Müzik mi İnsan Ruhunu Bozar, Yoksa İçimizdeki Parçalanmışlık mı?

Toplumda sık sık duyarız: “Bir müzik, bir dans ya da bir söz insanı yoldan çıkarır, bozar.”

Bu inanç, ilk bakışta masum bir “ahlak kaygısı” gibi görünebilir. Ancak psikodinamik açıdan bakıldığında, bu söylemin kökeni kişinin kendi iç dünyasında saklıdır.

Parçalı Benlik ve Kırılganlık

Bir insanın iç dünyasında sağlam bir doğrular–yanlışlar sistemi yoksa, benlik parçaları arasında bütünlük kurulmamışsa; öfke, haset ya da dürtülerini denetlemekte zorlanıyorsa, dışarıdan gelen her uyaran sarsıcı olabilir.

  • Bir şarkı, zihninde bastırılmış duyguları uyandırabilir.
  • Bir dans, bastırılmış arzuları harekete geçirebilir.
  • Bir söz, gölgeye itilmiş öfkesini tetikleyebilir.

Böyle bir durumda kişi, kendi iç kırılganlığını dışarıdaki uyaranlara yükler:

“Müzik bozar, dans yoldan çıkarır.”

Aslında bozan dışarı değil, kişinin kendi içindeki parçalı benliktir.

Ahlakı Savunma Mekanizması Olarak Kullanmak

Kendi iç dünyasında bütünleşemeyen birey, çözümü dışarıdan kaçınmakta bulur.

  • Müzikten uzak durur,
  • Dansı yasaklar,
  • Sözleri kontrol eder…

Ve bu kaçınmayı “erdem” diye yüceltir. Böylece ahlak, bir savunma ideali haline gelir.

Aynı mekanizma çocuklar için de devreye girer: “Ben kolay etkileniyorum, çocuklar daha da kırılgan. O halde onları korumalıyım.” Böylece çocukların eğitimi de “yasaklar” üzerinden inşa edilir.

Oysa Büyüme Farklıdır

Gerçek büyüme, gölge taraflarımızla yüzleşmeyi, çok katmanlı ve çok boyutlu bir süreç yaşamayı gerektirir. Bir müzik ya da bir dans:

  • Bizi bozabileceği gibi,
  • Kendimizi daha iyi anlamamıza,
  • Bastırılmış duygularımızı tanımamıza da katkı sunabilir.

Mesele, dışarıyı “şeytanlaştırmak” değil, içeride olup biteni anlamaktır.

İki Tarafı da Sorgulamak

Psikodinamik açıdan şu soruyu sormalıyız:

  • Gerçekten dışarıdaki uyaran bu kadar “tehlikeli” mi?
  • Yoksa tehlikeyi büyüten, kişinin kendi iç parçalanmışlığı mı?

Bu soruları sormak yerine, dışarıya odaklandığımızda kolay bir yol seçmiş oluruz: “Benim kırılganlığım yok, sorun dışarıda.” Bu ise hem bireysel gelişimi hem de toplumsal sağlığı engeller.

Ruhsal Hastalıkların Yeniden Tanımlanması

Bugün geldiğimiz noktada, içeriyi sorgulamak yerine dışarıyı “ahlaksız–bozucu” ilan etmek neredeyse bir norm haline geldi. Oysa bu, ruhsal kırılganlıkların yeniden tanımlanmasından başka bir şey değildir. İç dünyadaki çatışmaları görmezden gelip dışarıyı suçladığımızda, aslında kendi gölgemizi inkâr etmiş oluruz.

Sonuç

Bir müziğin ya da bir dansın insanı bozduğu inancı, çoğu zaman kişinin kendi iç dünyasındaki parçalanmışlığın bir yansımasıdır. Gerçek ahlak, dışarıdaki uyaranları yasaklamakla değil, içerideki çatışmaları tanımakla mümkündür.

✨ Çünkü insanı bozan müzik değil; kendi içindeki parçalanmış benliktir.