Muhafazakar
“Muhafaza eden” anlamında Osmanlıca bir terkip, ilk yarısı Arapça, öbür yarısı Farsça. Eski sözlüklerde hiç geçmiyor, yani yerleşik bir deyim değil, ama Namık Kemal’de “korumacı, saklayıcı” anlamında bir kere denk geldim. “Muhafazakâr adamdır, bayat ekmeği bile atmaz” gibisine.
İngilizce conservative veya Fransızca conservateur karşılığı siyasi bir terim olarak ortaya çıkması tam olarak 1911 yılı Nisan ayına rastlıyor. Hizb-i Cedid (yani “Yeni Fraksiyon”) adını kullanan bir grup milletvekili bu tarihte İttihat ve Terakki’den ayrılıp yeni parti kurmaya girişmişler. Grup üyelerinden Abdülaziz Mecdi Efendi 15 Nisan’da gazetelerde çıkan demecinde yeni hareketin muhafazakâr olduğunu vurgulamak gereğini duymuş. Belli ki İttihatçılara karşı çıkan herkesin “irtica” diye damgalandığı bir ortamda yıpranmamış taze bir terim kullanmak istemişler.
Günümüze dek kullanımdaki ikilik değişmedi. Çamur atmak istersen irtica, övmek istersen muhafazakârlık. Yoksa nesne üç aşağı beş yukarı aynı şey.
Sevan Nişanyan
20 Kasım 2008, Taraf Gazetesi