu andan bir şeyler yapmamız anlamsız. Önümüzde çok ağır bir sorun var: Savaşmak, bizim olan toprakları geri almak.
Hesaplaşma başladı.
Gönüllü kahramanlar Troçki’den Rus toprağını karış
karış geri alıyorlar.
Hepsi de… görevlerini cesurca yerine getirmekte
olanlar da, şimdi güneyin cepheden uzak kentlerinde acı
bir yanılgı içinde gözlerini kapayıp vatanın onların katkısı olmadan kurtarılacağını sananlar da, tutkuyla özgürlüğe kavuşmayı bekliyorlar.
Ve özgürlüğe kavuşturacaklar vatanı.
Çünkü kahramanları olan bir ülkede vatanın artık
öldüğünü düşünmek suçtur.
Ama çok mücadele etmek, çok kan dökmek gerekiyor; çünkü Troçki zalimlerinin arkasından giden eli silahlı,
yaşama değil ölümcül savaşa inanan, aklını yitirmiş çok
çılgın var.
Savaşmak gerekiyor.
Ve orada, Batı’da, bilincin makineleri harıl harıl çalışırken bizde ülkenin bir ucundan öte ucuna makineli
tüfekler takırdayacak.
Son iki yılın çılgınlığı korkunç bir yola itti bizi, duramıyoruz, durup bir soluk alamıyoruz. Ceza kadehini
içmeye başladık, sonuna kadar da içeceğiz onu.
Orada, Batı’da sayısız elektrik ışıkları parlayacak, pilotlar fethedilen gökleri delip geçecekler, orada inşaatlar
dikecekler, araştırmalar yapacaklar, kitaplar yazıp yayımlayacaklar, öğrenecekler…
Ya biz… Biz birbirimizle boğuşacağız, kavga edeceğiz.
Çünkü bu gidişi durdurabilecek, değiştirebilecek bir
güç yok.
Savaşarak kendi başkentlerimizi ele geçireceğiz.
Ve fethedeceğiz.
Ovaları kandan çiyle nasıl kapladığımızı, Almanya’yı
Paris’ten döverek nasıl çıkardığımızı hatırlayan İngilizler
bir an önce Moskova’ya ulaşmamız için borç kaputlar,
postallar bile verecekler bize. Ulaşacağız da Moskova’ya.
Alçaklar, akılsızlar kovulacak, dağıtılacak, yok edilecek.
Ve savaş bitecek. Kanlar içinde, harabe ülke ayağa
kalkmaya başlayacak… Yavaş yavaş, ağır ağır doğrulacak.
“Yorgunluktan” yakınanlar ne yazık ki hayal kırıklığına uğrayacaklar. Çünkü daha çok “yorulmak” durumunda kalacaklar.
Geçmişin yanlışlarını silmek için inanılmaz çaba har-
camaları, büyük yokluklar yaşamaları gerekecek. Mecazi
anlamda da, gerçek anlamda da geçmişin günahlarını
ödeyecekler…
Mart günlerinin deliliklerinin, Ekim günlerinin çılgınlıklarının; kendinden menkul bozguncuların, işçilerin
ahlaksızlıklarının, Brest’in, para basma tezgâhının delice
kullanımının günahlarını ödeyecekler… Her şeyin!
Biz de ödeyeceğiz.
Ve ancak artık çok geç olduğunda, tam hak sahibi
olmak için, bizi tekrar Versailles salonlarına kabul etmeleri için yeniden çalışmaya başlayacağız. O parlak günleri kimler görecek? Bizler mi?
Oh, hayır! Ama belki bizim çocuklarımız, belki torunlarımız; çünkü tarih çok uzundur, on yıllar bir yıl gibi
çabucak geçer…
Ve başarısız bir kuşağın temsilcileri olan bizler iflas
etmiş zavallılar gibi ölürken çocuklarımıza şöyle diyeceğiz:
“Ödeyin, dürüstçe ödeyin ve sosyal devrimi daima
hatırlayın!”


KÜNYE
Kol Manşetinde Notlar
Mihail Bulgakov
Çevirmen : Ergin Altay
Can Yayınları
Editör : Sabri Gürses
Düzeltmen : Mert Tokur
Kapak Tasarımı : Utku Lomlu / Lom Creative
Dizi : Dünya Edebiyatı
Tür : Öykü
Sayfa Sayısı : 304
Baskı Bilgileri : 1.Baskı Temmuz 2015 , 1 .Baskı


İÇİNDEKİLER
Gelecekten Beklentiler ………………………………………………11
Kafede …………………………………………………………………….15
Kızıl Taç ………………………………………………………………….21
Ayın Üçünün Gecesinde ……………………………………………29
İspritizma Seansı ………………………………………………………47
Elpit’in 13 Kapı Numaralı Evi: İşçi Komünü …………………57
Kol Manşetinde Notlar ………………………………………………69
Bir Çin Tarihi …………………………………………………………121
Ev Yapımı Votka Gölü ……………………………………………..135
Zebur ……………………………………………………………………143
Altın Kent ……………………………………………………………..151
Saldırı ……………………………………………………………………171
Kırk Kere Kırk ………………………………………………………..181
Moskova Sahneleri ………………………………………………….191
Yol Notları …………………………………………………………….201
Kiev ……………………………………………………………………..205
Bloknotta Bir Başkent ………………………………………………219
Yirmili Yılların Moskova’sı ……………………………………….239
Hayatın ve Ölümün Saati …………………………………………255
Hatıralar… ……………………………………………………………..259
Bohem ………………………………………………………………….267
Kırım’a Seyahat ………………………………………………………277


MİHAİL AFANASYEVİÇ BULGAKOV, 1891’de Kiev’de doğdu. Genç
yaşta doktorluğu bırakarak kendini tümüyle yazarlığa verdi. İlk romanı
Beyaz Muhafız (1925), komünist bir kahramana yer vermediği gerekçesiyle Sovyet resmî çevrelerince büyük tepkiyle karşılandı. Sovyet toplumunu eleştiren yergili fantezilerin yer aldığı Şeytanî ’de (1925) resmî
çevrelerin eleştirisine uğradı. Bul­gakov aynı yıl sözde bilim üstüne bir
yergi niteliğindeki Köpek Kalbi’ni yazdı. 1930’a gelindiğinde, eserlerinin
yayımlanması yasaklanmıştı. Buna karşın Bul­ga­kov, 1930’larda iki
önemli eser daha verdi. Moskova Sanat Ti­yatrosu’nun perde arkasını
acımasızca yeren yarıda kalmış özyaşamöyküsel romanı Teatral Bir Roman ve göz kamaştırıcı bir fantezi olan Usta ile Margarita. 1940’ta
Moskova’da ölen Bulgakov’un eserleri, Stalin’in ölümünün ardından,
1950’lerin sonlarına doğru gittikçe saygınlık kazandı.


ERGİN ALTAY, 1937’de Edirne’de doğdu. İlk ve ortaokulu değişik
şehirlerde okudu. 1953’te Kuleli Askerî Lisesi’ne girdi. 1956’da Ankara Üniversitesi DTCF, Rus Dili ve Edebiyatı Bö­lü­mü’nden mezun oldu.
Rusça öğretmenliği yaptı. Altay, Rus edebiyatının dünyaca ünlü pek
çok klasiğini dilimize kazandırdı. Bunların arasında Puşkin’den Yüzbaşının Kızı, Gogol’den Ölü Canlar, Tolstoy’dan Diriliş, Dostoyevski’den
Karamazov Kardeşler, İzak Babel’den Kızıl Süvariler gibi unutulmaz başyapıtlar sayılabilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir