Kutsal Teslimiyet: Orgazma İzin Vermemek, Ruhun Işığa Kapalı Kalması Demektir ?

Yazar : Jungish

Analitik psikolojinin ışığında, bir kadının (veya bireyin ruhunun) en mahrem ve biyolojik deneyimlerindeki engeller, genellikle daha derin bir ruhsal çatışmanın yansımasıdır. Marion Woodman’ın çalışmalarına göre, cinsiyetler arasındaki yaratıcı ve kalıcı bir ortaklığın hedefine ulaşılabilmesi için, öncelikle bireyin kendi içsel gerçekliğiyle tanışması gerekir: Dışarıda nasılsa, içeride de öyledir.

Bu bağlamda, kadın (dişil enerji) için en temel biyolojik düzeydeki direnç— güvenme ve bedenin tam orgazma teslim olmasına izin verme sorunları— aynı zamanda ruhsal bir direnişin de göstergesidir.

1. Biyolojik Bloke ve Ruhun Teslimiyetten Kaçınması

Kadın, temel biyolojik düzeyde, güvenmekte zorlandığında ve bedenin tam orgazma bırakılmasına izin vermediğinde, bu durum eş zamanlı olarak psikede iki kritik duruma işaret eder:

  1. Maddenin Ruha Teslimiyetini Reddetmek: Bu durum, maddenin içindeki ruhun, ten’e teslim olmasına (spirit’e teslim olmasına) izin verememektir. Ruhun gelişimi (soul making), materyal ve spiritüel arasındaki boşlukta gerçekleşir ve maddeyi bilincin ışığıyla dönüştürmeyi gerektirir.
  2. Mükemmel Eril Güce Karşı Korku: Eğer bilinçli dişil (soul) yeterince güçlü bir alıcı konteynır oluşturamazsa, eril ötekiliğin güçlü penetrasyonuna kendini açmaktan korkar. Bu korku, kişiyi kaybetme terörüne veya Medusa’nın taşlaştırma gücüne teslim edebilir, ki bu da yaratıcılığı ve spontane tepkileri köreltir.

2. Hücrelerdeki Aydınlanmanın Engellenmesi

Ruhun bu teslimiyetten kaçınması, basitçe duygusal bir blokajdan ibaret değildir; bu, kişinin tüm varoluşunun aydınlanmasını engellemektir.

Eril ruhsal enerji (spirit) ile dişil madde (matter) arasındaki ayrım, ruh (soul) tarafından köprülenmelidir. Bu teslimiyet gerçekleşmediğinde, bedenin karanlık ve opak olarak deneyimlenmeye devam ettiği görülür.

Ancak bu teslimiyet gerçekleştiğinde:

  • Hücresel Işığa Açılma: Beden, madde ve ruhun birleştiği “ince beden” (subtle body) haline gelir. Teslim olamama durumu ise, bedenin her hücresinin ışıkla dolmasına izin vermemek anlamına gelir.
  • Manevi Gerçeklere Kapalı Kalma: Bu biyolojik ve ruhsal kısıtlama, ruhun manevi görünümlere ve Kutsal Olan ile tam birliğe (full union with the Divine) açık olmasına izin vermemek demektir.

3. Özgürleşme Yolu: Sevgi ve Bütünlük

Cinsiyetler arasındaki dış ilişkilerdeki sorunlar, tarafların kendi içsel gerçekliklerine yabancı kalmaları nedeniyle yanlış anlamalara veya kimseyi tatmin etmeyen uzlaşmalara çöker.

Gerçek özgürlük ve sevgiye ulaşmak için, bireylerin kendi içlerindeki kurban ve zorba rollerinin sorumluluğunu alarak köhnemiş ebeveyn komplekslerinin gücünü zayıflatması gerekir. Bu zincirlerden kurtulmuş bir ruh, nörozla sakatlanmamış, aydınlatıcı bir alevle yanan sevgiye açılmakta özgürdür.

Kadın bilincinin (conscious feminine) ortaya çıkmasının ilk görevi, maddeyi yeni bir bilinç seviyesine yükseltmek ve böylece maddenin kendi içsel ışığıyla donanmış, ışık saçan bir kap haline gelmesini sağlamaktır.

Bu içsel temel sağlandığında, kişi bilinçli olarak kendini sever ve dolayısıyla başkalarını sevebilir hale gelir. O zaman, cinsel ve ruhsal teslimiyet, dışsal bir zorunluluk veya tehlike olmaktan çıkar; beden ve ruh, ilahi dişil enerjiye ve onun ilahi partnerine birlikte açılır.