İspanyolların ünlü ‘98 kuşağının önde gelen ismi, usta yazar Miguel de Unamuno’nun “Ölümün Aynası” adlı öykü kitabı ilk kez Türkçe’de…“İyi bir öyküde en önemli şey durumlar ve geçişlerdir. Özellikle de bu sonuncusu. Geçişler, ah! Bu konuya dair, ünlü melodram yazarı D’Ennery şöyle diyordu: “Bir dramada (drama demek öykü demektir), önemli olan durumlardır; acıklı ve heyecan verici bir durum tasarlayın ve karakterlerin ne söylediğine fazla önem vermeyin, çünkü halk ağlarken işitmez.”
İşte bu, halkın ağlarken duyamaması, ne derin bir gözlem! Büyük aktör Antonio Vico’nun suflörlüğünü yapmış biri diyordu ki, La muerte civil’in bir temsilinde, ikilem içinde ölüyormuş gibi yaptığı zaman,bayanlar gözyaşlarını saklamak için ona dürbünle bakıyorken,baylar burunlarını siliyor gibi yapıp gözlerini kurularken, büyük aktör Vico, boğuk hıçkırıklar ve kesik kesik gelen acıma cümleleri arasında, suflörüne muhasebeyle ile ilgili bazı görevler veriyormuş. Onun sahip olduğu güç ağlatmayı bilmek!”
Kitabın Künyesi
Ölümün Aynası
Yazar: Miguel de Unamuno
Çevirmen: Mesut Özden Gözütok
Yayıncı. 1984
06 / 2016
176 Sayfa
Miguel de Unamuno (d. 29 Eylül 1864, Bilbao – ö. 31 Aralık 1936, Salamanca), İspanyol düşünür, yazar.
Madrid Üniversitesi’nde felsefe ve edebiyat üzerine eğitim almış ve Bilbao’da felsefe öğretmenliği yapmıştır. 1891 yılında Salamanca Üniversitesi’nde Eski Yunan Dili Kürsüsü’nde profesör olmuş, aynı üniversitede üç kez rektörlük görevine getirilmiştir. Ayrıca 1931-1933 yılları arasında Temsilciler Meclisi’ne Salamanca’dan vekil seçilmiştir.
98 Kuşağı’nın temsilcileri arasında sayılan Unamuno, 20. yüzyıl İspanyası’nı düşünmüş ve yazmıştır. Dogmatik düşünceye (özellikle faşizme) karşı savaşmış ve bu uğurda 1924 yılında diktatör Miguel Primo de Rivera tarafından Fransa’ya sürgüne gönderilmiştir. 1930 yılında tekrardan Salamanca Üniversitesi’ndeki görevine dönen Unamuno, bu kez de diktatör Franco’ya karşı çıktığı için ev hapsine mahkûm edilmiştir. Tutuklu halde, 31 Aralık 1936 tarihinde ölmüştür. Roman, öykü, şiir, deneme ve oyun türünde eserler vermiştir.
“İnsan, kafasıyla düşünür, kalbiyle duyar ve midesiyle ister” ve “Başka yazarların neden bazı sözcükleri italik yazdığını anlayamıyorum. Sanırım o sözcüğe dikkat çekip önem artırmak istiyorlar. Hâlbuki, benim yazdığım her sözcük zaten önemlidir” gibi değinmeleri vardır.