Marx’ın doktora tezinin “sükût suikastına” uğraması ne anlama gelmektedir?
Karl Marx, Kasım 1837’de Berlin’de Hukuk Fakültesi öğrencisiyken babasına yazdığı mektupta ağırlıklı olarak Kant, Fichte, Schelling, Hegel ve Aristo okuduğunu yazar. 1839 tarihinde sonradan Epikuros’un Felsefesi Üzerine Notlar adıyla yayımlanacak elyazmasını tamamlamış olmasından anlıyoruz ki, Marx 1838-41 yıllarında idealizme sırtını dönerek materyalizme olan ilgisinin tarihsel kökenleri üzerine yoğunlaşmıştır. 1841’de henüz 23 yaşındayken, Berlin’de yazdığı tezini Hegel ve ekolünün çöplüğü Jena Üniversitesi’nde “Demokritos ve Epikuros’un Doğa Felsefeleri Arasındaki Fark” başlıklı doktora tezini sunan Marx, Alman idealizminin beşiğinde diyalektik materyalizmin işaret fişeğini ateşler. Jena’da ateşlenen bu fişeğin Alman felsefesinin diğer merkezlerinde görmezden gelinmesi üzerine Marx üniversitede yer edinemez. Benzeri bir ilgisizliği Kapital’in ilk cildinin yayımlanmasının ardından da yaşayacak ve “sükut suikastı”na uğradığını düşünecektir.