Kızıl bir karanfil tutmak için
Sıkılan binlerce yumruklar
Sınıf kinini kusmak için
Saflara dizilen yürekler
Yepyeni bir dünya kurmak için
Saflara dizilen yürekler
Komsomollar
Kavgada parti neferleri
Komsomollar
Devrimin tunç bilekleri
Akıyordu su gösterip aynasında söğüt ağaçlarını
Salkım söğütler yıkıyordu suda saçlarını
Yanan yalın kılıçları çarparak söğütlere
Koşuyordu kızıl atlılar güneşin battığı yere
Birdenbire kuş gibi vurulmuş gibi kanadından
Yaralı bir atlı yuvarlandı atından
Bağırmadı
Gidenleri geri çağırmadı
Baktı yalnız dolu gözlerle uzaklaşan atlıların parıldayan nallarına
Ah ne yazık ne yazıkki ona
Dört nala giden atların köpüklü boynuna bir daha yatmayacak
Beyaz orduların ardında kılıç oynatmayacak
Nal sesleri sönüyordu perde perde
Atlılar kayboluyor güneşin battığı yerde
Düşerken komsomol kökleriyle
Filizleniverdi toprak
Yepyeni genç neferleriyle
Safları sıkılaşarak
Komsomollar
Kavgada parti neferleri
Komsomollar
Devrimin tunç bilekleri
Komsomollar
Düşersen devrim şehidi
Seslendiren: Mehmet Celal
Komsomol / Nazım HİKMET
Kızıl bayrak dikildi kürenin mihverine
Mihverin kutuplarından çıkan en sivri yerine!
Uzun ağır balyozları bellerine takarak
Keskin orakları güneşte şimşek gibi çakarak
Bekliyor pusu
Proletarya ordusu!
Sen de atla kızıl taya
Hazır ol.
Komsomol!
Kavgaya!..
Kavgada kuvvetli dinç
Bir ağrıdan gelen deli bir sevinç
Sıçrar atlar köpüklenir çatlar
Kafan-da!!!..
Hay-da.
Beyaz orduları dumanlı ufuklar gibi önüne katan
Dörtnal giden atının uzanan boynuna yatan
Yalın kılıç
Bir kızıl süvarisin!..
Gamın kederin tüylerini bir kara tavuk gibi yol!
Kuvvetli ol
Neşeli ol
Haydi komsomol!..
1928
Salkımsöğüt
Akıyordu su
gösterip aynasında söğüt ağaçlarını.
Salkımsöğütler yıkıyordu suda saçlarını!
Yanan yalın kılıçları çarparak söğütlere
koşuyordu kızıl atlılar güneşin battığı yere!
Birden
bire kuş gibi
vurulmuş gibi
kanadından
yaralı bir atlı yuvarlandı atından!
Bağırmadı,
gidenleri geri çağırmadı,
baktı yalnız dolu gözlerle
uzaklaşan atlıların parıldayan nallarına!
Ah ne yazık!
Ne yazık ki ona
dörtnal giden atların köpüklü boynuna bir daha yatmayacak,
beyaz orduların ardında kılıç oynatmayacak!
Nal sesleri sönüyor perde perde,
atlılar kayboluyor güneşin battığı yerde!
Atlılar atlılar kızıl atlılar,
atları rüzgâr kanatlılar!
Atları rüzgâr kanat…
Atları rüzgâr…
Atları…
At…
Rüzgâr kanatlı atlılar gibi geçti hayat!
Akar suyun sesi dindi.
Gölgeler gölgelendi
renkler silindi.
Siyah örtüler indi
mavi gözlerine,
sarktı salkımsöğütler
sarı saçlarının
üzerine!
Ağlama salkımsöğüt,
ağlama,
Kara suyun aynasında el bağlama!
el bağlama!
ağlama!
(1928)